"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Zeki muhatapların zorlu imtihanları

Sebahattin YAŞAR
20 Haziran 2018, Çarşamba
Zeki muhatapları muhafaza etmek zordur; ya kendilerini anlatamazlar ya da anlaşılamazlar. Bundandır ki, zamanla ortak akıldan uzaklaşarak, kabiliyet avcılarının ağına düşüp, başka başka amaçlara hizmet eder hale gelirler.

Zeki muhatapları kontrol etmek zordur; onlar kuralsız yaşamaya yatkındırlar. Kıvrak zekalarıyla onlara lâf yetiştirmek mümkün değildir. Onlar kendilerine göre bir dünya kurmaya, her şeyi eleştirerek varolan düzeni yıkmaya kalkarlar. Onlara göre sanki dünya yanlış kurulmuştur.

Zeki muhatapları idare etmek zordur; yüksek zekâları, onların ağır imtihanlarıdır. Bir de zekâ işleyişinde hile varsa, iş iyiden iyiye güçleşir. Hem kendilerine hem çevrelerine hayatı zorlaştırırlar.

Zeki muhataplar içinde bulundukları ailenin, cemaatin, topluluğun gidişatını beğenmezler. Zekâlarını ortak aklın üstünde gördüklerinden, kimseyi dinlemezler. Kendilerini bir üst akılmış gibi cemaat üstü görürler. Bu şeytanın benlik hilesinden başka bir şey değildir. Ama gerçek bu değildir.

Dahileri, filozofları, adil melikleri, şefkatli hâkimleri, mahir hekimleri netice veren yüksek zekâlar, veriliş amacı dışında kullanılınca firavunları, nemrutları, şeddadları ve insan suretinde canavarları doğurmaya başlar.

Bir şahs-ı manevî içinde sağlıklı kullanılamayan bu zekâlar sahibinin helâketine sebep olur. Zekânın kazandıracakken kaybettirmesi ne kadar acıdır.

Üstün zekâlar ortak akıllara güç verip, kurallara tabi olursa, nice nice açılımlara vesile olurlar. Kişinin zekâsı ne olursa olsun şahs-ı maneviye yetişmek imkânsızdır. Şahs-ı manevî içinde yüzler dahilerin gücü vardır.

Üstün zekâ, ortak aklı yönetmek için değil, ona tabi olmak için vardır. Üstün zekânın adaletli, hikmetli aklın kontrolünde olması ne kadar da anlamlıdır. Zeki muhatap olmak güzeldir, ama çetin bir imtihandır.

Zeki muhatapların yapabilecekleri en kârlı iş, kendilerini bir şahs-ı manevinin havuzuna atabilmek ve ona tabi olabilmektir. Böylelikle, o sınırlı güç, sınırsız hale gelir.

Okunma Sayısı: 2469
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdullah TUNÇ

    20.6.2018 10:57:38

    Fevkalade önemli konu.Cemaatların çok önemli bir meselesi.Bu zeki muharaplar zaman zaman ciddi sıkıntılara sebep olabiliyorlar. Aslında yazıda geçtiği gibi bu ilahi vergi zeki insanlar için ciddi bir imtihan sebebidir. Vahibi hakikiye ait olan bu manevi servet temellük edilse sahibinin helaketine bile sebep olabilir. Bu üstün zekalarına güvenerek ferdi haraket eden ve istikameti kaybedenleri biliyoruz.Bunların içinde yakından tanıdığım arkadaşlarım var. Aslında Peygamberimizin hayatı ve bu asırda Üstadımızın hayatı örnek alınır ve ona göre haraket edilirse hiç bir zeka ve deha şahsi maneviden,istişareden ayıramaz.Ferdi haraket ettiremez.Kimin zeka ve dehası Peygamberi ve varisini geçebilir? Üstün zeka Cenab-ı Hakkın bir İkramı olarak kabul edilmezse bir helaket sebbi de olabiliyor. İçtima-i ve siyasi hayatta zekalarına güvenerek ferdi haraket edenlerin nasıl yalpaladıklarını ibretle seyrediyoruz.Fevkalade önemli olan bu konuyu işlediğiniz için tebrik ediyorum sevgili hocam...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı