"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Selâhaddin...

Selahaddin YAŞAR
24 Mart 2015, Salı
Selahaddin Eyyubi yazı dizisi - 2

Önceki oğullarına millî mânâları tedai ettiren isimler ve sıfatlar verdiğinden bu oğluna bir peygamber adı verdiği için sıfatının da dinî manaları ifade edecek bir kelime olmasını istedi. Bebeğin sol kulağına doğru eğildi ve kamet getirdikten sonra yine güçlü bir ses tonu ile üç sefer zihninden geçen sıfatı tekrarladı:

“Selâhaddin, Selâhaddin, Selâhaddin...”

Artık Yusuf da, adı ve sıfatı olan bir insandı. Babasına ve annesine düşen vazife çocuklarını, ömür boyu verdikleri ada lâyık olup taktıkları sıfatı yaşayacak şekilde yetiştirmeye çalışmaktı. 

Çevresinde cesareti, metaneti, sükûneti, ahlâkı, fazileti ile temayüz eden Necmeddin Eyyub ve şehirdeki Türk hanedanlarından Tokuş ailesinin kızı olan eşi de, çocuklarını İslâm’ın emirlerine uygun bir şekilde yetiştirmek istiyorlardı.

Yusuf, insan güzelliğinin timsali, Selâhaddin de dine bağlılığın ifadesi idi. Eyyub ve eşi oğullarının, ona verdikleri isimle müsemma müstesna bir insan, taktıkları sıfatı hakkıyla yaşayacak mükemmel bir Müslüman olarak yetişmesini sağlayacak maddî manevî şartları hazırlamanın gayreti içine girdiler.

Dicle Nehrinin hemen kenarında, yeşillikler içinde şirin bir şehir olan ve ahalisinin ekseriyeti Araplardan, Kürtlerden, Türklerden meydana gelen Tikrit şehri hem mekân itibarıyla, hem de içtimaî hayat şartları cihetiyle onların, çocuklarını her yönden istedikleri şekilde yetiştirebilecekleri ideal bir yerdi. 

Şehrin tarihî zenginliğini, manevî derinliğini, tabiî güzelliğini bildiklerinden ve cemiyetin dinî, ilmî, askerî hususiyetlerine vâkıf olduklarından, onlar da o imkânları Yusuf’un eğitiminde kullanmayı düşünüyorlardı. 

O günlerde Eyyub’un kardeşi Şirkuh, aralarında çıkan şahsî mesele yüzünden tartıştığı bir Hıristiyanı öldürünce; maktulün ailesi meseleyi, Hıristiyanlara dost olarak gördüğü Selçuklu sultanı Bihruz’a anlatarak şikâyette bulundu. 

Sultan meseleyi tahkik ettirirken, hadise büyüyüp Müslüman Hıristiyan çatışmasına dönüştüğü takdirde ahalinin huzurunun bozulacağından endişe eden Eyyub, buna meydan vermemek için Tikrit’ten ayrılmak istedi. Bihruz da onu fethinde yardımcı olduğu Baalbek Kalesi komutanlığına tayin etti.

Daha kundakta iken meydana gelen bu hadise yüzünden Tikrit’te doğan Yusuf, Baalbek şehrinde büyüdü. Taşınma, yerleşme, yeni şartlara intibak etme telâşı ve ailenin üçüncü erkek çocuğu olmasının tesiriyle selâmlık sakinleri onunla fazla ilgilenemediler. 

Yusuf’un çocukluğu ekseriya annesinin yanında geçti. Yardımsever, sakin, temiz, müşfik fıtratlı muttaki bir hanımefendi olduğu anlaşılan annesi, yaşadığı insanî ve İslâmî hasletleri oğluna da aşılamaya çalıştığından Yusuf büyüdükçe, o hâller ve hasletler hayatında tezahür etmeye başladı. 

Yusuf’un İslâmî teamüllere ve mahallî an’anelere uygun şekilde yetişmesinin şartlarını hazırlamaya çalışan babası Eyyub da, çocuğun dünyasında hâlin kalden, yani yaşayışın sözlü telkinden daha müessir olduğunu biliyordu. 

Onun için İslâm dinini—ferdî, içtimaî, idarî, insanî—bütün hususiyetleri ile yaşayarak onun zihninde mükemmel bir baba, ideal bir insan ve devlet adamı örneği canlandırmaya gayret etti.

Okunma Sayısı: 2185
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Bilâl TUNÇ

    24.3.2015 18:04:51

    "Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddîn'i," dahâ yakından tanmamıza vesîle olacağını ümid ediyorum.. Yeni Asya'yı ve S. Yaşar'ı bu güzellikden ötürü tebrik ediyorum.. Yalnız, isimde "e" yerine "a" olmalıydı.. Düzeltilemez mi?..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı