Güzergâh üzerindeki arazi şartları, Müslümanlar açısından meydan savaşı yapmaya müsait olmadığından Frenklere saldırmayan Selâhaddin, onları bir süre dağlardan takip etti. Eylül ayının başlarında da Arsuf taraflarına yöneldi.
Selâhaddin’in saldırmayacağını anlayan Richard, taarruz emri vermek için bütün birliklerini savaş düzenine soktu. Lâkin sabırsız hareket eden bazı şövalyelerin hücuma geçerek düzeni bozmaları üzerine ordusu dağıldığı için beklediği başarıyı kazanamadı.
Richard’ın asıl maksadının Kudüs’e saldırmak olduğunu bilen Selâhaddin, gerektiğinde şehri müdafaa etmek için Frenklerle bir meydan savaşına girmedi. Komutanlarına, farklı zamanlarda ânî baskınlar yaptırarak hem düşmana ağır zayiatlar verdirdi, hem de morallerini bozup hızlarını kesti.
Bu taktik savaşı, Selâhaddin’e istediği zamanı kazandırdı. Mevsim değişip kış şartları ağırlaşınca, Frenklerin umumî bir saldırıya geçemeyeceklerini bildiğinden ordusunu, Mayıs ayında toplanmak üzere dağıttı. Kendisi de oğulları ile birlikte Kudüs’e giderek esnafla, eşrafla görüştü, komutanlardan bilgi aldı.
Şehrin erzak ve malzeme stoklarının azaldığını görünce onları tamamlattı. Surları gezdi. Askerleri ve oğulları ile birlikte bizzat kendisi de taş taşıyarak surların zayıf yerlerini güçlendirdi, kuleleri yükseltti. Kaleye, kendi adı ile anılan yeni bir kapı açtırdı ve şehri uzun sürecek bir kuşatmaya hazır hâle getirdi.
Kudüs’ün müdafaasının sadece surlarla, kulelerle, askerlerle, silâhlarla sağlanamayacağını, en az onlar kadar duâya da ihtiyaçlarının olduğunu düşünerek bazı Cuma geceleri tek başına Mescid-i Aksa’da inzivaya çekildi ve gözyaşları içinde Allah’a iltica etti.
Selâhaddin Kudüs’ü tahkim ederken, ağır kış şartlarında sağlığı bir hayli bozulan Richard 1192 yılının Şubat ayında Akka’ya döndü. Philipp’le, Conrad’la arasında iyice artan ve düşmanlık derecesine varan rekabete mâni olmaya çalıştı ise de başaramadı.
Frenk ordusunun fiilen bölünmesinin yanı sıra, memleketinde iç karışıklıkların çıktığına dair haber de alınca, elçi göndererek Selâhaddin ile görüşmek istedi. O da görüşmek için önce anlaşma yapılması gerektiğini söyleyerek talebini geri çevirdi.
Bununla birlikte; Frenklerle anlaşma yapılacaksa, ancak Richard’la yapılması gerektiğini düşündüğünden müzakere kapısını açık bıraktı. Onunla irtibat hâlinde olan kardeşi Âdil’e de, müzakereleri, ordusunun toplanacağı bahara kadar uzatmasını istedi.
Richard’ın talebi üzerine onunla görüşmeye giden Âdil, onun toprakların ve Kudüs’ün çevresindeki köylerin eşit şekilde bölüşülmesi, Mescid-i Aksa’nın Frenklere verilmesi, Kubbetü’s-Sahra’nın Müslümanlarda kalması, kutsal haçın iade edilmesi tekliflerini kabul etmedi ve şartları ağabeyi ile görüşmek üzere Nisan ayının başında Kudüs’e döndü.