Mekke ve Medine, kâinatın serveri Hz. Muhammed Aleyhisselatü vesselamın adım adım hatıralarını olduğu mukaddes topraklar.
Buralarda hayat bir başka işliyor. Namaz saati gelince, Rabbin huzuruna durmaktan dolayı kâinat heyecana kapılıyor. Adeta bütün hayat namaza duruyor, kendi lisan-ı mahsuslariyle her varlık tesbih ediyor, namaz kılıyor.
Hayat, namaza göre şekilleniyor buralarda. İş, vazifeler namaza göre tanzim ediliyor. Ezan saati yaklaşınca varlık alemi ihtizaza geliyor. Namaz saati yaklaşınca dükkanlar kapanıyor, esnaf büyük ticarete, ahiret ticaretine koşuyor. Böylece hem dünyevi kazançları, hem de uhrevi kazançları katlanıyor.
Çocuk, genç, yaşlı, bay, bayan herkes namazda, namaz saatinde. Dünyanın Müslüman temsilcisi hacılar adeta kendi ülkelerini temsilen namaza duruyorlar. Böylece dünya Müslümanları namazda bir araya gelmiş, kalp birliği yapmış, ittihat etmiş oluyorlar.
Buraların kedisi, köpeği, kurdu kuşu, canlı varlıkları kendi lisanlarıyla Rablerini tesbih ediyorlar. Namaz vakti namaza duruyorlar adeta.
Caddeler, sokaklar cuma namazında bir mescide dönüşüyor. Sath-ı arz bir mescid oluyor.
Bu mekânları kıymetli kılan yüce Resulün buralara ayak basmış olması, buralarda yaşaması, evinin, eşinin, arkadaşlarının buralarda hatıra paylaşmasıdır.
Namaz saati yaklaşınca sokaklardan oluk oluk insan akıyor mescide. Sonra da oluk oluk insan akıyor hayata. Yani hayat namazla hayatlanıyor, ayağa kalkıyor. Namaz hayat can katıyor, damarlara kan katıyor. Böylece namaz hayata, rahmeten hayat oluyor.