"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Zaman, şahs-ı manevî zamanı

Sebahattin YAŞAR
15 Haziran 2015, Pazartesi
Üç binli yıllara girerken keşfedilmiş en güçlü dinamiklerden birisi ‘şahs-ı manevî’dir. Batı dünyası buna ortak akıl demektedir.

Adına ne denirse densin, ortaya çıkan bir gerçek var ki, o da, şahısların karizması, zekâsı, aklı ne olursa olsun; omuz omuza vermiş nitelikli üç kişinin oluşturacağı sinerji yüzleri, binleri bulan bir etki meydana getirmektedir.

Bu açıdan bakıldığında şahs-ı manevî geleceği de şekillendirecek en güçlü bir dinamiktir.

Görüldüğü üzere bırakın kişileri, küçük toplulukları artık devletler bile, kıt’alar bile şahs-ı manevî etrafında güç birliği yapmaktadırlar.

Kötü olan bir şey var ki, varlığını yıkma, yok etme, bozma, dağıtma, kendi menfaati için her türlü adımı atma yolundaki insanlar bu güç birliğini keşfetmiş bulunuyorlar. Yani yıkarken güç birliği içerisinde, menfaat birliği içerisinde yıkıyorlar.

Durum böyle iken yapıcıların, tamir edenlerin, onaranların, olumlu gelişmeler peşinde olanların da düşmanın bu silâhıyla onların karşılarına çıkması kaçınılmaz gözükmektedir.

Şahs-ı manevî kavramını manevî hizmetlerde ele alan Bediüzzaman, ihlâsla, ittihad etmiş ve amaç birliği içinde omuz omuza vermiş üç kişinin, yüzler, binler kıymetinde ve kuvvetinde olduğunu ifade etmesi manidardır.

İslâm tarihi bizzat yaşanmış bu sırrın muhteşem örnekleriyle doludur. Binlerce askerin, kat kat üstün teçhizatın karşısında ruh birliği etmiş, amacına kilitlenmiş ve Allah’ın rızası için hayatı ve hayattaki her şeyi hakir gören inanmışlar elbette sayıları az da olsa, teçhizatları kıt da olsa galibiyeti Allah onlara nasip etmiştir.

Burada dikkat çeken şey, amacına kilitlenmiş ve sonuç hesabı yapmadan elinden geleni yerine getiren insanların varlığıdır.

Bediüzzaman, bu kavramı bu asra Kur’ân’dan mülhem taşımış ve Nur Talebeleri de bu sinerjiyi kendi hayatlarında yaşamışlardır. Ondandır ki, üç beş kişi ile başlayan iman ve Kur’ân hizmetleri dünyayı aydınlatır hale gelmiştir.

Yine ondandır ki, Nur Talebelerini ne hapisler yıldırabilmiş ne korkutmalar, ne de zehirlendirmeler. Yani ehl-i dünyanın önemsediği her şeyi elinin tersiyle iten Bediüzzaman, yönünü Rabbine dönmüş ve ‘kure-i arz bomba olup, patlasa muhtemeldir ki bir endişeye sevk etmeyecek’ olan bir imana kavuşmuştur.

Bediüzzaman bu konuda üç elif örneğini kullanmaktadır. Yani kardeşlerinin meziyetlerini kendilerinde tasavvur eden ihlâslı talebeler o kardeşinin enerjisini de yanına almış olmaktadır.

İhlâsın içinde Allah’ın rızası vardır. Allah’ın rızasını düşünerek adım atan insanlarda elbette rakamlar sınır tanımaz hale gelmektedir. Artık dalâlet ehli de, iman ehli de şahs-ı manevî suretinde karşı karşıya gelmektedir. Dolayısıyla bu şekildeki bir güç birliği her iki taraf için de vazgeçilmez bir ihtiyaçtır.

Ama gelin görün ki, insan için imtihan da sürüyor. Ehl-i imanın bu birliği temin etmemesi için, ehl-i dalâlet veya onların maşası konumundaki insanlar her türlü hileyi, her türlü kurnazlığı yaparak, o ruh birliği etmiş insanların içinden zayıf damarları bulup onları işletir hale gelmektedirler.

Belki günümüzün de imtihanı bu. Büyük hizmetler yapmak için de büyük tahribatları engellemek için de şahs-ı maneviye ihtiyaç var.

O zaman yine şahs-ı manevî içinde öyle bir iman kardeşliği temin etmeliyiz ki, zayıf damarlılar o havuz içinde o damarlarını tamir etsin, güçlendirsin ve imtihanı kolaylaşsın. Yani şahs-ı manevî dışa karşı bir duruşu ifade ettiği gibi aynı zamanda bu güç içeridekileri yalnız bırakmayacak, onların da niteliğini arttıracak bir iç tamir ameliyesi olacaktır.

İşte şimdi buna ihtiyaç var.

Okunma Sayısı: 1174
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mikail Yaprak

    15.6.2015 21:25:52

    Cenab-ı Hak umum yazarlarımızı ve Sebahattin Yaşar kardeşimizi de yazdıklarını yaşayanlardan ve (bu yazıda olduğu gibi) yaşadıklarını yazanlardan eylesin. Negatif fiillerin neredeyse galebe çaldığı bir dönemde pozitif görüşe de çok ihtiyaç vardır.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı