"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Uygulamalı eğitim - 3

Sebahattin YAŞAR
19 Ocak 2015, Pazartesi
Siz hiçbir meyve ağacına çıktınız ve zor da olsa meyve kopardınız mı? Risale-i Nurların bahçesi bir ilginç. Neler yok ki!

Ve her insan da kabiliyetine/kametine göre meyveler toplayabiliyor.

İnsan Risale okurken kendini hayatın içinde buluyor. Cümleler sanki insanın koluna giriyor da hayata eşlik ediyor.

Pazar grubu derslerimizden birisinde idi, Mesnevî-i Nuriye’de, Nokta isimli dersin cümlesi aynen şöyle idi: “Bir bahçeye girsem iyisini intihap ederim. Koparmasından zahmet çeksem hoşlanırım. Çürüğünü, yetişmemişini görsem, ‘Huz ma safa’ derim. Muhataplarımı da öyle arzu ederim.”

Bu ne muhteşem tatlılık yaa!

Bu ne hayatın orta yerinden müthiş cümleler!

Ne kadar sıcak, hoş, tatlı ve insana yakın cümleler değil mi?

Şu an bu cümleleri yazarken yüz hatlarıma dikkat ettim, müthiş bir tebessüm hali hissettim.

Kelimeler, cümleler ruhumuza dokunduğu gibi, bedenimizi de dokuyor.

Ders esnasında ismi İmam olan hocamız ve küçük çocukları da vardı.

Küçük çocuklara, ‘Siz hiç ağacının dalından bir meyve kopardınız mı? Veya hiçbir meyve ağacına çıktınız mı?’ dedim.

Tabiî çocuklar birden şaşırdılar ve düşünmeye başladılar.

Bu sırada baba da düşünmeye başladı.

Çocuklar zihinlerinde bir kayıt bulamadılar.

Baba da bulamadı ve biraz da aslında mahcup oldu.

Çünkü tabiî hayattan kopuk bir dünyada yaşıyor olduğumuzu ve gün geçtikçe daha da şehir hayatı, beton binalar bizi sarıyor gibi cümleler kurdu.

Tabiî o sırada dersi dinleyen bütün kardeşler haliyle çıktığı meyve ağaçlarını, topladıkları meyveleri ve çektikleri zahmetleri düşünmeye çoktan başladılar bile. Hatta bir tanesi, ‘Hocam bizim köyümüzde büyük ceviz ağaçlarımız var. O küçücük cevizleri toplamak için kocaman ceviz ağaçlarına çıkardık. Hatta zaman zaman çok ciddî düşme tehlikeleri de yaşardık. Fakat sonunda cevizlere ulaşınca çok sevinirdik.’ dedi.

Bir başka kardeşimizin elma bahçeleri varmış. Ağaçların dallarından zevkle çok elmalar toplamışlar.

Bir başkası, Antep fıstığından, Karadeniz fındığından, kirazından, armudundan bahsetti. Ama hatırası olan herkeste hoş bir esinti meydana geldi.

Sonra sonra İmam kardeşimizin hatırına gelmiş olacak ki, ‘Hocam hocam bir dakika bizim çocuklarla önceki yıl bir bağa gitmiştik. Orada, -hatırlayın çocuklar- dikenlerin arasından böğürtlen toplamıştık.’ diye sevinçle o da hatıraya katılmış oldu.

Yani Risale-i Nur’un bir iki cümlesinden o kadar hatıra canlandı ki, orada ders dinleyen hepimiz neşeli dakikalar yaşadık.

Diyeceğim o ki, Nur Risalelerindeki cümleler sanki hayatın satır aralarını oluşturuyor. Bizi ağaca çıkmaya, çıkarken çekilen zahmete ve sonrasında dalların uçlarındaki ulaşılan meyvelerin lezzetlerine dâvet ediyor.

Bir de tabiî pozitif bir yükleme ile bizi, ‘iyisini seçmeye’, ‘meyveyi koparırken çekilen zahmetten hoşlanmaya’; ‘çürüğünü, yetişmemişini almamaya, ‘iyisini, lezzet ve safa vereni almaya’ dâvet ediyor.

Ve ilginç olan, ben böyleyim, ‘muhataplarımın da böyle olmasını arzu ederim’ diyor.

Doğrusu ben de böyleyim ve muhataplarımın böyle olmasını arzu ederim.

Nurlar bir hayat tarzı sunuyor insana. Bizi hayalî değil uygulamalı eğitime tabi tutuyor. Ne güzel!

Bunu yaparken de, aynı zamanda bizi marifetullah dersleriyle buluşturuyor. Manevî meyveler toplatıyor…

Okunma Sayısı: 1259
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı