"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Oturun kendinize ağlayın!

Sebahattin YAŞAR
11 Nisan 2016, Pazartesi
Rabbimiz, düşünen varlık olarak insanı yaratırken ona kendisinin dışında düşünebileceği farklı farklı âlemler de yaratmış.

Yanı başındaki ağacın dallarına rengârenk çiçekler koymuş. Sadece kupkuru daldan çıkıp gelen, ipek gibi ince, zarif bir çiçek bile inanmak için, yaratıcıyı bulmak için yeterli delil.

Hiç dur durak bilmeyen, hayat kaynağı, ısı ve ışık kaynağı, boşlukta dönüp duran bir güneş düşünmek için, kudreti bulmak için yeterli bir materyal.

Her şeyi sorgulayan insan, dış dünyasındaki gelişmeleri de olayları da anbean değişen dünyayı da sorgulamak durumundadır.

‘Neden?’ sorusu öyle muhteşem ki. 

Ama sağlıklı sonuçlar için bilgi gerekli.

Çoğu kez de şaşılacak durumlar yaşanıyor, olağanüstü gelişmeler oluyor, işleyen düzen farklı işlemeye başlıyor ve yeniden, heyecanla düşünen insanın dikkatleri bir kez daha faaliyete çekilmiş oluyor.

İşte mevsimler… İlk baharı, son baharı, kışı, yazı hepsi okunaklı.

Şimdilerde ilkbahardayız.

Öyle dikkat çekici ki gelişmeler, düşünen aklın hayret etmemesi mümkün değil.     

Bahçemiz bir anda rengârenk oluveriyor. Kupkuru ağaç bir anda çiçekli, yapraklı hale geliveriyor. Ve bir de devamında meyve. Çağla badem binlercesinden sadece birisi. Tam bir tefekkür hazinesi.

Nereye dönsen bir uyanış var. Çalılıklarda ormanlıklarda, çayır çimenliklerde hep bir kıpırdanış, hep bir tohuma yüklenen programın gerçekleştirilmesi yaşanıyor. Kupkuru olanlar bile, şimdi bir canlanışta.

Bu kadar uyanıklık içinde şuurlu insanın uyuyor olması olacak şey değil.

İnsanı adeta dürtercesine, gözlerine parmaklarını sokarcasına, kulaklarını çınlatırcasına bir hareket var, bir canlılık var âlemde. Rabbim, tefekkür için insanın mazeret gösterebileceği bütün yolları kapatmış. 

Nebatat, hayvanat en küçüğünden en büyüğüne san’at-ı İlâhiye dikkatleri çekmek üzere adeta çırpınıyor.

Hem görevini yapıyor hem görev yaptırıyor.

Her an onlarca, yüzlerce esma tecelli ediyor.

Ama insan bunu nasıl okuyor?

Hangi esma insanı hayrete, heyecana sevk ediyor.

Bu olmazsa, tefekkür olmazsa insan nasıl insanım diyor.

Haydin, mevsim ilkbahar. Bahçenizdeki çiçeklere, tarladaki çimenlere, görünmek için çırpınan farklı renklere ilgi zamanı. Yoksa, renkler neden olsun?

Âlem aynı renkte olsaydı, insanın itirazı ne olabilirdi ki.

Peki ya şimdi farklı renkleri algılayamayanların adı nedir?

Mevsimi göremeyenlere ne denir?

Güneşi hissedemeyenlere ne denir?

Ağaç dalındaki, şakımasıyla ortalığı birbirine katan, ama kendini insana duyuramayan serçe kuşunun sizce derdi nedir?

İnsanın kulağındaki, gözündeki perde nedendir?

O perde nasıl yırtılır?

 ‘Tefekkür, gafleti izale eder.’ denir.

Süslenmiş, özel elbisesini giymiş, bembeyaz çiçekli bir ağacın önünde, bütün duygularıyla ağaca yönelmiş bir insanın varlığı beni heyecanlandırdı. Bu yazı onun için kaleme alındı. 

İnsan, tefekkürle insandır. Tefekkürü olmayanın, insaniyeti de yoktur.

Düşünemiyorsanız, tabiatta olup biten gelişmeleri göremiyor, heyecan duyamıyorsanız, oturun kendinize ağlayın. Bu en büyük bir mahrumiyettir.

Okunma Sayısı: 1377
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı