"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“‘Delil’ ve ‘akibet’e bakınız”

Sebahattin YAŞAR
05 Nisan 2017, Çarşamba
Herkes, ‘Mesleğim haktır’ diyor. Peki ‘haktır veya hakikattır’ın dayanakları nelerdir? Yani ‘benim mesleğim haktır’ deyince, hak mı oluyor? Bir mesleğin hak olması için lâzım şartlar nelerdir?

Gayr-i meşrû bir zemini bulunan, güçten beslenen, kişi odaklı ortaya çıkan, uhuvvet ve ihlâs esasları diye bir iddiası olmayan topluluklar bile kalkıp, ‘Bizim de mesleğimiz haktır’ diyorlar. Ne oldu o zaman, bu da hak mı oldu?

Rotasını siyasetin belirlediği, gücün belirlediği bir hizmet yapılanması nasıl, ‘Mesleğim haktır’ diyebilir?

Bir cümle hangi makamda söylenmiştir, sorgulamak gerekmez mi?

Bediüzzaman talebelerini tahkik ehli olmaya dâvet ediyor; “Hiçbir müfsid ben müfsidim demez. Daima suret-i haktan görünür. Yahut batılı hak görür. Evet, kimse demez ayranım ekşidir. Fakat siz mihenge vurmadan almayınız.” Yine, ‘Hakkı tanıyan, hakkın hatırını hiçbir hatıra feda etmez. Zira, hakkın hatırı âlidir. Hiçbir hatıra feda etmemek gerektir. Fakat şu hüsn-ü zannınızı kabul etmem. Zira bir müfside, bir dessasa hüsn-ü zan edebilirsiniz. Delil ve akibete bakınız.” Münâzarât.

Bu cümlelerde hak ve hakikatin hatırı için çok ciddî bir meslek hassasiyeti, sağlam bir meslek esası ortaya konmuş değil midir?

Bu noktada akıl hükmetmezse hem kişiye duyulan ‘fazla hüsn-ü zan’ onu yanlışa sevkeder hem hak ve hakikat incitilmiş olur.

Son on, on beş yıla bakıldığında bile zındıka komitelerinin oyunlarıyla, siyaset propagandasının yalan ve tezviratlarıyla nice, neye hizmet ettiği belli olmayan, pek çok insan veya insan topluluğu rotasını şaşırmış, oraya buraya savrulmuş değil midir? Bu ciddî tahlil edilmesi gereken bir sosyal meseledir.

Bir kişi etrafında insanları topla, o kişiye her türlü maddî ve manevî imkânları hazırla, bütün cemaatleri onun etrafında değerlendir, devletin kurum ve kuruluşlarında onlara imkânlar, makamlar ver, uluslar arası arenada teveccühleri onun üzerinde tut, gerektiğinde oy desteğini de al, sonra da menfaatler çatışınca onları yok etmeye kalk, bu çok yönlü sorgulanması gereken bir konu değil midir?

Bu durum sağlıklı bir şekilde tahkik edilip, yorumlanmazsa, bugün bu yanlış yaşanır, yarın başka bir grupla başka yanlışlar yaşanır.

‘Haklı her meslek sahibi’nin, mesleğinin esaslarının ne olduğunu, hangi sağlam dinamiklerden beslendiğini, siyasete karşı tavır ve tutumunun ne olduğunu anlaşılır bir dil ile ortaya koyması icap eder.

İnsanların da her ortaya çıkmış düşünceyi sorgulaması, sağlıklı bulmadığı yapıyı ilgisizlikle cezalandırması aslında uygun olandır.

‘Benim de mesleğim haktır’ diyerek görücüye çıkan bütün düşünceler, onu ayakta tutacak dinamikleri ve geleceğe dair vizyonuyla ele alınmalıdır.

Tarih gösterdi ki, güce dayanan düşünceler, güç gidince o da gidiyor. Ama kaynağı ilâhî olan iman ve Kur’ân hizmetleri, günü birlik, gelip geçici, fani politikaların çok ötesindedir.

Bundandır ki, Bediüzzaman talebelerini her kişi veya düşünceye karşı tahkik ehli olmaya sevk etmektedir. Siyasete olan mesafesi, onların tekliflerine karşı itibar etmemesi, şahıs değil, şahs-ı manevî temelli olması gibi esasların her biri, Kur’ân’ın âyetlerinde karşılığı olan esaslardır.

O zaman, adı ne olursa olsun, ortaya çıkan bütün teşekküllere, meslek esaslarınız nelerdir, kararlarınızı kişi mi, istişare dinamiği mi belirliyor diye sormak lâzımdır.

‘Mesleğim haktır’ diyerek piyasaya çıkmak yetmiyor, haklı her meslek sahibinin, kendi meslek esaslarını ortaya koymaya ihtiyaç olduğu gibi, o mesleklerle muhatap olan insanların da, ayranın ekşi olup olmadığına bakmaya, sadece söze itibar etmemeye hakkı vardır.

Bediüzzaman, ‘delil ve akibete bakınız’ demektedir. Bir düşüncenin dün ne kadar isabetli olduğu gelinen ‘akibet’ten anlaşıldığı gibi, yarın ne kadar isabetle adım atacağı da, şimdi ortaya koyacağı akli, kalbi, vicdani, ilmi ‘delil’lerden anlaşılacaktır.

‘Öyle ise her söylenen sözün kalbe girmesine yol vermeyiniz.’

Okunma Sayısı: 2438
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı