Gençlerle Şekerci Han programında cemaate dair, Nur Talebeliğine dair, hizmetlere dair pek çok soru gündeme geldi.
Dilimizin döndüğünce konuştuk. Gençler yaşanmış örnekler duymak istiyor, ama her şeyi de yaşamak mümkün değil. Ben de sorular çoğalınca kendilerine; ‘Zübeyir Gündüzalp’in hayatını okuyan kaç kişi var?’ ve yine Mehmet Kutlular’ın, ‘İşte Hayatım’ isimli hatırat kitabını okuyanlar kimler?’ diye sordum. Baktım, soru iç açıcı bir neticeyi ortaya çıkarmadı. Bir şey söylemeye de gerek kalmadı. Çünkü durum anlaşıldı. Hemen orada oturumu yürüten kardeşimizle bir istişare neticesi, ‘Neden bu program içerisinde bu eksiklik giderilmesin?’ diye konuştuk.
Kardeşimizin teşebbüsleriyle, hemen bir sponsor bulundu ve Zübeyir Gündüzalp’in hayatını anlatan otuz, otuz beş adet kitap siparişi verildi ve program içerisine pek çok sorunun cevabını ihtiva eden kitap katılmış oldu.
O zaman anladık ki, programların içerisine Risale-i Nurlar ile birlikte Nurculuğu, Nur hizmetlerini, Nur Talebeliğini anlatan, hizmet metotlarını ihtiva eden, cemaatin meslek ve meşrebini anlatan kitapların katılmasında fayda var. Yani Risale-i Nurların yaşayan modellerinin hayatlarının inceliklerini bilmeye ihtiyaç var. Dâvâ adamı ancak o zaman gelişiyor, güç kazanıyor ve dâvâya sahip çıkmanın yollarını öğrenilmiş oluyor.
Nur Talebesi olmak idealinde olanların elbette ciddî ihtiyaç duyduğu şey, o talebeliğin nasıl ve ne şekilde yaşanacağıdır.
Bediüzzaman’ın bizzat kendisinin eğittiği talebelerinin elbette her birinde ayrı güçlü bir tarafın varolduğu ve Bediüzzaman’ın da her bir talebesine o talebenin güçlü tarafı ne ise, hizmet o talebeden hangi noktada istifade edecekse, elbette ona uygun bir yükleme yapacağı, eğiteceği akla gelir.
Dolayısıyla Bediüzzaman’ın yetiştirdiği has talebeleri ele alırken, onları kendi özel şartları içerisinde ve Üstadlarına muhatabiyetleri noktasında değerlendirmeye almak anlamlı olacaktır.
Yani yaşı kendisinden büyük olmakla birlikte kendisine içtimaî, siyasî konularda bir şey sorulduğunda, ‘Bu tür konuları Zübeyir Ağabey’e sorun…’ diyerek adrese göndermesi, Tahiri Mutlu Ağabeyin büyüklüğünün bir alâmetidir.
Elbette her ağabey kendi riyasetinde bir üstünlüğe sahiptir. Ama Nur Talebelerinin birlik ve beraberliği, cemaatin dayanışması, Risale-i Nurların hukuku, şahs-ı manevî, meşveret gibi konularda Zübeyir Gündüzalp’in, Bediüzzaman tarafından bizzat, özel yetiştirilmesi elbette günümüzde karşılaşılan problemlere karşı da çözümler ihtiva etmektedir.
Cemaati, Nur Talebeliğini, hizmetleri dert edinenlerin mutlaka Risale-i Nurları nasıl yaşayacakları noktasında, ağabeylerin hayatlarını bilmelerinde çok büyük fayda vardır.
İnsanın hem dünya hem de ahiret hayatına ciddî katkı yapan bir dâvânın elbette kahramanlarının tanınmasına ve onların hayatlarındaki inceliklerin bilinmesine ihtiyaç var.
Bunların başında da Üstad’ın hayatına vâkıf olmuş, onun hassasiyetlerini, tepkilerini, medihlerini bizzat görmüş ve yaşamış bir model olarak Zübeyir Gündüzalp’in hakkında yazılmış kitapların okunmasına şiddetli ihtiyaç vardır.
Hatta farklı düşüncelerde ve anlayışlarda kaleme alınmış biyografileri, araştırma-inceleme yazılarını ihtiva eden kitapları okumak daha sağlıklı olabilecektir. Çünkü bugün bir yazar bir düşünce grubunun içinde ise, elbette o düşünce grubunun anlayışı, yorumlayışı içerisinde kanaatlerini izhar edebilecektir. Oysa yazarlık tarafgirliği kaldırmaz. Okurun yazar üzerindeki bir hakkı da, gerçekleri hakkı âli tutarak duymak ihtiyacıdır.
Neyse, okuma programlarında ağabeyleri de ciddî tanımaya ihtiyaç var.
Programın bir parçası da ağabeylerin hayatlarını tanımak neden olmasın?