"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Selâhaddin, İslâm dininin müdafiinin artık kendisi olduğunu ifade ediyordu

Selahaddin YAŞAR
28 Nisan 2015, Salı
Selahaddin Eyyubi yazı dizisi - 37

Selâhaddin de, Yusuf’tan önceki ve de sonraki pek çok kişi gibi, Mısır’a sultan ve yetkili vezir oldu. Fakat Hazret-i Yusuf Aleyhisselâmın kıssasına en çok benzeyen hayat hâlini, aynı zamanda adını da taşıyan Selâhaddin yaşadı. 

Hazret-i Yusuf (as) gibi onun da başlangıçta Mısır’a sultan olmak gibi bir hedefi yoktu. Zaman kuyusunda, zor şartlarda kendisini yetiştirmeye çalıştı ve büyük ölçüde başarılı da oldu. 

İlim, edebiyat, sanat sahalarında çeşitli hayat hedefleri seçip onları gerçekleştirmeye çalışırken amcasının, babasının ve hükümdar Nureddin’in zorlamasıyla Mısır Seferine katıldı. Askerî, idarî, içtimaî sahada büyük başarılar kazandı ve vezir tayin edildi. 

Ardından babasını, ailesini, kardeşlerini Mısır’a getirtti. Onları devletin mühim makamlarına yerleştirip hâkimiyetini sağlamlaştırarak maddî ve manevî yönden dünya saltanatının şartlarını hazırlamasına rağmen, sarayda rahatça yaşamak yerine, ahiret saadetini kazanmak için çileli, meşakkatli, zor olan cihad yolunu tercih etti.

Bu sahadaki ilk icraatı, Camiü’l-Ezher’de Şiî akidelerine göre hutbe okutma geleneğini kaldırmak oldu.  Ardından Fustat’tan sonra, 17 Eylül 1171 tarihinde Kahire’de ve merhaleler hâlinde bütün ülkede Abbasî Halifesi el-Müstezi adına hutbe okuttu, halifenin ve Nureddin’in adını taşıyan para bastırarak hilâfet açısından İslâm birliğini sağladı. 

Yaptığı icraatları birer mektupla hükümdar Nureddin’e ve halife Müstazi’ye bildiren Selâhaddin, teşekkür için halife tarafından gönderilen halifelik kıyafetini giyip atına binerek Kahire sokaklarında gezdi.

Gösteriler sırasında yaptığı konuşmalarda, açıkça söylemese de takındığı tavırlarda ve yazdığı mektuplarda İslâm dininin müdafiinin artık kendisi olduğunu, cihad vazifesini üzerine aldığını, Allah’ın ismini dünyaya yayacağını ima eden ifadeler kullandı. 

Bunu yapmaktan maksadı, artık dışarıdan gelen telkinlerle veya verilen emirlerle hareket etmeyeceğini, hadiseler karşısında kendi iradesi ile verdiği kararları uygulayacağını göstermekti. 

Selâhaddin’in bu müstakil ve müstağni tavrını, kendi hâkimiyetini tanımamasının tezahürü olarak gören Nureddin, ilk anda müdahale etmek istedi ise de yapacağı hareketin onu kararından vazgeçirmeyeceğini anlayınca bir süre ses çıkarmamanın daha doğru olacağını düşünerek vazgeçti. 

Mısır ile Suriye arasındaki ticaret yolunun sık sık Frenk askerleri tarafından kesilerek Müslümanların kervanlarının soyulması üzerine Selâhaddin ile Nureddin birlikte hareket ederek o tehdidi ortadan kaldırmaya karar verdiler. 

Bu maksatla Kerak ve Şevbek taraflarına sefer yapmayı planladılar. O, Nureddin’e mektup yazarak ordusu ile birlikte Kahire’den ayrıldığını, Bilbeis yolunu takip ederek Şevbek’e doğru yürüdüğünü bildirdi. Haberi alan Nureddin de Şam’dan güneye doğru harekete geçti. 

Okunma Sayısı: 798
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı