"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Uygulamalı eğitim (2) Erteleyen, ertelenir

Sebahattin YAŞAR
12 Ocak 2015, Pazartesi
Adam hayırlı işlerini hep ertelemiş. ‘Ha şu gün yaparım, ha bu gün yaparım’ diye diye, sonuna gelmiş. Yaş 80’inde.

Hakikaten ihtiyarlık denen şey zor bir dönem.

Ama bir o kadar da katma değeri yüksek.

Zaten katma değerini yükselten şey de, o ihtiyarlığın zorlukları olsa gerek.

Nedense insanların pişmanlık haberleri hep yaygın halde.

‘Şöyle olmasaydı, ben böyle yapardım.’ türü pek çok cümleler kuruluyor.

Bunlar gerçeği yansıtmayan cümleler.

Çünkü ortada bir gerçek var ki, o adımlar atılmamış ve sonuçta istenen durum oluşmamış.

Vakıa bu.

Kıymetli büyüğüm 80’inde. Evet tam da Allah’ın katında değerinin arttığı ve bir anlamda tam da naz makamı. Yani neredeyse Allah’tan ne istese, alabilecek bir referans dönemi. 

İstendiğinde isteği geri çevrilmeyecek cinsten.

Ben de zaman zaman kendisi ile yakın görüşüyorum.

Konuşmak istiyor, konuşmak istiyor… Ama olmuyor. Çünkü dudakların kontrolü zorlaşmış. Zaten kurmaya çalıştığı cümleler de anlaşılmıyor. Bu sefer konuşamayınca ve anlaşılmayınca ağlamaya başlıyor.

Yakın geçmişinde iman ve Kur’ân hizmetlerine ciddî bir katkı yapacağını ifade ederdi. Zengin birisi idi. Ama ne acı ki, eli bir türlü cebine gitmezdi. Hep ertelerdi. ‘Herkesten toplansın ben kapanışı yaparım.’ derdi. Ama kapanışta da zaten ona ihtiyaç kalmazdı.

Geçenlerde kendisini ziyarete gittim. Beni görünce zihninde çok şeyler canlanmış olmalı ki, önce epeyce bir gülümsedi. Kucakladı. Ve yüzü ciddileşti ve bir şeyler demek ve konuşmak istedi. 

Epeyce bir şeyler anlattı. Anlattı…

Ama gerçekten anlaşılmıyordu.

Ama anlaşılamadığı için de bu sefer daha da üzülüyordu.

Ses tonundan, mimiklerinden bir şeylerin pişmanlığı içerisinde olduğu anlaşılıyordu. Onun ne kastettiğini bilmiyorum, ama ben şunu anladım ki, doğru bildiğin ve yapabileceğin hayırlı adımları hiç ertelemeyeceksin. Ertelenen her bir hasenat, yokluğa terk edilen bir tohum gibi oluyor. Ölüyor.

Ama bir zaman da geliyor, hasenat sana ‘geç kaldın’ diyor.

Erteleyip, helâk olanlardan olmak ne kadar da kötü bir sondur.

Oysa dün gitti, yarın yok; hayat şimdi diyen ne de güzel söylemiş.

Aklınıza bir şeyler geliyorsa güzellik namına, bir şeyler hatırınıza geliyorsa hakikat namına, bir şeyler gözünüze takılmaya başlamışsa, gelin hiç ertelemeyin.

Hemen deyin ve adım atın.

‘Evet’ der demez, kazanmak başlıyor.

O zaman ne duruyoruz.

Hayırlı işlerde acele etmeliyiz.

Şu an herkesi bekleyen ve belki de epeyce ertelenmiş, hırpalanmış pek çok işler var.

Bari ben de, az önce okunan ezanın namazını eda edeyim.

Ertelemeyelim…

Okunma Sayısı: 1112
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı