"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şahs-ı manevî içinde düzelmek ve düzeltmek

Sebahattin YAŞAR
27 Nisan 2016, Çarşamba 10:14
Pazartesi günkü ‘Bu da yeni çıktı!’ yazımız, okuyucularımızdan büyük ilgi gördü. Farklı farklı şehirden onlarca ağabey ve kardeşimiz bizzat telefonlarla, maillerle tebriklerini ilettiler ve duâ ettiler.

Ortak mesaj, şahs-ı maneviyi güçlendirmekti.

Yazı, ‘samimî olmaya bir çağrı’ anlamı ihtiva ediyordu.

Gelen mesajlar da, ‘samimiyet’ ihtiyacını seslendiriyordu.

Doğrusu da bu değil mi? ‘Samimiyet’ bir mü’min vasfı, mü’minde samimiyetsiz tavır ve tutumlar ciddî manada sırıtıyor.

Şunu da ifade etmek gerekir ki, pek çok pozitif hususiyeti olan gayretli, hamiyetli hizmet eden arkadaşlarımız var, ama ‘samimiyet’, ‘sadâkat’, ‘uhuvvet’ gibi sacayağının biri olmadığında bütün o güzel vasıflar anlamını yitirmiş oluyor.

Biliyorsunuz, sadece ‘ihlâs’ın olmaması durumunda ‘bütün yapılan amellerin batıl olması’ kaçınılmaz oluyor ve yine bütün kardeşlerin hak ve hukuku çiğnenmiş ve o ibadetleri de istihfaf ve tezyif anlamı ortaya çıkıyor.

Ee yani şimdi, Nurlardan istifade etmiş bir kardeşimize böyle bir hukuk tanımazlık, böyle bir okudukları ile yaşadıkları çelişen tutum yakışır mı?

Bir şeyi daha belirtmekte fayda var. Kimse yazılan cümlelerimizi oraya buraya çekmesin. Yazılarımızdaki bütün cümlelerimiz, bütün kelimelerimiz hak ve hakikatin tarafıdır, şahs-ı manevî tarafıdır. Hak kimde, nerede olursa olsun onun seslendirilmesidir. Çünkü elimizdeki Nurlar bize bunu öğretiyor. Önümüzdeki asrın müceddidi bize bunu ameli bir tarzda gösteriyor.

Kur’ân’ı anlamak için Peygamberimizi (asm), Peygamberimizi (asm) anlamak için de bu asırda varisi olan âlim Bediüzzaman’ı anlamak gerekiyor. Tabiîdir ki onu anlamak için de içtimaî, sosyal ve siyasî meşguliyetlerde kendisinin adeta sır kâtibi olan, veziri olan Zübeyir Gündüzalp’i anlamak gerekiyor.

Yoksa ne olur?

İşte o zaman yarım yamalak hizmet tarzları ortaya çıkar.

Yeri gelir, ihtilâlcilerle işbirliği içinde hizmetler yapılmaya kalkılır.

Yeri gelir, Risale-i Nurların hukuku, siyasî bir takım endişelerle çiğnenmeye kalkılır.

Yeri gelir, şahs-ı manevî etrafında değil, kişiler etrafında hizmetler teşekkül ettirilmeye çalışılır.

Yeri gelir, cemaat içerisindeki bazı kişileri, bazı uygulamaları bahane ederek, şahs-ı manevinin teşekkül yeri olan ‘umum meşverete’ eleştiriler başlar.

Yeri gelir, kişiler etrafında korku damarı kullanılır, tama, makam düşkünlüğü, şöhret hükmeder.

Ehh artık bunun da sonu yok. İnsan bir yerden bozulmaya görsün, artık ardı arkası kesilmiyor. Neredeyse meleği şeytan görmeye başlıyor.

Emin olun, böyle bir hastalıktan sonra insanın vicdanı rahatsız olsa da, aklına, kalbine, vicdanına rağmen adım atmaklar zorlaşıyor. Çünkü nefis, vehim ve heva öyle bir hükmediyor ki, ‘kör hissiyat’ insanda hakim oluyor.

Belki asıl korkulması gereken de budur.

Siz hangi bir ağabeyin hayatında, şahs-ı maneviye karşı bir yanlış adımda, yanlış bir kararda, ‘Kardeşlerim hepinizden özür dilerim. Ben bir yanlışın içinde olduğumu fark ettim.’ dediğini duyup, geri adım attığını gördünüz.

Onun için şahıstan ziyade, cemaatin şahs-ı manevisinden teşekkül eden bir heyetin teşekkülüne, o ruhun hükmetmesine, onun varsa arızalarının giderilmesine bütün gücümüzle insafla, hakkaniyetle çalışmamız lâzımdır.

Elekler gün geçtikçe daha bir sıklaşıyor. Ciddî imtihanlardan geçiyoruz. Böyle bir vasatta bizi muhafaza edecek olan, Rabbimizin inayetiyle, himayetiyle şahs-ı manevinin duâlarıdır. Bu varsa, orada oluşabilecek problemler de zaman içinde giderilecektir.

İmtihanı biz yapmıyoruz. Soruların cevap sürelerini biz belirlemiyoruz. Onun için de sonucu biz belirlemeye kalkmayalım. Biz, imtihan oluyoruz.

Okunma Sayısı: 2927
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İ.Hilmi Ünlü

    27.4.2016 17:32:39

    Sabahattin bey gazetede şahs-ı maneviden söz edenler çok. Anladığım kadarıyla şahs-ı maneviyi yalnızca gazete okurları çerçevesinde ifade ediliyor. Belki bir cihatten yanlış değil zira ehl-i dalalette bir şahs-ı manevi teşkil edebilir. Esas olan Risale-i Nur Hizmetinde bulunanların bu çerçevede tezahür ettirecekleri şahs-ı manevidir. Ki Üstad Risale-i Nurun şahs-ı maneviyi nazara verir ve Nur Talebelerinin teşkil ettirecekleri şahs-ı manevi Risale-i Nurun Şahas-ı manevisi çatısı altında olandır. Bu şahs-ı maneviye zarar vericiler yani Risale-i Nur Talebelerinin TESANÜDÜNE zarar vericiler olmamak evla olsa gerek.

  • Hasan yigitkan

    27.4.2016 16:09:02

    Allah senden razi olsun Rabbim bizleri muhafaza eylesin.

  • Osman Yıldırım

    27.4.2016 08:29:19

    Evet sayın Sabahattin Bey; tesbitlerinize tamamen katılıyorum ve bir yeni asya okuyucusu olarak bugüne kadar yazılarını pek okumuyorum zira hep ortada yazılar yazıyorsunuz ama son iki yazın ortada degil bana göre tam kitabın ortasindandi bundan dolayı sizi tebrik ediyorum ve bugünkü ortamın böylesi bir tavra ihtiyacı olduğuna inanmaktayim çünki eskiden yeni asya nin fikrine nurcularin dışında muarizlar çıkardı ama son senelerde yeni asya nin muarizlari nurculardan hatta yeni asya camiasından çıkmaktadır ki buda sendika komitesinin biroyunu olduğuna inanmaktayim bu bakımdan buzamanda sahs-i maneviyi güçlendirmek gerektiği ile ilgili yaklasiminiza katılır sizi tebrik ederim.selamlar

  • Kahraman Alpak

    27.4.2016 07:38:29

    Bizi savurmaya kalkıp sağa sola savrulanları gördükçe samimi olarak üzülüyorum niye böyle oluyor diye son cümlenizde dediğiniz gibi; 'İmtihanı biz yapmıyoruz. Soruların cevap sürelerini biz belirlemiyoruz. Onun için de sonucu biz belirlemeye kalkmayalım. Biz, imtihan oluyoruz.'

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı