"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İnsan neden sataşır?

Sebahattin YAŞAR
05 Temmuz 2017, Çarşamba
‘Sataşma nedir, sataşma psikolojinde ne var ve insan, neden sataşır?’ soruları derinlikli olduğu kadar günlük hayatın içinden de.

Sataşma, ‘Bir kimseyi maddî ve manevî rahatsız edecek davranışta bulunma, ona musallat olma’ anlamında kullanılıyor.

Uzmanlar sataşma davranışının altında, ‘Özgüven eksikliği, çekememezlik, dikkat çekmek, başkalarına gösteriş yapmak…’ gibi rahatsızlıklar bulunduğunu ifade ediyorlar. Anlaşılan sataşma bir ‘hastalık’ göstergesidir.

Bir örnek üzerinde konuşalım:

Biri diğerine soruyor; ‘Siz, Yeni Asya Gazetesi’nin cemaati misiniz?’ 

O da cevap yerinde, önce onun gözlerine bakarak, gülümsüyor. Ve şu mütevazi cümleleri kuruyor; Yeni Asya Cemaatinin, Yeni Asya Gazetesi adında bir gazetesi var. Köprü, Bizim Aile, Genç Yorum, Can Kardeş gibi dergileri de var. Bizim Radyo isimli radyosu da var. Bir yayınevi de var. Dâvâsı, imana ve Kur’ân’a hizmettir. Tarzı, müsbet harekettir.”

Cevap veren ses tonu, bu sorunun sağlıklı bir soru cümlesi olmadığını ima ediyor ve soru soran, gündemi kendisi değiştirmek durumunda kalıyor.

Ve sataşılan kişi, “Bazen kıskanılan şey, ‘dik duruş’tur.” cümlesini kuruyor ve diğer insanî münasebetlerin zedelenmesini engellemiş oluyor.

Cemaat kavramı çokluğu ifade eder; içinde bayanlar, erkekler, genç bayanlar, genç erkekler, kız çocukları, erkek çocuklar, ihtiyarlar, okumuş olanlar, okumamış olanlar, esnaf, akademisyenler, çiftçiler gibi onlarca sosyal tabakadan insanları kapsar. Onun için bir cemaatin çok yönlü yayınlarının olması da anormal değildir.

Aslolan cemaatlerin, toplulukların birbirlerinin olumsuz, kusur denilebilecek taraflarıyla meşgul olmamasıdır. Eleştiri varsa da, bunu nazikane bir dil ve üslûp içerisinde yapmak en güzelidir. Bu kavl-i leyyin ifade, bu nazikane tavır ve insafla yaklaşım örnekleri de, yine Kur’ânî bir ahlâktır.

‘Mesleğimiz haktır veya daha güzeldir’ diyenin, başkalarının mesleğinin, meşrebinin noksanlığıyla meşgul olmaması bu ahlâkın bir yansımasıdır.

Müsbet şekilde, iki dünya saadetini netice verecek iman hizmetini sürdürmek en güzelidir. Ama tabiî edep ölçüsünde, Kur’ân’ın, Resulullah’ın (asm), Risale-i Nurlar’ın, Nur Talebelerinin, hizmetin hak ve hukukunu korumak da elbette bir görevdir.

Kimseyi eleştirmemek demek, herkesin serbestçe herkese sataşması, hak ve hukukları çiğnemesi demek değildir.

Toplumun teşekküllerini bir tek renkliliğe hapsetmek mümkün değildir. Bin bir esmanın bin bir tecellileri sosyal hayatta da, hizmet hayatında da kendini gösterecektir. Renklilik hikmetlerle doludur. İnsanların hepsinin aynı şeyi düşünmesi, aynı işi yapması, aynı şeyi hissetmesi hayatı da çekilmez hale getirir.

Çeşitlilik Rabbimizin muradıdır. Cemaatlerdeki, farklı meşreplere de bu zaviyeden bakmak gerekir. Yeter ki bu çeşitlilik yaşanırken, biri diğerinin hak ve hukukuna müdahale etmesin veya attığı adımlarla, aldığı kararlarla diğer ehl-i imanın hukukuna tecavüz etmesin.

Sataşma cümlesi kuranların nerede oturduğuna bir bakmak lâzımdır. Karşısındakine ‘Siyaset yapmayın’ diyenin, karşı bir siyasî teşekkülün parçası, savunucusu, taraftarı haline geldiğini görebilirsiniz.

Bir de insanın imtihanı eline yetkinin, paranın geçtiği zamanlardır. Kim bir konuyu haddini aşarak konuşuyorsa; o, o konuda hastadır. Kim de, konuşması gereken bir yerde, susarsa, o da hastadır. İkisi de dinen kerihtir.

Evet, sataşmaları, fitneleri bitirmek mümkün değildir. Biri biter diğer başlar. En iyisi herkes işine, hizmetine bakmalıdır. Sataşanlara da, ‘Selâm’ deyip, oradan dönüp gitmek en güzel cevaptır.

Konuyla ilgili Zübeyir Gündüzalp, Mehmet Kutlular’a, “Kutlular kardeşim, bu hadiseler bitmez. Siz bu problemlerin kökünü kazımaya çalışıyorsunuz. Ama bunların biri biter, diğeri başlar. Böyle şeylerle uğraşmak yerine, ‘ağzınız sussun, eliniz çalışsın’. Hizmete yönelin, hizmet yapın. İnsanlar o iyiliğe ve hizmete bakar. Konuşmak aynı zamanda tehlikeli ve sıkıntılıdır. Çünkü insan, hissini karıştırır. İftira ve bir takım mübalâğalar girebilir. Bunun manevî mesuliyeti de vardır. Ve gıybet olur” demiştir.

Sataşanlara, çokça konuşanlara, fitne üretenlere işte en güzel cevap.

Okunma Sayısı: 7582
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı