"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hile ile avlamak!

Sebahattin YAŞAR
18 Ocak 2017, Çarşamba
Hile, insana yakışmıyor.

İnsan, azizdir. Hile, azize uymuyor.

Bozulma hile ile başlıyor. Sinsi şeytan insanı hile ile kandırıyor.

Hile bir ahlâkî bozulmanın işaretidir.

Hile ile şeytan tarafından kandırılan insan, hile ile kandırmaya başlıyor.

Hileci insan kendini sevdiriyor. Sevimli gözüküyor. Alttan girip üstten çıkıyor, aldatıyor.     Değişik şekillerde karşısına çıkıyor. Zayıf zamanları, güçlü zamanları kolluyor. Ona göre adımlar atıyor.

Hileci, az değil.

Nerede, ne zaman, ne diyeceğini biliyor. Neye, ne kadar harcama yapacağını biliyor. Her harcamanın ne getireceğini ince hesap ediyor.

Ama açık olan şu ki insana hile yakışmıyor.

Oysa insan neden hileye başvurur ki?

O hile ile elde edeceğinin ömrü ne kadardır ki.

İnsan mertlik yaraşır. Allah mert kullarını çok sever.

O sevdiklerine de istediklerini verir. 

Hileyle geçici elde edilenin, mertlikle daha kalıcısı elde ediliyor.

‘En güzel hile, hilesizliktir.’ sözü, hilesizliğin neticesinde, hile ile elde edilenin daha ötesinin kazanılacağına dikkatleri çekiyor.

Hazır, azı kazanmak; ilerideki çoğu kazanmaktan daha kârlı değil ki.

Ama insan hazırcı. Aslında aklı kıt olup ileriyi görmeyenler hazırcı.

Cam parçalarını, elmaslara tercih etmek akıl kârı değil.

Dünyanın fani lezzetlerini, ebedî Cennete tercih etmek akıl kârı değil.

Bu bir kâr değil.

Evet, insan azizdir. Dünyaya aziz olarak gelmiştir; dünyadan giderken de, aziz olarak gitmelidir.

Hilecilere dikkat! Sinsice yaklaşıyorlar ve zehrini atıyorlar.

Avlıyorlar. Herkesin ağzı sulandıran yemini belirliyorlar, oradan giriyorlar. Yemlere dikkat! Yem’le avlıyorlar.

Onun için cemaat olmaya ihtiyaç var.

İki gözle bakmak değil, iki kulakla işitmek değil; çok gözler, çok kulaklar ve çok akıllarla yaşamak daha anlamlı değil mi?

Bütün mesele kendini ortak havuzda eritebilmektir. Bu da bu asırda kolay değildir. Enaniyet, en küçük daireden en geniş dairelere kadar kol geziyor.

Herkes kendi akıl fenerinin ışığına güveniyor. Oysa cemaatte küllî akıl var. Onun için cemaat içinde tedbirler düzgün alınmalıdır. İnsanlar dinlenmelidir. Eleştirileri gözetilmelidir. Tedbirler de çoklu akılla düşünülmelidir. Ömr-ü ebedî mazhar olmak, ancak farklı düşüncelerin ışığıyla mümkündür. Ama kör eden ışıklar değil, yolu gösteren ışıklar lâzımdır.

Zaman, cemaat zamanıdır. Dalâlette gidenler de bu sırrı keşfetmişler ki, onlar da cemaat suretinde yaşıyorlar. Az değiller.

İttihat edip akıllanmıyoruz; bari düşmanın silâhıyla silâhlanalım.

Hilecilere dikkat! Onlar çoklukla sevimli oluyorlar, kendilerini sevdiriyorlar. Seni de, aldattıkları kişileri de, kurumları da çok iyi analiz ediyorlar. Nereden avlayacaklarını çok iyi keşfediyorlar. Zaten öyle olmasa aldatamazlar.

Etbaı çok olanlar, her zaman makbuliyetlerinden, mertliklerinden, adaletli olmalarından, hürriyetçi olmalarından değildir. Aldatarak iş görmelerindendir.

Ehl-i iman da bazen ehl-i dalâletin kullandığı aldatarak işi görme silâhını kullanıyor olmasın?

Ehl-i hamiyetin de uyanık olması lâzımdır?

Okunma Sayısı: 2420
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı