"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yeni bir yıl ve ezana kulak veren yabancılar

Sebahattin YAŞAR
31 Aralık 2014, Çarşamba
2014 yılına Almanya Giessen şehrinde bir okuma programıyla girmiştik. Almanya’nın farklı şehirlerinden gelmiş yirmi kadar gençle, kiralanmış bir mekânda okuma programı yapmıştık.

O esnada yeni yıl vesilesiyle kiliseden bir heyet bizim bulunduğumuz mekânı ziyarete gelmişti. Yirmi genci bir arada -ve kendilerine özeti anlatılan dinî muhtevalı bir okuma programında- gördüklerinde hayran kalmışlardı.

2015 yılına ise, yine bir okuma programı ile giriyoruz. Şükür bizim cenahımızda değişen bir durum yok. Okumak, okumak, okumak. Kitapsız bir bireysel ve toplumsal yükselişin olmadığı açık.

Ama gelin görün ki, Türkiye’de televizyonlar, gazeteler, internet dünyası günahların her çeşidiyle hemen hepsi adeta bir teşvikçi gibi sahnede. İçkisi, kumarı, fuhşu ve daha akla gelebilecek insanlık dışı hareket, tutum ve davranışları, teşvikçi cümleler içinde böyle bir hayatı özendirmektedir. Hani insanlar diyecek ki, ‘Zaten bütün günahlar piyasada, herkes bu günahlara batmış vaziyette.’, deyip, ‘Dünyayı sen mi kurtaracaksın?’, ‘Battı balık yan gider.’ hesabı kendisi de o yolun yolcusu olacak. Bu anlayışla insan, ümitsizce daha beter günahlara dalacak.  Bu şeytanın tam sinsi bir tuzağı.

Bu görüntü insanlık kalitesinin ne kadar ayaklar altına düştüğünün,  ne kadar esfel-i safiline yuvarlandığının açık ifadesidir. Ahlâksızlığın bu derece dibe vurması tam da kıyamet alâmeti. Hatta devlet eliyle kumarın, içkinin üretilip teşvik edilmesi de ayrı bir musîbeti celp eden dehşet manzarasıdır.

Oysa insana düşen şey, birilerinin ne yaptığı, ne ettiği değil; ‘kendisinin durumunun ne olduğu ve Rabbinin onun durumu ile ilgili ne diyeceği’ meselesidir.

 Nitekim âyet-i kerîme, ‘Siz doğru yolda oldukça sapıtmış olanlar size zarar vermez.’ (Maide Sûresi, 105.) demektedir. Demek ki bütün mesele bizim doğru yolda olup olmamamızdır. Başkasının ne yaptığından ziyade, yapılması gerekenlerle ilgili bizim kendi muhasebemizi yapmamız salık verilmektedir.

Günahların gün geçtikçe, hemen her vasıtayı kullanarak hücum ettiği günümüzde, elbette bizim de boş durmamamız icap eder.

Nitekim tarihçi gençlerimiz, bu gecedeki yıkıma karşı tamirat anlamında şöyle bir program düşünmüşler; ‘Çarşamba akşamı sohbet mekânımızda bir araya gelelim. Akşam yemeğini mekânımızda yiyelim, sonrasında geceyi belli bir saate kadar planlayalım; Cevşenler, Kur’ân tilâvetleri, duâlar edelim, sonra yatalım ve sabah namazında da şehrimizin en muhteşem camiinde sabah namazını eda edip, sabah çorbalarımızı içelim ve sonra yine sohbet mekânımıza dönelim. Ve o gündüzü de planlayarak güzel okumalar, özel konulu sohbetler gerçekleştirelim. Öğle ve akşam yemeklerini de yedikten sonra, akşam namazı sonrasında dağılalım’. Gençler işin farkında.

Gerçi, 2015’e girerken Risale-i Nurların basılmaz hale geldiği bir Türkiye gerçeğini de bir kenara not edelim. Çünkü bu öylesine, azımsanacak bir mesele değildir. Belki de toplum olarak başımıza gelen musîbetlerin temelinde bu karar vardır. Elbette buna sebep olanlar, karşısında, ‘Risale-i Nur ve hizmeti inayet-i Rabbaniye altındadır.’ zırhını bulacak ve başını bu zırha vuracaklardır. 

Sosyal medyada bir Katolik papaz, Hıristiyan kızları uyarıyor. Lütfen boyunlarınıza haçlarınızı takın ki, Müslüman kızlara benzemeyin.’ diyor ve ‘Çünkü Müslüman kızları bize çok benziyor.’ Bu bize ders olarak yetmez mi?

Diğer taraftan Avrupalı, Amerikalı meşhurlar ezanların, namazların ve diğer ibadetlerin kişi dünyasındaki ciddî etkisini konuşmaya ve bu etki ile Müslüman olmaya devam ediyorlar. Bu konudaki en son sevindirici haber, Kuzey İrlanda asıllı Hollywood aktörü Liam Neesson’dan geldi. Neesson; ‘Ezan Müslüman olmayı düşünmenize sebep oluyor’ cümlesiyle, ezanın insan ruhuna işlediğine dikkatleri çekti.

Bizimkiler yine yılbaşlarında kendi kültürel değerlerinden farklı nelere dikkat çeksek diye düşünedursunlar, ama Neesson gibiler, ezana, Kur’ân’a ve diğer namaz, oruç gibi ibadetlere kulak veriyorlar.

Evet, evet, Allah nurunu tamamlayacak da, acaba bizim hissemiz bundan ne olacak, belki bizi asıl düşündüren bu olması lâzımdır.

Yeni bir yıl, hayırlı yeni yeni işlerin kararının alındığı başlangıç neden olmasın? Yoksa, bir Müslüman olarak, İslâm’ın güzelliklerini fiillerimizle izhar etmezsek Neesson gibileri kızdırırız alimallah. Bu da belâlara dâvetiye çıkarmak anlamına gelir, maazallah.

Okunma Sayısı: 1282
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı