"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yere tükürmek kötü de, selâm vermemek iyi mi?

Sebahattin YAŞAR
08 Ağustos 2018, Çarşamba
Önceki yazımızda, kendi zevkleri için pek çok insanı rahatsız eden gayr-i medenî insanları ele almıştık. Pek çok geri dönüşümler oldu.

Ehl-i medeninin, gayr-i medeniye karşı biraz da cesaretli olması lâzım. Medeniyet denen şey, biraz da bir bedelle ulaşılan bir şeydir. Medeniyeti hak edip, sahip çıkmazsanız, cehalet hükmeder. Sadece şikâyetçi olmak yetmez.

“Bu ülkede namussuzlar kadar namuslular da cesaretli olsa, her şey yoluna girer.” diyen adam doğru bir noktaya değinmiş. Ehl-i hamiyet insanları bile başımıza müstebit etmek, onlara karşı sergilenmesi gereken davranışları sergilememekten kaynaklanır. Dengeyi, hak ve hukukunu bilmeyenler bozuyor.

Kanunlar, kanunlara uyanları uymayanlardan korumak için vardır. 

Sadece bir kişinin bile hak ve hukukunu araması ve netice alması, pozitif bir örnek teşkil eder ve bu dalga dalga yayılır. Kanunların gereğini yerine getirenler az da olsalar, zamanla kanunlara uymak bir yaşama tarzı haline gelir. Çünkü insan fıtraten medenidir.

Konu ile ilgili Abdullah Tunç Hocamıza kulak verelim: “Sevgili hocam bu arzu ve istekleriniz medenî bir insan ve toplum için geçerli. Medeniyetten uzak, insanlığını büyük oranda kaybetmiş insanlar için bu arzu ve temennileriniz bir anlam ifade etmiyor. Bir kısım insanlar, hak hukukları nazara almadan, kuralları gözetmeden, keyif ve zevkine göre hareket eder hale geldi. Başkasının huzur ve sükûnu, istirham ve istirahati bu tipleri pek ilgilendirmiyor. İdarî boşluk varsa bunlar bütün bütün azarlar. Ve toplumun huzurunu ciddî manada bozarlar. Bu ahlâkî bir yozlaşma ve anarşidir, insanî vasıfların kaybedilmesidir. Ancak kanunlardaki kuvvet ve hâkimiyet bunları dizginler, zararsız hale getirir. Medenî insan, hem cinsinin hak ve hukukunu korumak konusunda hassastır. Bu hassasiyet niye kayboldu? Bu hale nasıl gelindi? Demokrasi ve hür düşüncenin hâkim olduğu ülkelere bakın hak ve hukuk noktasında ne kadar hassastırlar…”

Ne yapıp edip, medeniyet-i hakikiye ulaşmak zorunda insanlık. Bunun da yolu belli.

Bir bakışın bile ‘kul hakkı’ noktasında hesabı sorulacaksa, kornaya yüklenerek, kırmızı ışıkta geçerek, hız sınırlarının üzerinde seyir ederek, geçiş üstünlüğünü gözetmeyerek ne kadar çok hak ve hukuklara girildiği hesap edilsin.

Bir bakışla, bir sesle, bir kelimeyle, bir mimikle bile nice kul haklarına giriliyor. Küçücük bir şey toplumsal kirlenmeye dönüşüyor. Cinayetlere dönüşen bakışlar var. Yani apartman komşuna selâm vermemek, onu hor görmek yere çöp atmaktan, tükürmekten çok mu geri kalıyor. 

Medeniyet, maddî ve manevî temizliği kapsayan bir genişliktedir. Sadece sokakların temiz olması yetmez. İnsanların akıllarını, kalplerini kötü düşünceden, gıybetten, haramlardan, hilelerden de temiz tutması gerekir. Aynı zamanda bir de tebessüm gibi, yardımseverlik gibi, hak ve hukukları gözetmek gibi bir ahlâka da ihtiyaç var. Gerçek medeniyet maddî ve manevî incelikleriyle ortaya çıkar. 

İslâmiyetin bir bütün halindeki maddî ve manevî güzelliklerinin yaşanır hale gelmesi, alınan nefes gibi bir şeydir. Yaşanır.

Okunma Sayısı: 1711
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı