"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Muhabbeti bozulanın hizmeti de bozulur

Sebahattin YAŞAR
02 Mayıs 2016, Pazartesi
Son yazılarım, aslında epeyce bir zamandır baskılanmış konulardı. Gözlerinizin içine baka baka camiana, cemaatine, gazetene, meşveretine, neşriyatına hakaret ediliyor; ‘Aman muhabbet zedelenmesin!’ kaygısıyla, içinize sinmeyen, yutkunduğunuz bir sürece giriyorsunuz.

Otuz kırk yıldır aranızda hukuk oluşmuş, cemaati, insanî ilişkileriniz gelişmiş kişiler birdenbire farklı cümleler kurmaya başlıyor. Dün on, on beş dergiyi çantasına koyup gittiği yere tanıtan, pazarlayan arkadaş birden, ‘Bu iş böyle gitmez, Risale-i Nur böyle demiyor.’ gibi cümleler kurmaya başlıyor.

İdare aynı idare, dergi aynı dergi, içindeki hakikatler aynı; ama bir rüzgâr esintisiyle tavır ve tutum aynı değil. Birileri bir yerlerden üflüyor, birileri oynamaya başlıyor. Müteharrik-i bizzat değil, müteharrik-i bil gayr bunlar.

Yine de muhabbet adına, tesanüt adına, ihlâs adına sesini çıkarmıyorsun; ama olmuyor, içine sinmiyor ve işler bir türlü gitmiyor.

Kendi hukukun değil, cemaatin hukuku çiğneniyor; ona da hazm-ı nefs etme hakkın olmuyor; cevap veriyorsun, tartışma oluyor, gerilim oluyor.

Her kitabın bir okunma zamanı var. Ben de tam da o günlerde Zübeyir Gündüzalp’in zor görevli günlerini okuyorum. Kim ne derse desin, doğru bildiğin adımları atmak hakkın hatırı için bir gerekliliktir. Bu sefer de adın Zübeyir Gündüzalp’e öykünmek olarak çıkıyor.

İhlâsta, ‘O razı olduktan sonra…’ cümlesi var ya, işte o, ilâç gibi geliyor.

Umumî meşverette şekillenmiş hizmet kitapçığı da işletilmiyorsa, bu sefer ‘ene’ler devreye giriyor. Kişi hakkı için, hakkın hatırı çiğneniyor.

Sonra sonra, kitapçığa rağmen, muhalif görüş ve düşünceler meşveretlere de seçilmeye başlıyor. Adam gazetenin aleyhinde, umumî meşveret kararlarının aleyhinde, gazete abonesini bırakmış, cemaate muhabbeti kalmamış; kalkmış bir de meşveretlere hem seçiyor hem seçiliyor. Bu nasıl olur?

Bugün hangi bir sivil toplum teşekkülünde kararlarını kabul etmediğin bir ortamın üyesi olabilirsin? Mümkün mü?

Yine yönetimleri seçimle işleyen hangi kurumlarda, kurullarda belirlenen seçme ve seçilme kriterleri yok kabul edilebilir? Böyle bir şey olabilir mi?

Peki böyle işleyen bir yapıdan bir hayır beklenir mi?

Ve gel de böyle kişilerle, aynı kurullarda hizmet et!

Aslında bu kişiler kadar, seçme ve seçilme kriterlerini uygulamayan heyetleri de gündeme almak gerekir. ‘Bir şey olmaz, oy kullansınlar, cemaati böldürmeyelim.’ diyenler, kitapçıktaki kriterleri taşımayanlara oy kullandırarak ve seçilme imkânı sağlayarak, gayr-i meşrû bir şekilde bu kişilerin virüslü düşüncelerini heyetlerin içerisine katmış oluyorlar. Derken virüs bulaşıyor.

Risale-i Nurlar, ‘İntizam şedittir.’ der. Böyle virüslü insanlar, masum bir şekilde sohbetlere katılan ve bağı sadece bir sohbete katılmak olan insanlara cemaatin, gazetenin, ağabeylerin aleyhinde konuşurlarsa orada nasıl insan sessiz kalacak? Yani bu iman ve Kur’ân hizmetlerinin, bu cemaatin, bu nurların hak ve hukuku yok mu? Bu işler sahipsiz mi?

İçeriden de olsa, birileri yapıyı incitiyorsa onlara sessiz kalınamaz. Kalınsa bu hak olmaz. Kalk sen bir de böyle virüslü düşüncelere ders kürsüsünde ders ver. Olacak şey değil.

Tam bu noktada Gündüzalp modeli imdada yetişiyor.

Kimse kimseye karşı muhabbetini bozmadan; ama kimse kimseyi de çiğnemeye kalkmadan, iman ve Kur’ân hizmetlerinde kimin yapısına, dokusuna, duygusuna hangi hizmet tarzı uyuyorsa, varsın hizmetini orada yapsın.

‘Bizi bu saatten sonra kim kabul eder.’ diyenlerin, kendi değer yargılarına saygı duyması ve cemaatiyle olan ahitlerini tazelemesi icap eder.

Muhabbeti bozulanın, hizmeti de bozulur.

Gerçekten bu cümleleri kurmak bile bize ağır geliyor.

Ama hakkın hatırı, cemaatin hukuku bize bunları söylettiriyor.

Okunma Sayısı: 3929
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Said

    4.5.2016 14:29:00

    Sebahattin abi. Ben hakaret eden birisi degilim. Ama Yeni asyayi gozumde yuksek ve hatasiz goruyordum. Simdi goruyorum ki ciddi kusurlari olmus. Ve yanlis bir sekilde kutsamisim. Simdi burada benim gozum yanlis gormeye basladi ve aslinda yeni asya hicbir hata etmedi diye mi dusunmeliyim. Ve boyle dusunenler mi hakli sizce

  • mehmet ali çiftkaya

    2.5.2016 23:33:40

    Tebrik ve teşekkür ederim.Harika bir yazı olmuş.

  • H.Bahadır Demirel

    2.5.2016 23:11:37

    Söylenecek söz mü kalmış ki bir şeyler yazalım....

  • Mustafa

    2.5.2016 22:51:54

    Teşekkürler sabahattin ağabey allah razı olsun

  • Garib Doğu

    2.5.2016 19:12:21

    Uzun yıllar bu cemaatın içinde bulunup ta bu gün karşımıza farklı,aykırı cümlelerle çıkanlar;meslek ve meşrep değiştirenlerdir.İster bunu bilsinler,ister bilmesinler fark etmez.Bu onları sorumluluktan asla kurtaramaz.Bu aykırı düşünenlerin hiç birisi Risale-i Nur'un ölçüleriyle karşımıza çıkmıyorlar. En doğru bildikleri şey; Risale- Nur'un içtima-i ve siyasi ölçü ve kurallarını yanlış tatbik etmeleridir.Hiç alakası olmayan bir şablona oturtmalarıdır. Risale-i Nur'un ölçüleri esas alınmaz ve gözüyle bakılmazsa,indi görüşler,piyasanın silik sözleri devreye girer.İşte fikren kopmanın nirengi noktası... İttihat neyle oluyordu? İmtizacı efkârla değil mi? İmtizacı efkâr olmayınca ittihat da olmaz.Bu farklı görüş sahipleriyle ihlaslı bir hizmet yürütmek mümkün mü? Elbette ki değil...Artık bu tip insanlarla anlaşma,uzlaşma mümkün olmuyor.Ardı arkası gelmez,nizalar,ihtilaflar birbirini takip eder,gider.En kötüsü de dehşetli bir gıybet kapısının açılıyor olmasıdır...

  • çetin acar

    2.5.2016 18:12:26

    cemaatte vahid-i sahihi önem vermeyenler okusunlar tebrik ederim Sabahattin kardeş

  • Sait G

    2.5.2016 17:25:38

    Sebahattin bey, Allah sizlerden razı olsun. Bu tarz yazılarınız, aşkı siyasetle gözleri kör, idrakleri kapalı kişileri ne derece etkiler bilmiyorum ama, bizim gibi cemaatini, gazetesini, seven hakiki Yeni Asya mensupları için ilaç gibi geliyor. Allah kaleminize kuvvet versin, Hakkın hatırı için yazmaya devam.

  • Hayrettin

    2.5.2016 13:51:43

    Sebahattin Bey Allah ebediyyen razı olsun. Harika bir şekilde özetlemişsiniz.İşte bütün derdimiz bu. Bunun üzerine ne denir ki. İstanbul'da bir kardeşimizle bu dediklerinizi konuştuk. Dedim kardeşim dersanelerimizin bazılarında yetişen Üniversite öğrencileri, gazetemizi almıyor, okumuyor, tenkid ediyor ve meşvereti eleştrip her türlü hakareti de yapar hale gelmişler. Bana aynen şunu söyledi. Önemli olan bu gençlerin imanının kurtulması değil mi? Varsın meşvereti, gazeteyi tenkid edip kabul etmesinler. Buna da cevap niteliğinde bir yazı sizden bekliyoruz. Selamlar.

  • MUSTAFA

    2.5.2016 13:49:06

    SEVGİLİ KARDEŞİM VE SEN BU İFADE VE FİKİRLERİ SERDETMEKLE KAHRAMAN VE SADIK BİR NUR TALEBESİ OLDUĞUNU AÇIKLAMIŞ OLDUN BEN DE İNŞALLAH KALBEN VE RUHEN SENİN FİKİRLERİNİ PAYLAŞMAKLA ŞAHSI MANEVİNİN YANINDA OLDUĞUMU ARZEDİYORUM SELAM VE SAYGI SUNUYORUM BİZLERE İLAÇ NURA KILIÇ ÇEKENLERE DE ZEHİR OLDU...

  • şahin tokmak

    2.5.2016 12:27:47

    Beraber olarak uzun bir yola çıkılmış; yol meşakkatli, çileli. Herkes bu yolculuğa tahammül edecek micazda, kapasitede değil. Yolda kalanlara başka vasıtalar tedarik edildiği için; indiği arabayı kötülemesi yada o arabada seyahat edenlere kalleşlik yapması, ne insanlığa nede başka şeye sığar. Yoluna, indiğin yerden devam et. Fakat takatin yetmediğinden, meşakkatine dayanamadığın arabadan inip, rahat bir araca bindiğinde de o aracı ve yolcularını karalama, alaya alma. Onlar Sahili selamete çıkacak olan araçta yolculuğa devam ediyorlar. Yolculuğun sonuna kadar, inenler olduğu kadar binenlerde olacak. Mesele emredileni yapmak. Sonuca katlanmak. Hülasa kimi jet hızıyla, kimi kağnı hızıyla seyahat yapıp; yolculuğunu tamamlamak istiyor. Tercih var mı? Yok mu? Var.

  • şahin tokmak

    2.5.2016 12:15:13

    Yazarımızı tebrik ediyorum. Son yazılarıyla hissiyatımızı dillendirdiği için. Allah hepimizi muhafaza etsin. amin.

  • zeki şimşek

    2.5.2016 09:56:36

    Teşekkürler .kaleminize sağlık.Güzel bir yazı.Son haftalardaki yazılarınızı beğenerek okuyorum.Beklediğimiz yazılardı.

  • süleyman ALIÇ

    2.5.2016 09:15:20

    Sabahattin hocam çok mükemmel ve yerinde bir yazı teşekkürler. Ancak "Virüs" kelimesi yerine risalede geçen "Sadakatsizlik" , "İhlassızlık", "Sebaatsizlik" vb kelimeler olsaydı Tahkir ve rencide etmemiş olurduk diye düşünüyorum.

  • Refik Koyu

    2.5.2016 03:33:53

    Allah razi olsun. Tebrikler ediyoruz. Insaallah bundan sonra oyle kisilere firsat verilmesn ve Hakkin Hatiri her yerde ve herkese karsi muhafaza ve mudafaa edilsin.

  • Hasan Aksoy

    2.5.2016 01:34:13

    Bu yazınız dahilde yaşadığmız sıkıntılara tam bir ilaç olmuş.elinize,kalbinize,beyninize sağlık.allah kaleminize kuvvet versin .âmin. ALLAH RÂZI OLSUN.ÂMİN. Hasan Aksoy/ANTALYA.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı