"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İhlâs zedelenmesin

Sebahattin YAŞAR
28 Mayıs 2018, Pazartesi
“Bilirsiniz ki, kendim sadâka ve yardımları kabul etmediğim gibi, öyle yardımlara da vesile olamadığımdan, kendi elbisemi ve lüzumlu eşyamı satıp o para ile kendi kitaplarımı, yazan kardeşlerimden satın alıyorum. Ta Risale-i Nur’un ihlâsına dünya menfaatleri girmesin, bir zarar vermesin ve başka kardeşler de ibret alıp hiçbir şeye alet edilmesin.” (Emirdağ Lâhikası)

Kişinin ihlâslı olması anlaşılır da, Risale-i Nur’un ihlâslı olması kavramı bana orijinal geldi. ‘Bir eser nasıl ihlâslı olur’ onu anladım.

‘Kendi elbisesini veya lüzumlu eşyalarını satıp, o para ile kendi kitaplarını yazan kardeşlerinden satın almak’ meselesi, Risale-i Nur’un ihlâsını korumaya dönük derin bir ders ihtiva eden, ince bir noktaya dikkat çekiyor.

Bediüzzaman, hizmet amaçlı bırakın birilerinden bir şeyler istemeyi, kendisine yapılan cazip teklifleri bile elinin tersiyle itmiş, Risale-i Nur’un ve hizmetlerinin ihlâsına dünya menfaatleri namına bir zarar gelmemesinin yolunu yine Risale-i Nur’da şöyle izah etmiştir: “Risale-i Nur hiçbir şeye alet olamadığını ve rıza-yı İlâhiyeden başka hiçbir maksada vesile olamadığını ve doğrudan doğruya her şeyden evvel iman hakikatlerini ders vermek ve biçare zaiflerin ve şüpheye düşenlerin imanlarını kurtarmak olduğunu, elbette sizin gibi nurun has şakirtleri biliyorlar.”

Risale-i Nur’dan, Nur Talebelerinden, onların maddî ve manevî potansiyellerinden; şahsî, siyasî menfaat bekleyenler olabilir. Nur Talebeleri, siyasî tercihlerinde, farklı teşekküllerle teşrik-i mesailerinde, Bediüzzaman’ın yaptığı gibi din, vatan ve millet menfaatini gözetir. Bu tür konuları da bir kişiye konuyu havale ederek değil, istişare ile yaparlar, yapmalılar.

Bediüzzaman hiçbir teşekkülden ne şahsî, ne cemaatî bir beklenti içerisine girmemiştir. Bu nokta çok önemlidir. Resmî kurum ve kuruluşlar Risale-i Nurlar’ın neşri ve intişarı noktasında umumun menfaati için Nurlar’a sahip çıkabilirler, Nurlar’ı okullarda ders kitabı yapabilirler, Nurlar’ın neşri noktasında değişik adımlar atabilirler. Bu, kendilerine ve millet menfaatine bir faydadır. 

Nur Talebelerinin kendi yapmaları gereken hizmetlerde kimseden, hiçbir kurumdan resmî beklentileri söz konusu olmaz. Nur Talebeleri, mütevazı şartları içerisinde neşriyatlarını yaparlar, Nur dershanelerini temin ederler, okurlar, anlatırlar ve neticeyi de Cenâb-ı Hak’tan beklerler. İman ve Kur’ân hizmeti rıza-i İlâhîyi kazanmak noktasında resmî değil, gönüllülük esasına dayanır.

Risale-i Nurlar’ın Diyanet tekeline verilmesine karşı çıkılması bundandı.

Risale-i Nurlar’la ilgili valilikler, belediyeler, üniversiteler (kongre, panel, konferans, mevlit gibi) değişik organizasyonlar yapabilirler. Bunlar tebrik edilir. Ancak bunlar, Nur Talebelerinin gönüllülük esasıyla yaptığı, rıza-i İlâhî amaçlı hizmet faaliyetlerinin yerine ikame edilemez. Onlar yapmasalar da Nur Talebeleri bu hizmetlere devam ederler. Resmî makamlar değişkendir. Oralara iman ve Kur’ân hizmeti bina edilemez. İlgili makamlar gölge etmesinler yeter. Risale-i Nur ve hizmeti inayet altındadır. Nur Talebeleri hizmetlerini istikametle yaparlarsa Allah yardımcı olacak vesileleri de yaratır.

‘Risale-i Nurlar’ın ihlâsı’ kavramı; Nurlar’ı dünyevî, uhrevî, siyasî, cemaatî hiç bir şeye alet etmemektir. O sadece rıza-i İlâhî için yapılır.

Medresetüzzehra projesini siyasî malzeme yapanları, Diyanet tekeline taraftar olanları, siyasî taraftarlık bedeline resmî kurumların salonlarında sözüm ona Nurculuk yapanları, Bediüzzaman Mevlitleri’ni belediyelere ihale edenleri; Bediüzzaman’ın yaşarken yapmadığı şeyleri yapmak olarak değerlendiriyor ve Nur’un hizmetlerinin resmîleşmesi düşüncesini Risale-i Nur’un ihlâsını bozan bir tehlike olarak değerlendiriyorum. Nurlar’ın ihlâsını kendi fani, dünyevî ihtirasları için kimsenin bozmaya hakkı yoktur ve bu kimsenin haddi de değildir.

Nur Talebelerinin hizmetleri şartlar ne olursa olsun kıyamete kadar devam edecektir. Devletler Risale-i Nur esaslarını kanun yapsa, okullarında ders kitapları olarak okutsa, binlerce kişi ile devlet başkanları ders arkadaşları olsa; Nur Talebelerinin mütevazı hizmetleri yine safiyetini bozmadan devam edecektir.

Mütevazılığın oldukça etkin bir gücü vardır. Nur Talebelerinin omuzlarındaki ihsan-ı İlâhî olan hizmetleri, kurum ve kuruluşlara ihale etme, onlardan böyle bir şey bekleme lüksleri yoktur.

Olsaydı, Bediüzzaman kendisine teklif edilen sarayları Nur medresesi yapardı. Bediüzzaman’ın yaşarken yapmadığını şimdi hizmet adına yapmak, hizmet değil, hezimet olur.

Nur’un hadimlerinin, Risale-i Nur’un ve hizmetlerinin ihlâsını bozacak tavır ve tutumlardan uzak durmaları icabeder. Yoksa hadimlik iddiası düşer.

Okunma Sayısı: 2551
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı