Çocuk bir eliyle annesinin elini tutarken diğer eliyle vitrin arkasındaki şekerlemeleri almak için elini uzatıyor ama her defasında eli cama çarpıyordu.
Bir, iki, üç derken son denemesinde annesine saf duygularla sordu. Onları gördüğüm halde neden alamıyorum anne ?
Bizler de şahsi olarak tasarrufumuzun çok az olduğu, hatta müdahale edemediğimiz siyasi alanlarda, her defasında düşüncelerimizin ve konuşmalarımızın (Risale-i Nur prensipleri haricinde) çarpıp geri döndüğü ortamlarda tekrar tekrar fikirlerimizi birbirimize uzatıyor ve asıl vazifelerimizi unutuyoruz. Şekerleri almak için vitrinin arkasına geçtiğimizde ise vitrin önündeki temiz ve saf halimizle birlikte, asıl vazifelerimizi de arkada bırakıyoruz. Şekerleri alıyoruz belki ama zehirli bal hükmünde olarak onları tadıyoruz, etkisinden kurtulamıyor ve fikirlerimizi bulandırıyoruz.
Muazzez Üstadımızın tarihe kazınan ve dilden dile aktarılan şu cümlesinin içinde bir anda kendimizi buluyor ve hastalandığımızı hissediyoruz.
“... İstanbul siyaseti İspanyol hastalığı gibi bir hastalıktır. Fikri hezeyanlaştırır.1
18 ayda, 50 ile 100 milyon arası insanın ölümüne sebep olan bu İspanyol nezlesi hastalığı gibi İstanbul siyaseti de hepimizi 18 ayda değil, bir anda bu hastalığa müptela ediyor. Özellikle genç beyinlerin ve fikirlerin enerjisini, sonu olmaz ve dipsiz bir kuyuya boşaltıyor. Sonra bu beyinler olayları gördüğü halde müdahale ve tasarrufta bulunamadıkları bir alanda ömürlerini özellikle gençliklerini heba ediyorlar. İşte Risale-i Nur’un bu cümleleri ve uyarıları bir yön tabelası, bir çıkış kapısı hükmünde hayatımızda bulunuyor.
Eğer bu uyarılar dinlenmez ise akıl, kalp ve ruhumuzda zamanla yara ve gedikler açılıyor, içi doldurulamaz iyileşemez bir hal alıyor. Asıl vazifemizi unutturup hayat-ı ebediyemizi tehdit ediyor.
Özellikle bu son zamanlarda, dış dairedeki görevimizi yaptığımız halde, iç dairedeki görev ve sorumluluklarımızı sekteye uğratmayalım. Gazetemiz dış dairedeki görevi bizim şahsımız adına her gün yerine getiriyor, ayrıca biz de bu alanda çabalamayalım. Yoksa her cama çarpışımızda fikirlerimiz sönükleşecek ve sıradanlaşacak.
Rabbim bizi şeytanın ve siyasetin şerrinden muhafaza etsin.
Selam ve Dua İle…
Dipnot: 1- Eski Said Dönemi Eserleri, Sünûhat, s. 496,