"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şahs-ı manevî korkmaz

Sebahattin YAŞAR
10 Kasım 2016, Perşembe
Şahs-ı manevî korkmaz; ama şahs-ı manevî içinde şahıs korkuyorsa, bu o şahsın şahs-ı maneviye olan bağlılığı ile alâkalı bir durumdur.

Kişinin tavrını, ruh halini beslendiği kaynak belirler. Kişinin korkusu, dayanak noktasından yoksun olmasındandır. İnsan bağlılığı nispetinde kaynaktan istifade eder. ‘Hakikî imanı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir’ ruh hali buradan geliyor.

Risale-i Nur hizmeti, imana ve Kur’ân’a ait bir hizmettir. O, sönmez.

Bireylere müdahale edebilirler, korkutabilirler, ürkütebilirler, sohbetlere gitmeyi azaltabilirler, hatta evhamlı bazı dostları uzaklaştırabilirler, neşriyatı takipten koparabilirler, hizmet tarzlarına bile müdahale edebilirler, toplu sohbet mekânlarını kapatabilirler, kurumsal yapıları engelleyebilirler veya başka başka yıldırma politikaları gözetebilirler, ama yapamayacakları bir şey var ki, o da, bu kervan durmayacaktır.

Nur hizmeti fıtrîdir, ‘Fıtrî meyelan mukavemetsûzdur.’

Kur’ân’a dayanan bu hizmet, insanları iki dünya saadetine dâvet ediyor.

Dünyada kabul görmüş bir hizmet tarzı olarak, ‘herkes kendi mahallinde bir medrese-i Nuriye açsın’ tavsiyesinden hareketle; her şehirde, ilçede, köyde Nur medreseleri açılıyor, Nur risaleleri okunmaya devam ediyor.

Bu hizmet, imana ve Kur’ân’a hizmettir. Gücü buradan geliyor.

Bu, masum bir hizmettir. Bu hizmetin siyasetle, benlik hesaplarıyla, kişisel kaygılarla, korkularla, günlük politik entrikalarla bir alâkası yoktur.

Bu, kimseye bir zararı olmadığı gibi, herkese faydası dokunan bir faal-i hayırdır. Düşünün ki, en zor hayat şartlarında bile bu hizmet tarzını Nur Talebeleri bırakmamışlardır. Okumalarını terk etmemişlerdir. Öyle ki hapishaneleri medrese-i Yusufiye’ye kalbetmişler, adeta hapishaneleri gerçek anlamda ıslahhanelere tebdil etmişlerdir.

Evet, insanları korkutmak mümkündür; ama şahs-ı manevî korkmaz.

İnsanları inandıkları hak dâvâdan geri çevirmek mümkün değildir. Hele hele bu hak dâvâ insanları bir Kur’ânî hakikate dayanıyorlarsa, bir güçlü nokta-i istinatları varsa, daha onlarla mücadele etmek neredeyse imkânsızdır. Bilâl-i Habeşi’yi çıplak bedeni ile sıcak kumlara yatırıp eziyetler çektirenler, bu zulümlerinin onun dâvâsına bağlanmasını daha da arttırdığını hesaba katmadılar.

Evet, hak dâvâ uğruna çekilen çile, o dâvâya olan bağlılığı arttırır.

Demek istediğim şey şu ki, Risale-i Nur hakikatlerini kimse engelleyemez. Kimse bu hizmeti akamete uğratamaz. Kur’ânî olanı, Kur’ân’â hizmet edeni Kur’ân muhafaza eder. Kur’ân’ı koruyan ve onu maddî ve manevî muhafaza edecek olan Allah’tır. O zaman Kur’ân’a bağlananları da muhafaza edecek olan Allah’tır.

Bediüzzaman, ‘Risale-i Nur ve hizmeti inayet-i Rabbaniye altındadır.’ diyor. O zaman o inayata dayananın Allah’tan başka neden korkusu olacaktır?

Yeni Asya cemaati bu tür problemleri dün de gördü, yarın da görecek. Gazetesi varsa kapatılabilir, daha önce defaatle kapatılmış, dergilerine müdahaleler olmuş, yayın faaliyetleri durdurulmuş, kitapları toplatılmış, programlarına müdahaleler olmuş, sohbetleri durdurulmaya çalışılmış, ama bir şey artık anlaşılmış ki, bu cemaat Risale-i Nur prensipleri çerçevesinde, istişare ederek, hürriyetçi bir yaklaşım içerisinde, her türlü hizmet faaliyetlerini şeffaflık çerçevesinde sürdürmektedir.

Hakikî Nur Talebelerinin hizmet mahalli, nefes aldığı yerlerdir. Önce nefsine, sonra dalga dalga ailesinden, akrabasından, komşusundan çevresine yayılan bir nuraniyet içerisinde ‘okumak’tır, ‘dinlemek’tir, ‘şuurlanmak’tır.

Hizmet, durmaz. Şahs-ı manevinin gücü mukavemetsûzdur, şahs-ı manevide sinerji vardır. Biri, binler kıymetinde ve kuvvetindedir.

Şahs-ı manevî korkmaz; korku, ittihadın bozulmasındandır.

Evet, zaman, cemaat zamanıdır; ama istişareli cemaat zamanıdır.

Sır, meşveret-i şer’iyeyi yapabilmekte ve eneyi orada eritebilmektedir.

Okunma Sayısı: 3710
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali Vefalı

    10.11.2016 18:46:58

    Allah razı olsun Sayın yazar kardeşim. Çok zor şartlarda da olsa vazife devam ettiriliyor

  • SAİD HAKTAN

    10.11.2016 11:48:30

    Mevla razı olsun kardeşim...M.kırkıncılar,said özdemirler,mehmet birinciler,zübeyir ağabeyler devamlı toplandı.sohbet etme denildi.Onlar devam etti ki;Bu gün sebahaattin yaşarlar veya kzım güleçler oldu...Allah cc bu sapıkları ya ıslah ya da kahr etsin...

  • Garib Doğu

    10.11.2016 09:47:50

    Rıza-yı İlahiye göre ve nurun prensipleri çerçevesinde hizmet ettikten sonra gerisi cenab-ı hakka kalmıştır. Gerçi bunu düşünmek vazifemiz değil ama, İnayet Rabbaniye bu tarzda hizmet eden,hizmet erbabını daime korumuştur. Risalelerde yeteri kadar örnekleri var. Vazifemiz hizmettir,netice Allaha aittir. Yazı güzel olmuş.Tebrikler hocam...

  • Mustafa Gönüllü

    10.11.2016 07:35:44

    Allah razı olsun hocam, çok güzel bir yazı. Ehemmiyetli noktalar..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı