"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Doğru asildir, üzmeyelim lütfen!

Sebahattin YAŞAR
21 Kasım 2016, Pazartesi
Doğruyu savunan itici tipler, doğruyu itici hale getiriyorken, yanlışın sevimlileri, yanlışları gülümsetiyor.

‘Düşünce Oluşumu’ isimli, bugünlerde okuduğum kitapta alıntılanan bir cümle, ‘kötü üslûbun günah’ olduğuna dikkatleri çekiyor ve ‘yeşilliksiz, gölgesiz ve çeşmesiz yollar gibi, üslûpsuz bir edebiyat türediği’ eleştiriliyor.

Üslûp meselesi bütün zamanların hayata en çok rengini veren en önemli değişmeyen gündemidir. Herşey üslûp etrafında gelişiyor.

Yanlış bu kadar kabul görmüşse; bu, yanlışı taşıyanların doğru bir üslûp içerisinde yanlışı takdim etmelerinden; doğrunun kabul görmemesi ve boynu bükük bırakılması ise, doğrunun yanlış üslûplar içerisinde aktarıldığındandır.

Bu asır, doğrunun en çok yorulduğu, örselendiği ve yıpratıldığı bir asırdır. Doğruyu, yanlışların hücumları değil, daha çok doğruların yanlışları incitmiştir. Doğru en büyük darbeyi doğruluk iddiasında bulunanlardan yemiştir.

Acı olan da budur.

Kitapta, insanların farklı üslûplarının doğru kullanıldığında aslında onların bir şerefi olduğuna dikkatler çekilmiş ve ‘Bilim bu şerefi insanın elinden koparıp alamamıştır.’ denilmiştir.

Yani insanın sırrının bilim tarafından kıyamete kadar çözülemeyecek olması, insanın gizemini sonsuza dek kaybetmeyeceğini gösteriyor. 

Bu ne muhteşem İlâhî bir hediyedir.

Buradaki gizem, doğru üslûbun muhafaza edilmesi, fıtratın bozulmaması anlamındadır.

Sıradanlaşmamak ne büyük bir nimettir. İki insanın bile birbirine benzememesi ne büyük bir seçilmişliktir.

Düşünsenize insanın sırlarının çözülmesi, gizemini kaybetmesi ne büyük bir değer kaybıdır. Ve bu özel durum insan için İlâhî koruma altındadır.

Doğruyu, bozuk üslûplara teslim etmek ona en büyük haksızlıktır. Doğrunun temsilcilerinin yanlış olması, yanlışın temsilcilerinin de doğru olması tam bir yanılgı halidir. Doğru, yanlış savunuculardan kendini arındırmadıkça; yanlış da doğru savunucuların ellerinden düşmedikçe yanılgı devam edecek demektir.

Bu asrın problemi de bu galiba.

Mücevherat, zayıf ellere yakışmıyor. Doğrunun hakkını, hukukunu savunmak doğrulara yakışır. Doğruyu savunmayı itici insanlara, hak ve hukuk bilmezlere terk etmek doğruya en büyük haksızlıktır. Doğruyu savunanların da doğru olması bir gerekliliktir. ‘Ef’al ile izhar’ meselesi çok ciddî bir konudur. Ne pahasına olursa olsun, doğrudan yanlışı uzaklaştırmak bir insaniyet görevidir.

Doğrunun savunucuları, yanlışın taşıyıcılarından daha güçlü, daha doğru ve daha sempatik olmalıdır. Doğru, yetim bırakılmamalıdır.

Doğrular, omuzlarındaki doğru hakkı için, yanlış üslûplardan sıyrılmalı ve oluşacak günahlarından kendilerini temizlenmelidirler.

Doğru bunu hakediyor; doğru, hilesiz, temiz, doğru eller bekliyor.

Doğruya, doğru savunucular yakışır.

Okunma Sayısı: 1900
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ramazan Çalışan

    21.11.2016 14:26:59

    Yanlışım ve dogrunun kabulu,degişik bir konu ve harika.Hep bu konu üzerinde düşünüyordum.Duygularıma tercuman oldunuz.TEŞEKKÜR EDERİM.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı