"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sarayda Sultan’la tanışma

Selahaddin YAŞAR
27 Mart 2015, Cuma
Selahaddin Eyyubi yazı dizisi - 5

Müslümanlar, insanlar arasında etnik ayırım yapmayıp bütün komşularına din kardeşi veya hemcinsi nazarı ile bakarak kaynaştıkları için Arap komşuları ile babasının idarî, askerî çevresi sayesinde de Arapların yaşayışlarına, âdetlerine aşina olmuştu. 

Bölgede farklı dinlere inananlar ve o dinlerin değişik mezheplerine göre yaşayanlar da az değildi. İdarî ve siyasî mesuliyeti olan insanların nazarında olmasa bile, halkın nezdinde bunlar içtimaî birer zenginlik sayıldığından herkes birbirine saygı duyar, bazı insanlar dinlerini, mezheplerini yaymak için muhataplarına telkinde bulunsalar da, kimse kimseye baskı yapmazdı. 

Eyyubî ailesi, İslâm dininin Sünnî mezhebine bağlı olmakla birlikte, diğer dinlerin ve mezheplerin varlığını kabul edip müntesiplerine saygı duyduğundan, o hanedanın içinde büyüyen Selâhaddin de aynı anlayışla hareket ederek Hıristiyanların, Şiîlerin ve diğer din, mezhep mensuplarının sevgisini kazandı.     

O sayede, bölgenin en güzel şehri ve ilim, irfan, san’at, edebiyat merkezi olan Şam’ın hareketli hayatına intibak etmekte hiç zorluk çekmedi. Şehri gezip insanları tanıdıkça yaşadığı muhiti daha çok sevdi. 

Dımeşk, bütün kabiliyetleri, istidatları, lâtifeleri hareket hâlinde olan Selâhaddin’in idrakine çok çeşitli yollar açtı. O yolların başında, elbette bir bakıma aile mesleği sayılan askerlik geliyordu.

Kendini idrak etmeye başladığı yaşlardan itibaren dedesinin, babasının, amcasının ve diğer aile büyüklerinin telkinleri ile çevresindeki komutanların, askerlerin anlattığı savaş maceralarını dinledikçe askerlik hayatı âdeta hislerini istilâ etmişti. 

Selâhaddin’in üzerindeki askerî tahşidat, sadece mezkûr telkinlerden ve tesirlerden ibaret değildi. O istidatlarının askerî yaşayışa müsait olduğunun farkındaydı. Onun için ordudaki eğitimini ihmal etmedi, savaş talimlerini aksatmadı. Kendisine verilen bütün askerî vazifeleri zamanında ve itina ile yerine getirdi.

Biraz büyüyünce, babasına yardım etmek için mühim hadiselerde yanında bulundu. Onunla birlikte büyük kavgalara, küçük çaplı savaşlara, muhasaralara, müdafaalara katılarak kahramanlığı, cesareti, sükûneti, merhameti ve tedbirli, kararlı, istikrarlı, itidalli tavırları ile dikkat çekti. 

Onun daha çocukluk yıllarında vücut yapısının ve istidatlarının askerliğe son derece müsait olduğunu fark eden amcası Şirkûh, yeğenini askerî sahada iyice yetiştirmek maksadıyla 1152 yılında yanına aldı. Selâhaddin kahramanlığı, cesareti ve deha derecesine yaklaşan askerî kabiliyeti sayesinde, kısa zamanda yükselen ve bütün orduya komuta edecek seviyeye çıktı. Amcası Şirkûh’la birlikte bazı muharebelere iştirak ederek savaş kabiliyetini daha da geliştirdi. 

Halep’e geldiğinde on beş yaşında olan Selâhaddin, eğitimin dışında kalan zamanlarını yine kütüphanelerde geçirmeye; fırsat buldukça âlimlerin dinî, ilmî, edebî sohbetlerine katılmaya; şehirde tertiplenen san’at ve kültür faaliyetlerini takip etmeye çalıştı. Sarayda yapılan ziyafetli, eğlenceli sohbet fasıllarından birinde, yaşını aşan olgun hâlleri, hareketleri, isabetli görüşleri ve veciz sözleri ile Nureddin Zengî’nin dikkatini çekince amcası onu Sultanla tanıştırdı. 

Hâl ve hareketlerini takdir ettiği gencin, komutanının yeğeni olduğunu öğrenen sultan ona daha çok ilgi gösterdi. Yusuf’a sarayın kütüphanesini açarak kendisini yetiştirmesi için zemin hazırladı.

Okunma Sayısı: 1042
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Bilâl TUNÇ

    27.3.2015 08:20:34

    Fuzûlî doğru demiş: "Güle gûş ettiremez yok yere bülbül inler, Varak-ı mihr ü vefâyı kim okur kim dinler." Dizi başlamazdan evvel de ilgililere yazmıştım, ismin imlâsı; SALÂHADDÎN-İ EYYÛBÎ olmalı.. Unutmayalıım; qâmus, nâmustur.. Tashih edilinceye kadar ısrârım devâm edecek..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı