"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kısa ömürlü mutluluklar

Sebahattin YAŞAR
24 Ocak 2018, Çarşamba
‘İnsanların dünyada en çok aradıkları şey nedir?’ dense, belki de cevap, ‘mutluluk’ çıkacaktır.

Neden bir şey bu kadar aranır? Bu bir yanılgı mıdır, yoksa isabet mi? Mutlu olmak arayışı sizce sağlıklı mıdır, yoksa dünyada herkesin düştüğü bir serap mıdır? Dünyada hakikî anlamda mutluluk var mıdır? Mutluluk ucuz bir şey midir? Soruların hepsi düşünülmeye, çalışılmaya değer.

Geçenlerde, açık öğretim sınavlarındayız. Tabiî sınava girerken görevlilerin ilk merak ettiği şey sınavının kaç dakika olduğu idi. Otuz dakika da olabilir 150 dakika. Bizim sınavımız otuz dakika idi. Sevindik.

Sınavı yaptık, sınav kâğıtlarını teslim edeceğiz. Baktım bina sorumlumuz ve yardımcısı, kimsenin de daha sınavı bitirmemesinin avantajıyla, birbirleriyle sohbet ediyorlar. Konu, ‘Mutluluk nerededir?’ idi. Bina sorumlumuz, şaka ile karışık, ‘Hocam sınavı erken bitiren hocalarımızı bırakmıyoruz, bir iki cümle de olsa, ‘Sizi mutlu eden şeylerden anlatmanızı istiyoruz.’ dedi. Değişik bir adım… 

Profesör hocamız mutluluğu daha çok sahip oldukları etrafında ele alıyordu. Ve sahip olunanların -şükür anlamında- ücretlerini ödeyemediğimiz gibi, sürekli de yeni şeyler istiyoruz. Bu sefer şükür borçlanması artıyor. Bu da insanı iç sıkıntıya, bunalıma sevk ediyor, diyor. Değişik yorum… 

Hoca, kısa vadeli mutluluk ömrü olan şeylerden çok tüketiyoruz. Her elde edilenin nimetin bir mutluluk ömrü var.’ diyor ve ekliyor, ‘Yani son model bir araba aldınız diyelim, size verebileceği mutluluk zaman dilimi en fazla bir aydır. Ondan sonra o sahip olunana olan ilgi ve alâka azalmaya başlıyor. Hatta bazıları der ki, elde ettiğin andan itibaren mutluluk düzeyinde düşüş başlıyor. Neyi elde ederseniz edin her şeyin bir mutluluk ömrünün olduğunu unutmayın.’

Hoca, kendisinden örnek veriyor. ‘Gittim bir takım elbise, ayakkabı, palto falan ne gerekiyorsa aldım. Onların üzerimde duruşu beni mutlu etti. Sevdim onları. Ama bir, iki giydim derken bir de baktım bende etkisi azalmaya başladı. Bu muydu dedim kendi kendime. Anladım ki, dünyanın kanunu böyle.’

Sonra, bina sınav sorumlu yardımcısı, sorumlunun kaldığı yerden devam etti. Kendi dünyasında mutluluğun nerede olduğuna dair konuşmaya başladı.

O doçentimiz de daha çok, sabah erken kalkmak üzerinde durdu ve şöyle bir cümle kurdu; ‘Sabahın erken saatinde yatağında uyuyan tek mahlûk var o da insan.’ diyor. ‘Sabahları’ diyor, ‘Her türlü kuş, böcek, kedi, köpek; köy ortamlarında tavuklar, horozlar ya da küçükbaş hayvanlar, büyük baş hayvanlar hepsi uyanıktır ve hareket halindedir. Özellikle de şehir hayatında kuşları o sabah saatlerinde bir izleyin, nasıl şehri terk edip, tarlalara rızıklarını toplamaya gidiyorlar. Bu bile ibretlik değil mi?’ dedi.

Sonrasında sınavını bitirip teslime gelenlerden ayaküstü de olsa, bir iki tane ‘Sizi mutlu eden şey nedir?’ diye sorup, cevap almak istedik.

Güya biz sevinmiştik sınavımız otuz dakikada bitti, erken gideceğiz diye. Şimdi neredeyse ikinci bir otuz dakika daha geçti ve bir bu sefer mutluluğun peşine takıldık. Ama doğrusu dikkat çekici mutluluk tesbitleri geliyordu.

Sıra bana geldiğinde mutluluğun kesinlikle ‘okumak’tan geçtiğini ifade ettim. ‘Okumuyorsanız, mutluluk katsayınız düşüktür.’ dedim.

Sınavdan erken çıkan sporcu bir hocamız da, ‘Hocam, hayatınızda spor yoksa, mutlu olamazsınız.’ dedi, kesin bir dil ile. Sporun vücuttaki zararlı unsurları dışarı attığını, mutluluk hormonları sağladığını ifade etti.

İlahiyatçı hocamız da, ‘Anlatılan bütün mutluluk unsurları Peygamberimizin (asm) hayatında var. Demek ki, Sünnet-i Seniyye aynı zamanda mutlu olmanın da adresini oluşturuyor.’ dedi.

Anlatılanlar mutluluğun parça parça değişik disiplinlere verildiğini gösteriyordu. Ama insan nedense içinde olduğu küçük parçaları görmüyordu.

Sınav yapmaya gitmiştik. Ama sorumlunun güzel marifetiyle herkes neden mutlu olduğunu bir kez daha hatırladı ve hatırlatmış oldu. Her şeyde biraz biraz mutluluğun varoldunu gördük. Dikkat çeken şey ise, o parçaların kimileri farkında idi, kimileri değil. Kimileri de halen bir gün kucağına kocaman bir mutluluk paketi geleceğini ümit ediyordu. Oysa o kocaman paketin bir parçası dün elindeydi, ama fark etmedi. Evet, mutluluk, biraz da fark etmekle hissedilen bir şeydi.

Ve bu konu konuşulurken, herkesin yüzü gülüyordu. Mutluluğu konuşmak bile insanı mutlu ediyordu.

Okunma Sayısı: 2335
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • cemal.ozkaya

    24.1.2018 14:09:02

    bana nasılsın diye soranlara benden aşağıdakilerden iyiyim diyorum. allah onlara sabır banada şükretmek nasip etsin diyorum. geçen nasılsın diye soran bir arkadaşa hamdolsun pankreas bezim iyi böbreklerdende problem yok dedim. abi hastamısın dedi. yahu varın farkında olmak için illede hastamı olmak lazım deyince başını salladı. mutluluk varın farkında olmaktır.

  • omersevnc

    24.1.2018 12:55:39

    Güzel bir tevafuk; İhtiyaç+Çalışma+Para+Mal, Hizmet vs. = Anlık Mutluluk... İrem Bayraklılar (Kapitalizmden Kurtuluş)

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı