"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Doğruluk ve sadakat

Selahattin KONYALIOĞLU
19 Şubat 2015, Perşembe
İhtilâfı üreten değil ihtilâflara karşı doğruluğu ve sadakati esas alarak gideren, çözmeye çalışan birleştirici ve bütünleştirici olmalıyız.

Hz. Peygamber (asm), “Tehlikeyi doğrulukta görseniz de doğruluğu araştırınız, zira kurtuluş doğruluktadır” buyurmuştur. Her doğruyu her yerde söylemek doğru değildir. Peygamber Efendimiz (asm), “Her duyduğunu söylemek sana günâh olarak yeter” buyurmuşlardır. Konuşmalarımızda ölçülü ve muvazeneli olmalıyız. Karşımızdaki kimsenin kapasitesi oranında konuşmalıdır. Kapasitesinin üstündekini vermeye çalışmak fayda yerine bazen zarar getirebilir. Doktorun muayene sonunda verdiği ilâçlar yerine, tavsiyesinin dışında ilâç kullanılması hastalığının artmasına sebep olabilir.

Bir şey bütünüyle elde edilmezse, bütünüyle terk edilmez ölçüsüyle yapabileceğimizi yapmak yapamayacağımız hususlarda ihlâsla yapma azim ve kararlılık düşüncesinde olmalıyız.

Peygamber Efendimiz (asm), “Dünyayı isteyen ilme sarılsın, âhireti isteyen ilme sarılsın, hem dünyayı hem âhireti isteyen ilme sarılsın.” Ölçü ve prensipler dairesinde mutedil olmalı, ifrat ve tefrite sapmadan ihtiyat ve tedbir ile hareket etmeliyiz.

Bizler muhabbet fedaileriyiz. Peygamber Efendimiz (asm), “Bir şeyi aşırı sevmen, seni kör ve sağır eder” buyurmuştur. Seveceğimiz bir şeyi Allah hesabına sevmeliyiz ölçülü ve tedbirli, abartarak değil dengelilik mertebesini gözetmeliyiz. Aşırı acımak, merhamet etmek de insanı merhametsiz bir azaba ve sıkıntıya düşmesine sebep olur. Bunlar Üstad Bediüzzaman’ın fikir hayatının yapı taşlarındandır. Anlattığını yaşamayıp tatbik etmeyen insanın durumu meyvesiz bir ağaca benzer. Tam manasıyla faydası ne kendine ne başkasına dokunur.

Mezhep imamlarımızdan İmam-ı Azam’a bir adam çocuğuyla gelir. “Ya imam bu çocuğum çok bal yiyor, duâ ediverin de bu alışkanlığından vazgeçsin” der. İmam da buna karşı “kırk gün sonra gelin” der. Kırk gün sonra geldiklerinde çocuğa, “Çok bal yeme evlâdım” der. Adamcağız, “ya imam kırk gün evvel geldiğimizde bunu söyleseydiniz daha iyi olmaz mıydı” der. Büyük İmam, “ben o zaman bal yiyordum. Kırk gün bal yemedim. Tatbik etmediğimi söyleseydim faydası olmazdı. İnşâallah faydası olacaktır” diye cevap verir. Onlar doğruluğa bu kadar önem veriyorlardı. Tatbik ettiklerini söylüyor, söylediklerinde etkili oluyorlardı.

Akıllı adam doğruluktan ayrılmaz. Allah doğru kullarını sever. Doğrulukta başkasını aldatmayan, sırtından geçinmeyen, helâl haram hususlarına dikkat eden kimseleri dünyada da âhirette de nimetlendirecektir. Dünyevî hayatını da elbette bereketlendirecek Allah’a dayandıktan sonra dünyevî sıkıntı ve zorlukların ağır yüklerine karşı Allah yardımını esirgemeyecektir.

Akıllı kimse başkasının kusurlarını görerek kendi kusurlarını düzelten, başkasını anlatmayandır. Hadis-i şeriflerde Peygamber Efendimiz (asm), “Kim dünyada başkasının kusurlarını ayıplarını örterse Allah da onun kıyâmet günü kusurlarını örter” buyurmaktadır.

Zaten hayatta kusursuz dost arayan dostsuz kalır. Mühim olan kusur ve noksanlıkları abdest örneğinde olduğu gibi Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin Efendilerimizin incitici olmayan, iyi niyetle ve münasip tarzda mecralarını iyi yöne kanalize etmeye çalışmaktır. Bediüzzaman Hazretleri de, tebliğci ve irşad görevini yapanların duyguları ve düşünceleri faydalı yöne kanalize etmelerinin daha tesirli olacağını izah etmiştir.

Rasulullah (asm) zamanında sahabelerin çarşısında doğrulukla yalanın arası çok uzundu. Şimdi ise yan yana bulunuyor. Kimin yalan kimin doğru söylediği tam bilenemiyor. Tabiîki güven duygusu da çok zedelenmiştir. Dayanışma, itimat, inanç zayıflamıştır. Resulu Ekrem (asm) Efendimiz’in küçüklüğünden itibaren hiç yalanla alâkası olmamış, bütün düşmanları dahi onun doğruluğunu vefatına kadar kabul etmişler, aksi durumu düşünmemişler. Muhammed-ül Emin lâkabı ile şöhretli olmuştur. 

Allah bizleri de onun şerefli yolundan Üstad Hazretlerinin ölçü ve prensipleri dairesinde doğruluk, sadakat, metanet, sebat, ihlâs-ı tâmmede berdevam ettirsin. Âmin...

Okunma Sayısı: 5346
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı