"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Gayet az ve zayıf ve fakir ve kuvvetsiz”ler; ama…

Sebahattin YAŞAR
26 Ocak 2015, Pazartesi
Gittiğimiz illerde, Nur Talebelerini ciddî bir gayret ve samimî bir çaba içerisinde buluyoruz.

Çalışmayan, gayret göstermeyen, tembelleşen ehl-i imanın yerine de çalışan, gayret gösteren, faaliyetlerini arttıran bir himmet kendini gösteriyor. Bu sevindirici.

Geçenlerde, İçel-Bozyazı ilçemizde de aynı samimî çaba ve gayret manzaralarından biriyle karşılaştık. Bozyazılı Nur Talebeleri, Pazar günü, sabah namazını müteakip Nur medresesinde buluşup, hizmetlerini ve faaliyetlerini konuşuyorlar ve aynı zamanda bir ders yapıyorlarmış.

Sadece bu faaliyet bile onların nasıl bir ruh hali içerisinde olduğunu gösteriyor. Tabi onlar istişarelerini yaptıktan sonra bizi de kahvaltıya dâvet ettiler. Kendi ilçemin Nur Talebelerini, -kendi esnaf ağabeyim de içinde olarak- iman ve Kur’ân hizmetlerini konuşurken görmek, onların heyecanlarını hissetmek hakikaten insanı ciddî sevindiriyor.

Diğer taraftan küçük ilçede bayan hizmetlerinin de ciddî ivme kazanması, ayrı bir sevinç vesilesidir.

***

Bozyazı’da, Nur medresemizde okuduğumuz Pazar sabahı dersimizin konusu, İhlâs Risalesi idi. İhlâs Risalesi’ndeki daha birinci düstura gelmeden yazılan cümlelerin çizdiği asır portresi hepimizi derinden düşündürdü.

Zamanın ‘müthiş’, düşmanların ‘dehşetli’, tazyikatların ‘şiddetli’, bid’aların ve dalâletlerin ‘savletli’ olmasına rağmen; Nur Talebelerinin, ‘…bizler gayet az ve zayıf ve fakir ve kuvvetsiz olduğumuz halde,…’ bulunması dikkat çekiciydi.

Tabiî bir o kadar dikkat çekici olan da, gayet azlığa, zayıflığa ve fakirliğe ve kuvvetsizliğe rağmen; ‘gayet ağır ve büyük ve umumî ve kudsî bir vazife-i imaniye ve hizmet-i Kur’âniye omuzumuza ihsan-ı İlâhî tarafından konulmuş’ denilmesiydi.

Buradan da anlaşılıyor ki, aslında galip gelecek olan, güçlü olan, kuvvetli olan, zengin olan Rabbimizin rahmetidir. Yani Allah’ı razı etmek karşılığında bütün dünyanın küsmesinin bir ehemmiyetinin olmayacağına vurgu yapılması insanı heyecanlandıran ve kişilik kazandıran bir neticedir.

Evet, azlığa, zayıflığa, fakirliğe, kuvvetsizliğe rağmen; ağır ve büyük ve umumî ve kudsî bir hizmetin omuzlara konmasında bazı sırlar bulunmaktadır.

O zaman sadece Allah’ın rızasını gözetmek, her şeyde O’nun rızasını aramak; azı çok, zayıfı güçlü, fakiri zengin ve kuvvetsizi kuvvetli hale getiriyor.

Ama asıl dikkat çekilmesi gereken ise, her şeyde ‘Allah’ın rızasının aranması’ gayesidir. Aksi halde, ebedî saadetin zararına basit menfaatler ve düşük hisleri tatmin için ihlâsı kırmak, ‘bu hizmetteki umum kardeşlerin hukukuna tecavüz ve hizmet-i Kur’âniyenin hürmetine taarruz ve hakaik-i imaniyenin kutsiyetine hürmetsizlik etmiş oluruz’ ikazı insanı derinden düşündüren bir neticedir.

Evet, ‘az ve zayıf ve fakir ve kuvvetsiz’; ama gayet ağır ve büyük ve umumî ve kudsî bir vazife-i imaniye ve hizmet-i Kur’âniye omuzumuza ihsan-ı İlâhî tarafından konulmuş’.

Bu durum tesbiti bile, insanın içinde olduğu az, ama seçkin topluluğu anlamaya yeten bir delil değil midir?

İnsan, bu cümleler karşısında kendine, arkadaşlarına, dâvâsına olan bakışını bir gözden geçiriyor ve heyecana kapılıyor.

Omuz omuza vermiş dört tane dördün binlerden geçtiği ve “dört bin dört yüz kırk dört” kıymet ve kuvvetine ulaştığı tarihî vakıalarla bilinmektedir. Demek ki, omuz omuzalık varsa, sayının bir anlamı kalmıyor. Bir binler kuvvetinde ve kıymetinde olabiliyor.

Sizce bu cümlelerde Bediüzzaman Kur’ânî bir sırrı paylaşıyor değil mi?

Okunma Sayısı: 1675
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Garib Doğu

    26.1.2015 12:39:35

    Evet,paylaşıyor.Sırrı ihlas ve samimi bir tesanüt ile dörtlerin nasıl bir keyfiyet aldığının sırrını ifşa ediyor.Bu hakiki ihlas ve tesanüt ile benlikler birbiri içinde eriyor ve bütünleşiyorlar.Bu bütünleşmeye İlahi kudret taalluk ediyor,ilahi inayet terettüp ediyor ve insan harika hizmetlere,fiillere izni ilahi ile mazhar oluyor diye düşünüyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı