"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Parçadan bütüne, ‘Vicdan günü’

Sebahattin YAŞAR
18 Mart 2015, Çarşamba
Sabahleyin derse girer girmez, öğrencilerimin zihin dünyalarını şöyle bir yokladım.

‘Haydin bakalım güzel insanlar! Sabah kalkıp şu saate gelinceye kadar en önemli gündeminiz ne oldu?’ diye sordum ve ‘Bir iki dakika da olsa paylaşmak isteyenlerden dinleyelim.’ dedim.

Doğrusu önce kimse böyle bir ‘kendi hayatının kesitlerine inmeye’ yanaşmadı. 

Ben de ısrarla bekledim.

Bekledim, çünkü kendilerinin gerçeklerine gidemedikleri bakışlarından anlaşılıyordu.

‘Neden çekiniyorsunuz? O gidemediğiniz gerçek, sizsiniz.’ dedim.

Gülümsediler…

Sonra sonra birisi, ‘Hocam, evden çıkarken her gün annem beni koklayıp öper. Ve ben de onu öperim. Bu benim günlerimin en önemli haberidir.’ dedi.

Tabiî birden ‘Oooooo’ sesleri sınıfı hareketlendirdi. Ortamda ‘pozitif bir enerji dalgası’ gezindi.

Gerilerden, pek de derslerde katılımcı olmayan bir öğrenci parmağını kaldırır gibi yaptı. Tabiî ben de hemen kaptım onu ve ‘Buyrun canım!’ dedim.

Doğrusu, bütün sınıf bir tarafa bu öğrencinin ne diyeceğini ben de ciddî merak ediyordum. Çünkü sınıfta pek söz hakkı kullanmıyordu. Hatta öğrencilerle ilk dersimizdeki, ‘Saçmalama hakkı’ gündemine en çok gülen o olmuştu ve hafif seslice, ‘Saçmalama hakkı veren hoca!’ demişti.

Bu da onun aslında pek de ‘saçmalama hakkı’ kullanamadığının bir alâmeti idi. Nitekim sonraki pek çok derslerimizde ben özellikle onun da görüşlerine başvurdum ve özel cümlelerini bizimle, itina ile paylaşmıştı.

Şimdi ise, kendisi parmak kaldırıp, bir serbest oturumda söz hakkı almak istiyordu. Bu çok güzel bir görüntü idi. Zihninizde resmetseniz ya, ‘Parmak kaldırmış bir öğrenci’. Muhteşem bir şey!

Öğrencimiz konuşmaya başlayacakken, ben bir atak daha yaptım ve onu kürsüye dâvet ettim. Önce biraz istemedi, ama ‘Görüşlerinizin daha görünür hale gelmesini istemez misiniz?’ deyince, tatlı bir ilgi ile, sakin sakin, incitmeyen bir tavır tutum içerisinde kürsüye geldi ve orada bulunan bana ‘Gülümsedi’, ben de doğrusu duygulandım.

Öğrencimiz başladı konuşmaya, “Saygıdeğer hocam ve kıymetli arkadaşlar! Ben sabahleyin yurttan ayrılırken kulaklıkla radyo dinliyordum. Haberler verilirken, ‘Bugün dünya vicdan günü’ diye bir başlık geçti. Ben de ‘vicdan yapmış olacağım’ ki, dinlemeye devam ettim. Biraz dinledim. 16 Mart’ın ‘dünya vicdan günü’ ilân edildiği anlatılıyordu. Ve haberin devamında, Amerikalı Rachel Corrie adında bir aktivist kadının, Gazze şeridindeki evleri yıkmak üzere harekete geçen İsrail buldozerinin altında can veren hayatı dikkate alınarak böyle bir güne karar verildiği anlatılıyordu. Haberi geçemediğim gibi, haber geçtiği halde, ben haberi yine geçemedim.”

‘Birileri, bir şeyler uğrunda hayatını veriyor, yine bir şeyler uğrunda rahatını bozuyor, ben neredeyim ve ne peşindeyim.’ diye düşündüm ve kendi iç muhasebemi yapmaya başladım. ‘Nereden duydum bu bilgiyi’ diye düşünürken, bilgi birden gündemim oluverdi. Hatta siz bu soruyu sorduğunuzda ben yine o gündemdeydim. Ben sanki bir an kendimi, vicdanını amacı dışında kullanmış bir kişi olarak hissettim. Hatta kendi kendime, ‘vicdansız’ dedim. Tabiî bu cümleler içimi sızlattı. Birazda güne böylece yaralı başladım. Şimdi ben de güzel şeyler, sönmeyen şeyler, bitip tükenmeyen şeyler uğrunda rahatımı bozmalıyım, diye düşünüyorum. Bu söz hakkını da onun için aldım. Teşekkür ederim.”

Evet, kocaman sınıftan iki görüntü alabildik. Ama yetti ve arttı bile.

Anlıyorum ki, Avrupa’da, Amerika’da ve kısmen bizde de çokça kutlanan ‘gün’ler, ‘hafta’lar, ‘ay’lar ‘yıl’lar parçaları tamamlıyor sanki. ‘Ölümü düşünme haftası’ kutlayan İngilizler gibi, parçalar adım adım bütünü oluşturuyor. Yani insanlık, adım adım insanlaşıyor.

İşte vicdanın güne, haftalara, aylara ve hatta yıllara gelmesi de böyle bir şey. Keşke, gün değil de, geniş ölçekte ,‘Dünya vicdan yılı’ olsaydı. Çünkü, bir insan için ömür bir bütün halinde vicdan etrafında geçmesi gerekmiyor mu?

Düşünenlere tebrikler! Neticede bütüne doğru bir parça daha…

Okunma Sayısı: 1185
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı