"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Büyük ve güzel haberler zamanındayız

Sebahattin YAŞAR
09 Şubat 2015, Pazartesi
Harikalar asrındayız.

Hayat denen düzen, düzelmek ve bozulmak arası gidip geliyor. Bozulanlar ve düzelenler bir aşağı bir yukarı dengeleri değiştirip duruyor. Hatta aynı insan, gün içinde biraz bozuluyor, biraz düzeliyor. Gel-gitler etrafında geçiyor zaman. İşte insan için en büyük muhasebe de bu, bugün ne kadar bozuldum ve düzeldim. Zaten dünyanın hesabı da böyle, bütün insanlığın hesabı da.

Âlemin gidişatını belirleyecek olan hesap da bu.

İnsan, kendi cinsini değerlendirirken doğrusu zorlanıyor. Cinsinden olana söz söyletmek istemiyor. İstiyor ki, insan hep insanî vasıflarla anılsın. Doğruluk, dürüstlük, nezaket, iyilik, yardımseverlik gibi hep güzel davranışlar insanı belirlesin. Ama bu her zaman da öyle olmuyor.

‘Muhakkak ki insan çok zalim ve cahildir.’ ile insanı ele alan (Ahzap, 72) âyet-i kerime, insanın bozulan tarafını dikkatlere sunuyor. Ve insan bozulunca da, insanlık dışı her türlü çirkin sıfatları üzerinde taşır hale geliyor. Yani insan insanlığından çıkıyor.

Öyle değil mi ki, kendisini yaratan ve kendisine her türlü nimetleri bahşeden Allah’a bile nankörlük yapan insan, Allah’ın yarattıklarına neden nankörlük yapmasın. Kendisini yaratana verdiği sözden dönen insan, neden O’nun yarattıklarına karşı sözünden dönmesin.

Onun için bir insanın kalitesini anlamanın yolu, onun Rabbiyle olan iletişimine bakmaktır..

Âlem-i ervahta, Allah’a, ‘Sen bizim Rabbimizsin’ diyen insan, bir müddet sonra Rabb’ine verdiği sözünden dönmüş ve haliyle, kaliyle Rabbisini tanımayacak hal ve tutumlar içerisine girmiş ve insanlığından uzaklaşmıştır. İmtihan da tam burada işte.

Dolayısıyla insanlıktan uzaklaşan insan, elbette insanlık dışı bir mahlûk derekesine düşecektir. Bu düşük halden, Rabbim ehl-i imanı muhafaza eylesin.

‘Nerede bu bozulan insanlar’, ‘kim bu zalim ve cahiller’ diye kimsenin bir yerlere insan aramaya gideceğini zannetmiyorum. Çünkü böyle insanlık dışı mahlûkata artık her yerde rastlamak mümkün. Hatta bu durumdan şikâyetçi olan insan bile, zaman zaman zalim ve cahil olabilmektedir.

Günlük hayatın içinde olan her insan, kendi cinsinden olan mahlûkat ile olan muamelelerinde nice insanlık dışı tavır ve tutumlara rastlamış ve kendisi de hemcinsinin çirkinliği karşısında insanlığından utanmıştır.

İnsanın neviyle iftihar etmesi ne kadar güzelse, nevinden nefret etmesi bir o kadar çirkindir.

Ama kabul edelim ki, dünya hep çirkin insanlardan müteşekkil değil. Hatta çirkin insanlar, güzel insanların yanında çok da etkin değiller. Yani bir güzel insan binlerle güzel olmayanlara müreccahtır. Bir de pek çok çirkinliği bulunan bir insan, öyle bir güzellik yapar ki, bütün o çirkinlikleri örtebilir.

İnsanlık nevinin önderi Hazret-i Peygamberin (asm) varlığı bile tek başıyla bütün insanların, bütün mahlûkatın medar-ı iftiharı olmaya yeter, artar bile.

Nitekim onun (asm) silsilesinden gelen mübarekler taifeleri artık her biri bir yıldız gibi insanlık ufkunda parlamaktadır.

Her biri Hazret-i Peygamberin (asm) bir hususiyetini, sünnetini kendine numune yaparak, o alanda aydınlanmışlar, aydınlatmaktadırlar.

Zaten insanların değeri, o değere (asm) benzedikleri orandadır. Onun için bir insanda ne kadar ona (asm) benzemeklik söz konusu ise, o insan o nispette teali etmiştir.

İnsanlık, ondan (asm) uzaklaşma oranında ise, şaşkınlaşmış ve maddî ve manevî yıkımlara mahkûm olmuştur.

Bugün insanlığın aradığı nur, işte onun (asm) nurudur. İnsanlık rahat bir nefes almak istiyorsa, elbette o Nur’a (asm) yakın olmak zorundadır. Nitekim artık bu noktaya gelmiş bulunuyoruz. Çünkü yaşanan hadiseler ne kadar karanlık bir ruh hali taşırsa, insanlık ne kadar yoldan çıkarsa, o nispette aydınlık yakındır demektir.

Hazret-i Peygamberin (asm) geldiği asra baktığımızda, insanlık bir barbarlık hali içerisinde, kapkara bir cehalet yaşanmaktaydı. Onun (asm) gelişiyle, karanlıklar yerini aydınlığa bıraktı. Cehalet yerini, saadete terk etti.

Artık bu asır da karardıkça karardı. İnsanlık ne kadar çirkinliği varsa kustu. Barbarlık adına yaşanmamış başka bir düşüklük kalmadı.

Şimdi tablo değişiyor. Artık bundan sonra aydınlık haberler duyacak insanlık. Nevimizle iftihar edeceğimiz günlere geldik. Artık küçük çaplı değil, devletleri, kıt’aları içine alan büyük güzel haberler günlerindeyiz.

İşte müjde; “Elbette nev-i beşer bütün bütün aklını kaybetmezse, maddî ve manevî bir kıyamet başlarına kopmazsa, İsveç, Norveç, Finlandiya ve İngiltere’nin Kur’ân’ı kabul etmeye çalışan meşhur hatipleri ve Amerika’nın Din-i Hakkı arayan ehemmiyetli cemiyeti gibi, ruy-i zeminin geniş kıt’aları ve büyük hükümetleri, Kur’ân-ı Mu’cizü’l Beyanı arayacaklar ve hakikatlerini anladıktan sonra bütün ruh-u canlarıyla sarılacaklar. (Hidayet ve Dalâlet Mukayeseleri, s. 65)

Büyük ve güzel haberlere az kaldı. Emareleri başladı. Işık görünmeye başladı. ‘İstikbalde en yüksek gür sâda İslam’ın sedası olacaktır.’ günlerine geldik, yaşıyoruz. Artık kıt’alar, devletler bazında, büyük hükümetler bazında kabuller, ruh-u canlarıyla sarılmalar söz konusu olacaktır.

Perdenin önündeki teröre, anarşiye bakmayın zamanın gidişatını asıl belirleyecek olan perdenin arkasındaki büyük ve derin gelişmelerdir.

Kendinizi büyük ve müjdeli haberlere hazırlayın. Siz de o müjdelere hazır olun ki, müjde gelince sevincini yaşayabilesiniz.

Yoksa, ümitsizseniz; ümidi; ümidin sevincini hissedemezsiniz.

Okunma Sayısı: 1396
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı