"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bu nasıl ‘itiraf’, bu nasıl ‘helâlleşme’?

Sebahattin YAŞAR
22 Kasım 2017, Çarşamba
Artık kelimeler bile ipotek altında gibi. Her kelime anında zihni bir yerlere götürüveriyor. Masum masum kelimeler kim bilir nice masumiyetini yitirmiş kişilere, teşekküllere hizmet ediyor.

Amacı dışında onları kullananlar değil, kelimeler mahçubiyet hali taşıyor.

Uysa da uymasa da değişik değişik teşekküllerin kapılarına birer levha gibi asılmış vaziyette, o güzelim, masum kavramlar.

Kimi şahsî emellerine alet ediyor onları, kimi siyasî. Kimi basit, süfli menfaati uğruna çar çur ediyor, kimi niçin kullandığını bile bilmeden, duyarsızca, acımasızca sağa sola çalıyor onları. 

‘İtiraf’ da bunlardan birisi.

Eskiden bu kelime daha bir masum duruyordu zihinlerde. Şimdi ise, her türlü haltı işle, her türlü çirkin amaca hizmet et, insanlık dışı bir hayat yaşa; sonra da çık meydana, ‘Yaşadıklarımdan pişmanım, itiraf ediyorum.’ de. Oh ne güzel! Kilisede günah çıkartmak gibi bir şey bu.

İtiraf etmenin bile bir şerefi vardı eskiden. Şimdi o da kalmadı.

Adam hainlik yapmış, adam her türlü değeri çiğnemiş hatta kendi menfaatini sürdürmek için yapmadığı düşüklük kalmamış sonra da ‘itiraf ediyorum’, ‘itirafçıyım’ diye haltlarını döküyor ortaya. İnsanlar da ‘helâl olsun adama be, bak itiraf etti!’ diyorlar. Var mı böyle bir şey Allah aşkına!

Konuyu nereye getireceğim?

Adam geldi şehir içi otobüste yanıma oturdu. Biraz uzaktan da olsa tanışıyoruz. Onun için hoş beş, selâm sabah... Adamın yanıma özel oturduğunu sonra sonra anlıyorum. Konuşuyor da konuşuyor. Ne mimiklerimi dikkate alıyor ne de tavrımı, tutumumu. O plağını öttürüyor sürekli.

Ben de biraz da hasta olmamın verdiği kırgınlık hali ile dinleyici oldum.

Ama olmuyor, adamın girmediği konu kalmıyor. Geçmişteki hatıralar mı dersiniz, gelecek ile ilgili hayaller mi dersiniz, hayatında yaptığı hatalar mı dersiniz… Her şey gündemde.

Neyse bir ara iltifatlar başladı. ‘Sizin camianız Türkiye’de bir tane.’ ‘Siz de çok değerli bir insansınız.’ ‘Gazetenizin cesareti başka hiçbir gazetede yok...’ 

Bazılarının iltifatları bile tedirgin ediyor insanı. Cümlelerin hangisine güveneceğinizi şaşırıyorsunuz? Meğer amaç başka imiş.

İneceği yere yaklaşınca, baktım telâşı arttı ve, ‘Ya hocam size bir itirafta bulunmak istiyorum.’ dedi. Ve itirafını paylaştı; “Hocam hani sizin bir yazınız vardı ya geçenlerde, ‘Helâlleşin’ diye. Evet. İşte ben de o yazınızdaki müsamahaya sığınarak, sizden helâllik istiyorum. Geçenlerde epeyce bir sizin, camianızın, gazetenizin hakkınızda verip veriştirdik. Ayağınıza vurduk. Lütfen hakkınızı helâl edin.” dedi.

Dikkatimi çeken şey, adam bunları söylüyordu, güya itiraf ediyordu, ama hiç de pişmanmış gibi değildi. Gülerek, ‘Hakkınızı helâl edin.’ diyordu. 

‘Gıyabımızda kurduğun cümleleri şu an yüzümüze karşı kurabilir misin?’ dedim. ‘Hayır.’ dedi. ‘O zaman nasıl helâllik istiyorsun?’ dedim. ‘Yahu kötü değildi o kadar…’ diyerek geçiştirdi.

Sonunda üç kez, beş kez helâllik isteyince, neyi helâl ettiğimi de bilmeden, ‘benim ‘helâl olsun’ demem, sadece benim kendi hakkımdan bir feragattır, başkalarının haklarını da helâl ediyorum deme yetkisine sahip değilim.’ dedim. O rahatlamış gözüküyordu. Günah çıkartmak gibi bir şeydi bu. ‘Gıybetinizi ettik.’ demiyor da, şakaya vurarak, espriye dökerek ‘Ayağınıza vurduk.’ diyor ve helâllik istiyor.

Bu itiraf itiraf mı, bu helâllik helâllik miydi anlayamadım. ‘Helâl olsun.’ cümlesi de, bir anlam kayması yaşıyordu sanki. ‘Helâl olsun’ deyince gerçekten ‘helâl’ oluyor muydu? Tamam, yazımızda söz verdiğimiz gibi helâlleşelim de, ama neyi helâl ettiğimizi de bilmeyelim mi yani?

Ben de ona, ‘Gazeteyi insaflıca okumaya devam edersen ben kendi hakkımı sana helâl edeceğim, ama diğerleriyle nasıl, nerede helâlleşeceksin onu bilmiyorum. Ahirette hesaplaşırsınız.’ dedim.

Tabiî konuşulanlardan biz de dersimizi çıkardık. Şahs-ı manevî olan teşekküller hakkında kolay kolay konuşmamalı. Çünkü helâlleşilmesi de güç.

Okunma Sayısı: 4172
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı