"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Özürlü, ‘özür’ler

Sebahattin YAŞAR
11 Temmuz 2018, Çarşamba
Adam, yaptığına yanlış diyor, bir güzel özür de diliyor, ama ertesi gün kaldığı yerden devam ediyor. Peki bu özür, özür müdür?

İnsan neden özür diler? Özrün altında, ‘yaptığım doğru değil’, ‘bir daha aynı yanlışı yapmayacağım’ mesajı yok mudur? Peki her defasında aynı konularda yeniden özür dileniyorsa, o zaman o özür, özür olur mu?

Özür dilemek; bir şuur, bir vicdan faaliyetidir.

Allah da Kendisine, emir ve yasaklarına karşı bir hata, bir kusur yapıldığında ‘özür dileme’ kapısını açık tutmuş. Yeter ki kişi yaptığı yanlışın ‘yanlış’ olduğunu kabul etsin ve bir daha aynı yanlışı yapmamaya kararlı olsun.

Pişmanlığı hazmedilmemiş bir özür, özür sınıfında değildir.

Adam, yaptığının yanlış olduğunu bilir, özür diler, her seferinde de aynı yanlışa devam ederse, o zaman muhatabın tahammül sınırlarını zorlar, affedilmeyi hak etmez.

Peygamberimize (asm) gelen bir genç; “Ya Rasulûllah ben bir günah işliyorum. Sonra pişmanlık içerisinde ciddî tevbe ediyorum. Ama sonra yine aynı günaha düşüyorum, yine tevbe ediyorum, hep böyle devam ediyor. Allah beni affeder mi?” deyince, Peygamberimiz (asm); Allah’tan ümidi hiç kesmemek anlamında, “Kul istiğfardan usanmadıkça, Allah mağfiretten usanmaz.” der.

Cenâb-ı Hak katında durum böyle. Ama insanların tahammül sınırlarını da zorlamamak lâzımdır. Hani adam demiş ya, “Ne olursan ol gelme, ben Mevlânâ değilim.” diye.

Demek ki herkes muhatap olduğu insanların sabır ve tahammül sınırını dikkate almak durumundadır. Aksi halde, beklenmedik tepkilerle, ölçüsü kaçmış tavır ve tutumlarla karşılaşmak kaçınılmaz olur.

Zaman zaman en samimî insanlar arasında bile hiç düşünülemeyecek ağır vakıalar söz konusu oluyor. İşte burada bardağı taşıran son damla anlamında bir yüklenmeden, taşınmayı zorlaştıran bir tahammülden bahsetmek mümkündür.

On yıllarca birlikte yaşamış hayat arkadaşının, on yıllarca birbirlerine fedakârlık yapmış iş arkadaşının, hayatını hayatına feda etmiş annesinin, babasının, kardeşinin hayatına gözünü kırpmadan kast eden örneklere bakıldığında herkesin karşıdakinden ziyade kendi davranışlarını muhasebe etmesi gerektiği anlaşılıyor. 

Herkes muhatap olduğu kişiyi tanımalı ve neyi, ne kadar, nereye kadar taşıyabilir, bilmeli ve öylece yaklaşım sergilemelidir. Her insanın tahammül gücü her zaman aynı değildir.

Bir konuda bir özür diledin, aynı konuda bir özür daha diledin, haydi bunun üçüncüsü de olsun; ama daha ötesi beklenmedik durumlara kapı açar. Muhatabının senin çocuğun olması, eşin olması, dostun olması bir şey değiştirmez. Bir cümle ile hayata veda eden insanlar var. Bir cümle ile hayattan koparan insanlar var. İnsanla muhatap olanlar, inceliği elden bırakmamalıdır.

Diğer taraftan, insan muhatabını bir ayna gibi görüp, onda gördüğü problemleri, kendisine ‘sen bunları yapma’ diye gösterilen birer nasihat aracı olacak düşünmelidir. 

Muhatabımızda eleştirdiğimiz şeyler bizde varsa, eleştirmenin de bir anlamı olmaz. Her ‘özür’, bir nefsi terbiye kuralıdır.  Her defasında yeniden dilenen ‘özür’ler, özür’lüdür.

Böyle bir durum, o özür dilenen durumu dikkate almamak, onu özür dilenecek bir şey olarak görmemek, hafife almak, özür dilenen kişiyi hesaba katmamak, önemsememek gibi anlamları taşır.

Özür dilemek kıymetli bir şeydir; toparlanmayı, farkına varmayı, pişmanlık duyması, bir daha yapmamayı içinde barındırır.

Özür dilemek, nefsi terbiye etmektir. Böyle özürler affedilmeyi beraberinde getirir. Ama bir daha yapmaktan alıkoymayan ‘özür’ler, defoludur. Böyle özürler ne dileyende, ne de dilenende istenen neticeyi vermez.

Özür dilerken, gerçekten özür dilemeli. O özür dilenen şeyi bir daha yapmamaya çaba göstermeli. Yoksa özür dilerken bulmayı beklenen şey bulunmaz. Özür, özür olarak değerlendirilmez ve cezadan kişiyi kurtaramaz.

İnsan özür dilerken samimî dilemeli ve böylece o özür dilenen şeyi sanki hiç yapmamış gibi olmalı. İşte böyle özürler, hem dileyende hem de dilenende istenen neticeyi verir.

Okunma Sayısı: 1732
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı