"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kazanırken kaybetmek tehlikesi

Sebahattin YAŞAR
15 Ocak 2018, Pazartesi
İnsan, pozitif kategorileri hemen benimser.

‘İman ehli’ denildiğinde hemen kendisini orada görür. ‘Takva sahipleri’ denildiğinde hemen sahipleniverir. ‘İhlâslı insanlar’ denildiğinde hemen o elbiseyi üzerinde bulur. ‘Sadık talebe’ dendiğinde, sadâkati kimseye kaptırmaz.

İhlâs, sürekli yapışık mıdır insana? Takva sabit bir şey midir? 

Sağ yolun yolcusu hep sağdan mı gider? Sola geçtiği olmaz mı? 

O zaman insanın kendini sağlamda görmesi bir tehlike sinyali.

Bu bir yanılgı, nefsini temize çıkarmak, bir kaybetmek olabilir.

Oysa negatif bir sıfat söz konusu olduğunda, ‘acaba bu ben miyim?’, ‘bu sıfat ben de var mı?’ diyerek, inceden inceye nefsi hesaba çekmek gerekmiyor mu? Ümit ve korku, havf ve reca böyle yaşanmalı değil midir? Ne Cenneti garanti görmek ne de Cehennemi kabullenmek, iki durum da uygun değildir.

Son nefese kadar, ‘benden razı mı değil mi’ diye beklemek tam bir kulluk halidir.

Bir ömür boyu değil de, ömrün bir zaman dilimindeki bir anlık hadise, bir cümle, bir hal kazanmayı veya kaybetmeyi netice verebilir.

Meselâ, ‘Risale-i Nur’un sadık talebeleri’ deyince, kimdir o sadıklar? Onların hususiyetleri nelerdir? O hususiyetler nefsimizde ne kadar var? Bu soruların cevaplarını inceden inceye nefsimizde tetkik etmek lâzım değil midir?

Yoksa insanın kendini iman edenler içinde, ihlâslılar içinde, sadıklar içinde görmesi, alt yapısı yoksa bir yanıltıcı okuma olmaz mı?

Bir de, kendini, nefsini, gurubunu sağlamda görüp, ‘Biz kazananlarız; bizden ayrılanlar kaybedenlerdir.’ dili, çok da Risale-i Nur’un müsbet hareket düsturlarına uymuyor.

Yani kendi mesleğinin muhabbetiyle yaşa, mesleğinin revacına çalış, ihlâsı bir hayat prensibi haline getir; Nurlar’da, Üstad’da, hizmette kendini feda et, Nurlar’ı ciddî okumalar yap, sonra da yine deki, ‘Ya Rabbi! Beni sadıklardan eyle. Ya Rabbi! Beni ihlâslılardan eyle, razı olduklarından eyle!’ diye duâ et.

Ümmet-i Muhammed’den bir kişi Cennete gidecekse onu kendin bilmek müjdesini, ama bir kişi de Cehennemde yanacaksa onu yine kendin bilmek korkusunu hiç kaybetmemek lâzımdır.

‘Ayrılanlar kaybetti.’ cümlesi haddimiz olmadığı gibi, ‘Biz kazandık.’ cümlesi de işimiz değildir.

Bizim işimiz, omzumuza ihsan-ı İlâhî tarafından konulan iman ve Kur’ân hizmetlerine hadim olmak ve o hizmetlerden lâyıkıyla istifade etmeyi istemektir.

Celâleddin Harzemşah gibi sonuç hesabı yapmadan, kazanmakla kaybetmekle meşgul olmadan, bunun hesabına girmeden; hazırlanmak, tedbirleri almak, teçhizatı temin etmek, kuralları içerisinde, güzel bir dil, güzel bir niyet, güzel bir üslûp ile hak ve hakikate, nefsimizle birlikte insanları dâvet etmektir.

O’nun marziyatı yolunda bazen bir saniye bir senedir. 

O, razı olsa bazen bir cümle bin cümle kadar tesir eder. 

O, kelimelere ruh vermezse hayatlanamazlar.

Çalışmadan, çırpınmadan, yorulmadan, okumadan, hizmetlerde fani olmadan, rızasını aramadan sürekli bir kategorize ile meşgul olmak aldatıcıdır.

Sonucu konuşmak, düşünmek, sonuç için koşturmak bir kaybetme sinyalidir.

Kazananlar, bazen kazandıklarını bile görmeden gidenlerdir.

Kazanmak, rıza tahsil mesleğidir. Bunun da nerede olduğu, nasıl olduğu bir sırdır. İnsan her an kazanabilir, her an kaybedebilir. Son nefese kadar bu sır, sır olarak kalacaktır.

Bilenlerin helâk olması, bildiklerini yaşayanların helâk olması, bildiklerini ihlâsla yaşayanların her an onu kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya olmaları üzerinde çok düşünülmesi gereken bir mevzu değil midir?

Kazandık demek çok zor. Belki şahs-ı manevî o büyük neticeyi sağlayabilir. Her an kaybetmek veya kazanmak meselesi, her an dikkatli olmayı gerektiriyor. Aman dikkat!

Okunma Sayısı: 2681
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı