"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Herkes bir ‘yol’ gösteriyor

Sebahattin YAŞAR
25 Kasım 2015, Çarşamba
Problemler arttıkça yol gösterenler çoğalıyor. Yol göstericilerden neredeyse hazır yolda yürümek imkânsız hale geliyor.

Herkes bir yol gösteriyor, ama hazır doğru yol da yürünmeyi bekliyor.

Herkes akıl veriyor, ama küllî akıl akledilmeyi bekliyor.

Herkes ahkâm kesiyor, oysa hüküm çoktan verilmiş.

Peki bu yollarda kim yürüyecek; kim, akılla verilen hükümleri uygulayacak?

Sosyologlar, psikologlar; siyasetçiler, hukukçular hasılı bütün ‘log’lar, bütün ‘çi’ler, ‘çu’lar yol gösteriyor.

Yürümeyi beceremeyenler yeni bir yol gösteriyor.

Bir gün bir profesör hocamdan duymuştum; ‘Yol gösterdiğimiz gibi biz de o yoldan gitseydik, problem kalmayacaktı.’

Ehh! Yol göstermek kolay çünkü.

Doğru, insan sayısınca ‘yol’ var ve ‘yol gösterici’ var.

Ama nereye gittiği belli olmayan o kadar da çok yol var ki...

Anlaşılan üst bir akıla, akıl üstü bir kudrete ihtiyaç var.

Dünyaya nizamat vermeye çalışanlar, kendileri nizama uymuyorlar.

Dünyanın önce kurtarıcılardan, yani yeni yol göstericilerden kurtulması lâzımdır. İhtilâl yapmaya gelen bile ‘güya’ kurtarmaya geliyor.

Her devlet gücünün yettiği bir diğerine bir büyüklenme, bir ‘haddini bildirme’ cümlesi kuruyor. Büyüklük bu değil.

Din, akıllar üstü bir iradeyle düzen için gelmiştir.

Din, tecrübe edilmiş dosdoğru yoldur.

Peygamberimiz (asm) vahiyle, mu’cizelerle güçlendirilmiş yol göstericidir.

Hak din mensupları mensubu oldukları yolda yürüyebilseler, sıkıntı kalmayacak.

Aslı bozulmuş olan sair dinler bir tarafa, İslâm’ın getirmiş olduğu ‘birlikte yaşama prensipleri’ halen -bırakın diğer din mensuplarını- kendi mensupları tarafından hakkıyla yaşanmayı bekliyor.

İnsanlık, ne çekiyorsa kendi nevinin üretimi olan akıl ürünü mamullerden çekiyor. Vahiysiz akıl kendine karanlıkta yeni yollar arıyor.

“‘Ben’ hükmedeyim” anlayışının hakim olduğu her yerde, ‘huzur’ mümkün değil. Çünkü ‘huzur’, ‘ben’de değildir.

Biliyorsunuz, bir kaidedir ki, ‘kötü örnek örnek olmaz.’ Yani bir kaidenin örnek olması olumlu, başarılı, sağlıklı olmasına bağlıdır. Batı medeniyeti insanının çoğunluğunu mutlu edemedi. Mutlu azınlığın,  mutsuz çoğunluk karşısında tadı tuzu kalmadı. Ama insanlığın önünde hemen her insanını mutlu eden bir olumlu örnek bulunuyor o da; Asr-ı Saadet. 

Hayata, adaletin, sevginin, nezaketin hakim olduğu bir dönem nasıl görmezden gelinir. Bu ders çalışılmak zorunda.

Evet, din; insanlığın birleşme ve ortak kurallar bulma zemini olacaktır.

Din; bireylerin, toplulukların, birleşmiş toplulukların bir arada, huzur içinde yaşama kurallarını getirmiştir. İşte bu yol gidilmeyi beklemektedir.

Akıl için yol birdir; hakikî dindar İsevîler, ortak düşmanları olan dinsizliğe karşı İslâmiyetin hakikatlerine taraftar olacaklar ve dünyada sulh-ü selâmeti temin edeceklerdir.

Dün bu olmuş, yarın neden olmasın?! Asr-ı Saadet, dünyanın zekâ tarlaları tarafından keşfedilmeyi ve yaşanmayı bekliyor. Bakalım daha ne kadar bekleyeceğiz. Hadiseler, sona yaklaştığımızı gösteriyor inşallah.

Evet, yol göstermeyi bırakıp; gösterilen dosdoğru yolda, doğru dürüst yürümeyi öğrenmemiz gerekiyor.

Okunma Sayısı: 1348
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı