Said Nursî Hazretleri’nin sadık talebesi Zübeyir Gündüzalp, kendisi için ‘Okumazsam yanılırım.’ demişti. Ve yanılmamak için bol bol okumuştu.
Bu aslında sosyal bir kaidedir; kim okumazsa yanılır.
Cehalet, okumamak yanılgının kaynağıdır. Bilmek, yanılgıyı azaltır.
Sorumluların okumaması tahribatı büyütür. Tahribatın tehlikelisi manevî olanıdır. Ateşten daha yakıcı ne olabilir?
Burada, ‘Ne okuyacağız?’ sorusu anlamlıdır. Yanıltıcı, bozucu, sarsıcı okumalar yok değil. Okunanın kişi hayatına ne kattığı önemlidir. Okunanı, okuyanda anlayabilirsiniz. Eserin rütbesi, yetiştirdiği insandadır.
Her kitap, maddî manevî bir insan inşa eder, okuyucuda yaşanır hale gelir.
Gündüzalp’in kastettiği, Risale-i Nur Eserlerinin okunmasıdır.
Risale-i Nur Eserleri Kur’ân’ın malıdır; nuranîdir, aydınlatıcıdır, iki dünya saadetine vesiledir. Kelime kelime Kur’ân hakikatlerinin talimini yapar, yaptırır. Feraseti, basireti, feyzi arttırır. Onunla hayata bakanlar büyük oranda yanılmazlar.
Risale-i Nur penceresinden olayları yorumlayan yayınlar yanıltmaz. Onlarda isabet, tesir, derinlik ve ortak akıl vardır.
Yeni Asya Neşriyat böyle bir yayındır. Gazetesiyle, dergileriyle, kitaplarıyla, Yeni Asya’yı isabetli kılan sır budur. Asr-ı Saadet Müslümanları gibi ihlâslı, müdakkik, hakikatli, uyanık Nur Talebesi okuyucuları vardır.
Evde, işte, yolculukta hayatın her halinde, hiç mazeret üretmeden; okumak.
Sıkılmamak, yorulmamak, bıkmamak için; okumak.
Aydınlık, renkli, şevkli, sevgi dolu bir dünya kurmak için; okumak.
Risale-i Nur, Kur’ân’ın; Yeni Asya, Risale-i Nur’un sözcüsüdür.
Yanılmamanın, sağlıklı işlemesini bolca okumaya bağlamış şahs-ı maneviyi güçlendirmenin dışında başkaca bir formülü yok.