"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Vicdanınız rahatsa, mesele yok

Sebahattin YAŞAR
01 Haziran 2015, Pazartesi
Geçenlerde Şanlıurfa’dan yirmi kişilik bir heyetle Adıyaman’a Necmeddin Ergül hocamızın taziyesine katılmıştık.

Necmeddin Hocamızla on yılı bulan bir zaman diliminde aynı kurumda çalışmıştık. Doğrusu ne zaman bir kesişmemiz olsa, hemen bir çay ısmarlamak isteğini iletirdi. İnsanın yaptığı bir teklifin ne kadar içinden doğup geldiği çok net anlaşılıyor.

Necmeddin Hocamız son yıllarını kendi memleketi olan Adıyaman’da geçiriyordu. Öğretim üyesi olarak görev yaptığı Adıyaman Üniversitesi’nde Kutlu Doğum etkinliği çerçevesindeki konferansında vefat etti.

Peygamberimizi anlatırken, ifade edildiğine göre, oldukça etkili bir konuşma yapmış. Tam bir tatlılık içerisinde ve adeta davet vuku bulmuş bir hal ile hallenip, programın sonunda teslim-i ruh etmiş.

Biz de insanî, İslâmî münasebetlerimizi yerine getirmek noktasında bir grup oluşturduk ve taziyesine katıldık.

Yol boyu yaşadığımız birliktelik yolculuk duaları, nur dersimiz ve arkadaşların, dostların, içinde ölüm olan sohbetleri oldukça güzeldi.

Merhumun cenaze defin esnasındaki bir taraftan güneş ve bir taraftan da hafif yağmur, nasıl bir iklime doğru gidiyor olduğunun alameti idi.

Tasavvuf alanında doktora çalışması yapan Necmeddin Hocamız, edindiği ilmi amellerini de yaşayan bir insandı.

Ölüm hakikatinin kendisinin de ap açık bir ders olduğu kendini gösteriyordu. Makamlar, mevkiler, mezarlıkta emre boyun eğmenin huzuru içerisinde idiler. İnsan acziyetini ancak ölüm karşısında daha kolay anlayabiliyor.

Şunu da anladık ki, şahs-ı manevî ortamlarında olmak, cemaatin dualarının içinde olmak çok büyük bir lezzettir ve servettir.

Yine anlıyoruz ki, hiçbir şey bizi cemaatten, şahs-ı manevîden, sohbetlerden ayrılmaya gerekçe olmamalı. 

‘Şu şunu dedi, bu bunu dedi’ gibi basit sebepler dua hazinesinden uzak durmaya gerekçe olmamalı.

Kişinin hayatını nasıl kapattığı çok önemlidir. Kişinin nasıl bir hayat yaşadığı ölüm halinden haber verirken, toplumların ölüm sebepleri de bir yansımadır.

Ölüm düşüncesi, hayatın kalitesini arttırıyor. Ölüm düşüncesi galip gelince, insan daha dikkatli, daha incelikli ve daha verimli yaşıyor. Mademki ölüm var, o zaman bu sınırlı zaman dilimindeki her nefesi dolu dolu yaşamak bir gereklilik oluyor.

Merhum Necmeddin Hocamızı rahmetle yadediyoruz. Mezarlıkta hazır mezarlar müşterilerini bekliyordu. Bu gerçek göz önünde iken, ölüme gözümüzü kapamak pek akla uygun değil.

‘Hayy’ ismi de, ‘Yumit’ ismi de aynı anda tecelli ediyor. O zaman, hayatı da ıskalamadan, ama ölüm gerçeğini de göz ardı etmeden yaşamak, insanı yaşadıklarından sevinçli kılıyor.

Vicdan rahatlığımız, yaşadıklarımızın kalitesidir.

Namazlarımızın, hasenatımızın kalitesini ve kapasitesini arttırmaya gayret göstermeliyiz.

Hayat, kimseye küsmeye de, kimse için küsmeye de değmiyor.

O zaman gelin, geleceği şimdi yaşayalım. Dünyayı cennete çevirelim. İmanın içindeki lezzeti yaşayalım.

İlerideki cennet, dünyadaki cennetimizin (yaşadıklarımızın) mükâfatıdır.

Okunma Sayısı: 1298
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı