"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Vekâleti vermek ve keyfini sürmek hayatın

Sebahattin YAŞAR
25 Şubat 2019, Pazartesi
İlgilisine, uzmanına vekâletini ver ve rahat et. O senin adına işleri en güzel şekilde takip etsin. Bu aslında aklın da gereği değil midir?

‘Vekâlet’ kavramı bir dâvâ durumunu, baştan kötü bir olayın geçmesi gibi bir vakıayı akla getirir. Tabiî hak arama gibi bir durum söz konusu olduğunda işin ehli bir avukatın işi takip etmesi düşünülür. ‘Vekâlet’ kavramı bende ise, “Hasbunallah ve ni’mel vekil, ni’mel Mevlâ ve ni’men nasir.” hakikatini çağrıştırıyor. Yani kulun işini, sıkıntısını gidermeyi Rabbine bırakmasıdır.

Ebu Hüreyre’den (ra) rivayetle, o şöyle dedi: Rasûlullah (asm) “Büyük bir işe, musîbete uğradığınızda “Hasbunallah ve ni’mel vekil” deyiniz buyurdular. İbrahim’in  (as), ‘Hasbunallah ve ni’mel-vekil’ diyerek Allah’a yakarışı, içine atıldığı ateşin serin ve selâmetli olmasını netice vermedi mi?

Bu kelâmın muhteşem bir gücü ve enerjisi var. Özellikle bir dünyevî yoğunluk ve karmaşa zamanlarında, insanın aklen içinden çıkamadığı durumlarda bu kelâm yardım edici bir ruhun imdada yetişmesi gibi bir etki meydana getiriyor. Ve insan ruhen, selâmetli bir serinlik atmosferine giriyor ve rahatlayıp, ‘ooohhh!’ diyerek, maddî manevî dinlendiren bir nefes alıyor.

Acizin, fakirin, muhtacın; güç sahibine, kudret sahibine, mutlak zengine sığınması ne büyük bir rahatlıktır. Kulun her türlü işlerinde Rabbine dayanması bir kul için ne kadar önemlidir ve ne kadar güven vericidir.

Allah’ı, işi bilen, işi gören, işe gücü yeten olarak bilmek ve öylece amel etmek, bir kul için ne kadar rahatlatıcıdır. İnsanın en küçük dünyevî işlerini Rabbinin bildiğini bilmesi insana bir hoşluk veriyor.

“Allah, bize yeter, O ne güzel vekildir. O ne güzel Mevlâ ve ne güzel yardımcıdır.” Buna inanmak ve iman etmek tam bir kulluk halidir. Bu kelâm, dayanmak, sığınmak, ohhh demek, yükü gemiye indirmek, rahatlamak, Allah’ı kendine yeter görmektir, vekil görmektir. 

Zaten mutluluk denen, güven denen şey de bu değil midir? O zaman önce Allah’a güvenmeyi öğreneceğiz. Bu da O’nu (cellecelalühü) tanımak, sevmek oranındadır. ‘Hasbunallah’ın gücüne inanarak zikredin rahatlayacaksınız.

Okunma Sayısı: 1815
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdullah Tunç

    25.2.2019 11:28:01

    Ne derece doğrudur bilmiyorum.Bir hatırayı dinlemiştim;Üstat dördüncü şua'yı yazdıktan sonra,etrafındakilere artık size ihtiyacım yok demiştir. Aslın da makalede geçen mana ile bu tes pit uyumlu görünüyor.Yalnız bu vesile ile hatırıma şunlar da gelmedi değil. İnsan Cenab-ı Hak'ka karşı vazifesini bihakkın yaptıktan,hakim ismi gereği tedbire riayet ettikten sonra Hasbunal lahu venimel vekil demeli ve Allaha mutlak itimat etmelidir diye düşünüyo rum.Risalede okumuştum;Üstat biz müdafaamızı Allah'a bırakmışız diye .Lahikaların çok yerlerinde inayet-i Rabbaniyeden bahsediyor.Hakikaten en tehlikeli,en zor anlarda,inayet-i Rabbaniye imdada yetişerek o badire leri atlatmıştır.Bunun misalleri çoktur. .Burada dikkat edilmesi gereken nok ta;inayet-i Rabbaniyeyi celb edecek halette bulunabilmek...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı