Ömründe seni bir kere dahi düşünmeyen, sana zerre kadar menfaati dokunmayan kişinin imanını kurtarmak için çırpınıyorsun. Onun için çalışıyor, programlar yapıyor, diller döküyorsun. Neylersin ki elinde değil, başkasını düşünmeden edemiyorsun.
“Boş versene” diyemiyorsun. “Aldırma da geç, git” diyenlere kulak asmıyorsun, “Milleti sen mi kurtaracaksın?” diyenlere: “Evet ben kurtaracağım! Var mı bir diyeceğiniz!” diye haykırıyorsun…
Sen gönüllü bir mahkûmsun dostum! Saniyeleri Allah yolunda hizmetle geçen bir çelik duvarla örmüşsün çevreni. Sen kendi mahpushaneni kendin yapmışsın, ne diye dışarıdaki aylaklara imreneceksin?
Sen seni seninle mukayese et. Sen başkalarına bakıp da “O niye böyle? Şu niye şöyle?” deme. Sen kendi kabiliyetlerini, kendi duygularını aksâ'l-ğayâta çıkar. Sen kendinle yarış!..
“Bu hükümet-i cumhuriyenin tek memuru ben miyim?” deyip el etek çekme! Bu senin dâvândır…
Unutma! Problemler küçük insanların şevkini kırar, büyük insanların azmini arttırır.
Sen büyük insansın. Çünkü büyük ve ebedî bir dâvâya gönül vermiş, baş koymuşsun. Sıradağlar gibi problemlerle çevrilsen takma kafana!
Bu dâvâ büyükse sahibi de büyük.
Senin gibi ihlâslı, cevval kahramanları yalnız mı bırakır?
***
Sizce bu kahraman ruh hali ihtiva eden yazı kime aittir?
Kendisini, ‘gönüllü mahkûm’ diye tanımlayan Nurun kahraman kimdir?
Bu soruları bilen zaten yazının muhtevasına da yakın bir kahraman kimsedir.