Güne uyanırken bugün dünden daha güzel rüyalar görmüş olarak uyanmamışsanız, gidişat iyi değil demektir.
Gün içinde içinizden bir neşe dalgası geçmiyor ve bu enerji etkisi şuurunuzu da uyandırmıyorsa, gelecek hakkında nasıl ümitli olalım.
Kurduğunuz cümlelere önce siz inanmıyorsanız, o cümleler ilk etkisini sizde göstermiyorsa, zaten yıkım başlamış demektir.
Ne iş yapıyor olursanız olun, eğer yaptığınız işteki verdiğiniz karar, vicdanınızda bir rahatlamaya, bir iyi gelme haline dönüşmüyorsa, en iyisi o işi bir daha yapmayın.
İçinize sinmeden yaptığınız her iş önce sizde iç yıkımlara dönüşecektir.
Kapınızın zili çaldığında bir kaygı yaşıyorsanız, değişik ortamlarda konuşurken, söz hakkı alırken, ses tonu kullanırken, farklı kanaat ve görüşlerinizi paylaşırken bir takım cümleleri kısıyorsanız, artık şunu söyleyeyim, şunu söylemeyeyim gibi bir daralmaya gidiyorsanız, şu cümle şu kişi tarafından şöyle anlaşılır, böyle anlaşılır gibi iç tartışmalar yaşıyorsanız, gidişat iyi değil demektir.
Duyduğunuz cümleler üzerinizde bir tedirginlik oluşturuyorsa, kurduğunuz cümlelerden daha çoğu içinizde kalıyorsa, ‘acaba’lara takılıyorsa, artık cümleleriniz, düşünceleriniz özgür değil demektir.
Dün olmayan, ama bugün varolan bir şeylerin korkusunu taşıyorsanız içinizde, o zaman gelişmelere iyimser bakamıyorsunuz demektir.
Büyük yıkım, ortama korku salmaktır. Korkuyu, cesaret yok eder.
Montaigne diyor ki, ‘Gereğinden fazla uslu olmayın, uslu olmanın da bir haddi vardır. Eşekten daha kendinden emin, daha vurdumduymaz, daha ağır başlı olanı var mıdır?’
Korkaklar, ‘korkmayın’ diyemezler. Oysa güçlü inanç sahipleri, ‘La tehaf innellahe meane’, ‘Korkma, Allah bizimle beraberdir!’ derler.