"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Nurettin Zengi’nin asıl hedefi, Kudüs’ü kurtarmaktı

Selahaddin YAŞAR
31 Mart 2015, Salı
Selahaddin Eyyubi yazı dizisi - 9

Bölgedeki atabeyler, beyler, emirler, şeyhler, melikler, ağalar, kale komutanları ve sair güç sahipleri tarafından sıkça başvurulan bir yardımlaşma tarzı idi bu. Saldırıya uğrayan yerin güç ve nüfuz sahibi, kendisi için tehlike teşkil etmeyen bir sultandan yardım ister; o da kendi menfaatlerini göz önünde bulundurarak muhatabına askerî, malî yardım ederdi. 

Böyle bir yardım zarureti vuku bulduğu zaman, önceden yaşananlar pek nazara alınmaz, dinî farklılıklar mani teşkil etmezdi. Bazen Müslümanın, Müslümana karşı Hıristiyan kraldan, Hıristiyanın da Hıristiyana karşı Müslüman hükümdardan yardım istediği olurdu. 

Kendisinden yardım istenen güç ve unvan sahibi kişi, içinde bulunduğu şartları göz önünde bulundurarak karar verir ve bariz bir menfaatinin olmadığı hâllerde bile geleceği düşünerek ekseriyetle istenen yardımı yapardı.

Ülkelerle iktidar sahipleri arasındaki siyasî münasebetleri çok iyi bilen Nureddin de, Şaver’in yardım talebini hemen kabul etmedi. Hanedanın ileri gelenlerini, yardımcılarını, komutanlarını, âlimlerini, âmirlerini topladı ve meseleyi onlarla uzun uzun müzakere etti.    

Avantajı kadar riski de olan bir talepti bu. Yardım edildiği takdirde düşmanının hamlesi durdurulup oyunu bozulacak, Mısır üzerindeki tesiri artacaktı. Külliyetli miktarda vergi alacak, üstelik vergi miktarı her sene artarak devam edecekti. Bu vesile ile bazı komutanları ve askerleri de karargâhlarında atıl vaziyette beklemekten kurtaracaktı.  

Fakat halifelik iddiasında bulunan Şii bir devlete yapacağı böyle bir yardımı Abbasî halifesi pek hoş karşılamayacak, Sünnî güç ve itibar sahibi kişilerin nazarında Şiilere yardım eden Sünnî devlet adamı görüntüsü verecek; bu da Müslümanlar nezdindeki itibarının sarsılmasına sebep olacaktı.

Gerçi dindarlığı, yardımseverliği, âdil idaresi, cesareti, kahramanlığı, tevazuu ve haçlılara karşı verdiği başarılı mücadeleleriyle bilindiğinden halifenin de, Sünnî ahalinin de kendisinin iyi niyetinden, samimiyetinden şüphe etmelerine ihtimal vermiyordu. 

Açıkça olmasa bile gizliden gizliye kendisine muhalefet eden bazı müessir kişilerin tahrikiyle halife veya halk, Adid’e verdiği desteği şüphe ile karşılasa bile, o şüpheyi izale etmek kolaydı. 

Farz-ı muhal olarak, izale edemediği takdirde ise, şahsî nüfuz temin etmek veya siyasî destek sağlamak gibi dünyevî bir hedef peşinde olmadığından öyle muhayyel ihtimallere dünyasında pek yer vermiyordu.

Onun asıl hedefi, Müslümanlar arasındaki birliği, bütünlüğü sağlayıp güçlü bir ordu kurarak Kudüs’ü kurtarmak ve Batıdan gelen Haçlıları İslâm topraklarından kovmak olduğundan, Mısır’a yapacağı yardım, onu bu hedefine bir adım daha yaklaştıracaktı. 

Okunma Sayısı: 1304
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı