O günlerde, Hıristiyanlara yardım getiren on yedi kalyonluk büyük bir Frenk donanması ile onlara mâni olmak isteyen Mısır donanması arasında çıkan deniz muharebesinde Mısır donanması ağır zayiat vererek dağıldı, gemilerin çoğu batırıldı.
Aralık ayının son günlerinde yaptığı birkaç şiddetli taarruzda askerlerinin yorgun ve isteksiz olduklarını gören Selâhaddin, havaların soğumasını da nazara alarak 1 Ocak 1188 tarihinde ordusuna iki ay dinlenme müddeti verdi. Bu karar üzerine Âdil Mısır’a, Zahir Halep’e, Efdal Akka’ya gitti. Kendisi de Akka, Kevkeb, Safed üzerinden Şam’a döndü.
Eyyubî ordusunun, Kudüs Zaferinden sonra aldığı bu ilk mağlûbiyet Müslümanları hem moral itibarıyla yaraladı, hem de teçhizat, malzeme ve iaşe bakımından zayıflattı. Buna mukabil dışarıdan yardım alan Frenkler moral bulup güç kazandılar.
Frenklerin bu fırsatı değerlendirerek büyük bir haçlı seferi düzenleyecekleri haberini alan Selâhaddin, onlar gelmeden Suriye ve Filistin topraklarındaki Frenk kalelerini almak istediğinden istirahat için dağılan ordu toplanınca üç koldan harekete geçti.
Bu sefer sırasında, aralarında Tartus, Cebele, Bikisrail, Latakya, Sayhun, Burzey, Safed, Kerak gibi kalelerin de bulunduğu pek çok şehri ya müzakere yoluyla ya da muhasara ederek aldı.
Böylece kâtip İmadüddin’in, bir mektubunda, “Trablus hududundan Antakya hududuna kadar her yeri fethettik. Antakya hâlâ fethedilemedi, fakat burası da ayakta kalamaz. Kuseyr, Darbsak, Bağras hâricinde kalelerden hiçbiri kalmadı.” sözleri ile de ifade ettiği gibi birkaç kalenin dışındaki bütün Suriye ve Filistin toprakları Eyyubîlerin hâkimiyeti altına girdi.
1189 yılı başlarında Kudüs’ü ziyaret eden ve şehirde yapılan imar çalışmalarını gözden geçiren Selâhaddin Eyyubî, güzergâhı üzerindeki kalelere uğrayıp askerleri teftiş ederek ordunun büyük bir savaşa hazır hâle getirilmesini istedi.
“Şimdi kardeşimizden yardım istiyoruz. Ümit ediyoruz ki, adamları ve hazineleriyle birlikte bize yardım etmek için derhal gelecektir. Hastalıkta bizi görmeye gelmese bile, İslâm’ın hastalığında bizi yalnız bırakmasın. Kardeşimiz fethettiğimiz topraklar için kilit, fethedilecek olanlar için de anahtar vazifesi görecek bir kılıç çekmelidir. Allah’tan Eyyub’un ailesine bu dünyanın fânî hediyelerindense ahiretin müstesna hediyelerini vermesini daha çok isteriz.”
Sağlığı iyice bozulduğundan kendisi Şam’a dönerken, Yemen’de bulunan kardeşi Tuğtekin’e, böyle sitemli ifadelerin yer aldığı bir mektup yazarak, Frenkler taarruz ettiği takdirde ordunun başına geçmesi için onu Suriye’ye çağırdı. Çünkü Kudüs’ün düşmesi ve Filistin’deki, Suriye’deki Frenk kalelerinin Müslümanların eline geçmesi üzerine, önceleri Papa Sekizinci Gregorie’nin, onun ölümü üzerine Üçüncü Clamant’in tahrikleri neticesinde aralarındaki savaşları durduran Avrupa devletlerinin, büyük bir haçlı seferine çıkmaya hazırlandıklarını haber almıştı. Nitekim çok geçmeden haçlı ordusunun öncü kuvveti olarak gelen Sicilya Donanması saldırıya geçti. İlk hamlede Trablusşam’ı ve sahildeki bazı liman şehirlerini alarak Müslümanlara ağır bir darbe vurdu.