"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ümide yolculuk

Selim GÜNDÜZALP
05 Ekim 2014, Pazar
Ümidimiz sizde. Götürdüğünüz selâmda, sözde.
Ne mutlu size ey kutlu yolcular! Kalbimiz yanınızda. Selâmımız sizinle. Kalbinize âniden doğan o ilk ilhamla beraber Habibullah’ın (asm) huzuruna vardınız, ne mutlu size. lütfen bizim de  selâmımızı iletin, Sevgililer Sevgilisine... Lütfen hâlimizi arz edin. Dilimiz diliniz olsun, duâmız duâlarınız olsun. Duygularımız, duygularınızın içinde akıp gitsin. Huzurda öylece kalın, hiç kımıldamayın. Unutmayın sakın, ne demişti Sevgilimiz (asm):
“Beni vefatımdan sonra kabrimde kim ziyaret ederse, sağlığımda ziyaret etmiş gibidir.”
Bu mübarek sözü hatırlayın. Bizim de selâmımızı takdim edin sevgili Nebi’ye (asm), ne olur…
Tekbir sesleriyle uğurlanırken, bu heyecan daha evinizin eşiğinde başladı.
Şimdi hiç uyanmak istemeyeceğiniz bir rüyanın eşiğindesiniz. Günlerce sürecek bu.
Dilleriniz sadece ve sadece tek bir cümlenin tekrarından ve terennümünden zevk alacak:
“Lebbeyk, Allahümme lebbeyk. Lebbeyke lâ şerike leke lebbeyk. İnnel hamde, ve’n-ni’mete, leke ve’l-mülk lâ şerike lek…”
Kim bilir hangi sahabe tutacak elinizden? Kim bilir hangi mübarek söz ya da hatıra yolunuzu aydınlatacak? Belki de Peygamberimizin (asm) torunları Hz. Hasan (ra) ya da Hz. Hüseyin (ra), belki de babaları Hz. Ali (ra), belki de anneleri Hz. Fatıma (r.anha), belki de anneanneleri Hz. Hatice (r.anha). Kim bilir, belki de ezanlarıyla Bilâl (ra)? Kim bilebilir ki Allah’tan başka?
İç mekânda tavaf yaptığınız o beyaz taşların altında, bir rivayete göre 40’tan fazla peygamberin kabri var. Tavafınız peygamberlerin ruhu ile beraber yürüsün, mübarek olsun. Ne mutlu size... O altından camekânın içinde ise, ayak izi Hz. Peygamber’in (asm) ayak izlerine en çok benzeyen, ceddi Hz. İbrahim’in (as) ayak izleri var. Makam-ı İbrahim var. Kur’ân bunlara işaret ediyor: “Orada apaçık âyetler (nişaneler ve işaretler) vardır” (Âl-i İmran, 97) buyuruyor. Hacerü’l-esved bir tanesi bu belgelerin.  
Mekke’de çok mu’cizeler yaşayacaksınız, belki de yaşadınız. Hiçbir şey imkânsız değil oralarda.  
Aaah Mekke... Ruhumun şehri. Peygamberimin (asm) doğduğu diyar. 51 yaşına kadar misafir olduğu kutlu belde. Yüzlerce, binlerce yanlış âdetin kökünden sökülüp atıldığı yer. Hele bunlardan bir tanesi, o kadar sevindirir ki beni. Mekkeli çocukların gözlerinde o sevinci görürüm hep. Kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesinin yasak edildiği günün sevincini. Dünya tarihi böyle bir devrimi ne yaşadı, ne de yaşayacak. Bu belde, bütün insanlığa rahmet ve şefkat prensiplerinin âyet âyet, sûre sûre indiği en şerefli bir yerdir. Mübarek beldedir. Mekkeli bir kız çocuğunu gördüğünüzde, başını okşayın, gözlerinin içine dalıp, bin dört yüz sene öncesine gidin. Neler göreceksiniz, kim bilir…
Rüzgârın, akşamın, güneşin ve sabahın getirdiği mesajları dinleyin. Gerçeğin de gerçeği bir harikalar ve mu’cizeler diyarındasınız. Gördüm, yaşadım, inandım diyeceksiniz.
Peygamberimizin (asm) “Umre ve haccımı bana kolaylaştır Ya Rabbi” duâsını hatırlayalım. Bir incelik var bu duâda. Demek ki, pek çok müşkülat, pek çok imtihanla karşılaşıyorsunuz oralarda. Kudsî bir beldede, mukaddes Kâbe’de ibadet ediyor da olsak, imtihandan geçeceğiz mutlaka. Buna hazırlıklı olmalıyız. İnancımızla, sabrımızla aşacağız bunları da inşaallah. Yanlış yapanlarımız çıkacak, ufak tefek kırgınlıklar yaşayanlarımız bile olacak. Belki de en yakınımızla. “Men sabere, zafere”, Sabreden zafere ulaşacaktır sonunda. Affedeceğiz ki, affedilelim. Görmezden geleceğiz ki, görülmeyelim...
***
“Bir mahşerdir kopup gelen, beyazlar sarmış her beden,
Hatırlatır kabir kefen, üryânıdır Beytullah’ın…
Kur’ân âyet âyet parlar, affın müjdeleri çağlar,
Mü’min döner döner ağlar, nalânıdır Beytullah’ın…
Gönüller bir haller başka, duâlar bir diller başka,
İnançlar bir iller başka, mihmânıdır Beytullah’ın…
Her yerde Hakk’ın satveti, Resulullah muhabbeti,
Halilü’r-Rahman dâveti, Ummanıdır Beytullah’ın…
***
Mahşer yerinin, hesap gününün bir benzerini yaşadınız Arafat’ta. Allah’ım, bir sel gibi akan bu inançlı insanların geçmiş günahlarını, hatalarını affeyle, mağfiret eyle.
Evet, akıyorsunuz, bir sel gibi coşkuyla akıyorsunuz ve:
“Siz, Arafat’tan taşıp da hürmete lâyık alâmetin (Müzdelife’nin) yanına aktığınız zaman, Allah’ı anın.” (Bakara, 198) âyetini en canlı şekilde burada yaşadınız, yaşıyorsunuz.
Ey ümide doğru kanatlanan kutlu yolcular… Gökler yedi kattır insandaki nefis de yedi tanedir, yedi mertebedir. Ayrıca yedi rakamı mecazen çokluk için kullanılır. Kâbe’nin etrafında yedi defa dönmek, yüzlerce defa dönmek gibidir. Her dönüşte bir merhale kat edilir, bir menzil aşılır, tâ yedi kat göklerin üstüne kadar çıkılır. Bu madde dünyasının üstüne yükselmek ve kendinden geçmek mânâsına da gelir. Onun için Kâbe’nin etrafındaki her bir dönüş (şavt) kendi iç dünyamızın engellerinden bizi aşağıya doğru çeken ayak bağlarından bir kurtuluş hamlesini yapmak mânâsını da taşır.
Ey sevgili ümit yolcuları… Haccın bir de Allah’a karşı verilmiş bir sözü vardır. Kendi aralarında Müslümanların bir kardeşlik anlaşması vardır. Bunu düşününce, haccın farz kılınmasındaki hikmet de anlaşılmış oluyor.
Hac, aralıksız her yıl dünyanın çeşitli yerlerinden bütün inananların bir araya gelip, tanışıp görüştükleri, dertlerini paylaştıkları, bir kongredir aynı zamanda. Gönül ve fikir alış verişi, burada en üst düzeydedir. Allah’ın rızasına en uygun şekilde gerçekleşir. Her dilden, her ırktan nice insanın burada Rabbimize boyun eğip, emirlerini dinlediğini görünce O’nu bizden daha fazla sevenler de varmış diye anlarız. Yalnızlıktan kurtuluruz. Kibirden, gururdan sıyrılırız.
Hac, daha nice nice, binlerce sırrı taşıyor. Alış veriş için çarşı ve pazarı tavaf etmek sevdasına düşüp, Allah’ın evini lâyıkıyla tavaf etmeye fırsat bulamayanlara da, bir küçük hatırlatmanın yeri gelmiştir sanırım. Hediye için alış verişinizi, ne olur en son günlere saklayınız.
Ey ümide doğru kanatlanan kutlu ve mutlu yolcular, hacda ettiğiniz yeminler, orada verdiğiniz sözler, bir defa hacı olmak için yetiyor dinimizde. Hacı olmak kolay ama zor olan hacı kalmaktır. Rabbim; hacı olduktan sonra da, hacı kalmayı hepimize nasip etsin. Bütün günahlarımızı da bağışlasın, affeylesin. Âmin…
***
Hac, Mekke’nin fethinden sonra, hicretin dokuzuncu senesinde farz kılınmıştır. Peygamber Efendimiz (asm) de bir defa hacca gitmiştir. Bu hacca “veda haccı” denilmesinin sebebi Hz. Peygamber’in (asm) hacdan döndükten üç ay sonra ahirete teşrif etmiş olmasındandır.
Ey sevgili Nebi, bütün ibadetlerin inceliklerini Senden öğrendik. Sana salâtu selâm olsun. Rabbim bir defacık olsun senin adını ananları bile, şefaatine nail eylesin. Şereflendirsin.
Ey sevgili ümit yolcuları... İnancınız ve heyecanınız yüzlerinizden okunuyor. Yolunuz açık olsun. Ömrünüz, ibadetiniz bol ve bereketli olsun. Haccınız makbul ve mebrur olsun. Rabbim her türlü sıkıntılardan, dertlerden sizleri korusun. Zekâtla, fedakârlık duyguları ile gelişen bünyeniz, namazla ruhen yükselen hâliniz, oruçla kötü arzulardan kurtulan ruhunuz, şimdi kulluğunuzun en yüce yerinde ve doruğundadır. Bütün beş farz ibadetlerin en son farz kılınanı ve dinimizin en son gayesini temsil eden haccın içindesiniz. Tebrik ediyoruz, mübârek olsun.
Ey benim güzel Allah’ım, haccımızla ve bin bir hacetimizle kapına geldik. Kabul eyle… Kardeşlerimiz orada, biz burada. Yoksulluk, fakirlik ve çaresizlik içinde huzurundayız. Senin sonsuz af ve rahmetine güveniyoruz.
Sevgili Allah’ım! Senden hidayet istiyoruz. Senden yardım talep ediyoruz.
Senden bütün geçmiş günahlarımızın affını diliyoruz. Tövbe, merhamet, şefkat ve geniş rızık kapılarını sonsuza dek bize açık tut ya Rabbi. Biz Sana yönelenlerdeniz. Haccımızı, umremizi, kurbanımızı ve Senin rızanı kazanmadaki her amelimizi, katında kabul eyle. Âmin…
Gidemeyenlerin en kısa zamanda gitmesi için, her türlü maddî manevî imkân lütfeyle. Sıhhat ve afiyeti cümlemize nasip eyle. Âmin.
Sana, sonsuz hamd-ü senâlar, Efendimiz’e (asm) salât-u selâmlar olsun Rabbim. Âmin…
Mübarek Kurban Bayramınızı cân-ı gönülden tebrik ediyoruz.
        
KURBANIN SEVABI
Ashab bir gün:
“Yâ Rasulallah (asm), şu bayram günü kesilen kurbanların mahiyeti nedir?” diye sordular.
Hz. Peygamber (asm):
“Bu, babanız İbrahim Aleyhisselâm’ın sünnetidir.”
“Kurban kesince bize ne gibi sevap var, ey Allah’ın Resulu (asm)?”
“Kurbanın her bir kılı için bir sevap vardır. Kesilen kurban, koyun, kuzu gibi yünlü ise, yünün her bir kılı için de bir sevap vardır.” buyurdu. 
Okunma Sayısı: 1699
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı