"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur bu ülkenin medar-ı rahatıdır -3

Sertaç LÜSER
10 Eylül 2015, Perşembe
Üstadımız vatan ve millet ve asayişin menfaati hesabına bir vazife-i vataniye olarak şunları söylüyor:

“Şimdi bu zamanda en büyük tehlike olan zındıka ve dinsizlik ve anarşilik ve maddiyunluğa karşı yalnız ve yalnız tek bir çare var. O da Kur’ân’ın hakikatlerine sarılmaktır. Yoksa koca Çin’i az bir zamanda komünistliğe çeviren musîbet-i beşeriye, siyasî, maddî kuvvetlerle susmaz. Yalnız onu susturan hakikat-i Kur’âniyedir.”9

Ülkemizin senelerce toplarla, tanklarla, uçaklarla, güllelerle elde edemediği ve edemeyeceği sonucu, hakikat-i Kur’âniye ile başaracağımızı bundan yaklaşık 100 sene önce Muazzez Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri söylüyor ve Risale-i Nur halen yazıyor. “Büyük kafaları gaflet içinde görüyorum” diyor, “Risale-i Nur’u anlamıyorlar, yahut anlamak istemiyorlar” diyor. Oysa ki Risale-i Nur ülke, vatan ve milletin menfaati ve selâmeti için anlaşılmayı bekliyor. 

Üstadımız bu anlaşılma neticesinde bakın neyi feda ediyor: “Bu milletin asayişine, hususan masum çocukların ve muhterem ihtiyarların ve biçare hastaların ve fakirlerin dünyevî istirahatlerine ve uhrevî saadetlerine binler hayatımı ve binler şerefimi feda etmeye hazırım…”10

Çünkü “Risale-i Nur, sefine-i Nuh gibi Anadolu’yu Cebel-i Cûdî hükmüne getirip, küre-i arzın yangınından ve tufanından kurtulmasına bir sebeptir. Çünkü zaaf-ı imandan gelen tuğyan, ekseri musîbet-i âmmeyi celb ettiği gibi, imanı fevkalâde kuvvetlendiren Risale-i Nur, o musîbet-i âmmeyi dairesinin haricine bırakmaya rahmet-i İlâhiye tarafından vesile oldu. 

Bu ehl-i dünya, bu Anadolu halkı Risale-i Nur’a girmeseler de ilişmesinler. Eğer ilişseler, yakında bekleyen yangınlar, tufanlar, zelzeleler ve tâunların istilâsına uğrayacaklarını düşünsünler, akıllarını başlarına alsınlar.”11

Evet biz onların dünyalarına karışmıyoruz, karışmayacağız da. Yalnız bir hakikati ifade etmek adına sesimizi yükseltiyoruz ve ısrarla üzerinde duruyoruz. Bu ısrar bazı kitlelerde usanç oluştursa veya gereksiz gibi görünse de biz “Hakkın hatırı âlidir” düsturuyla hareket ediyoruz. “Eğer O razı olsa bütün dünya küsse ehemmiyeti yok” cümlesindeki ehemmiyet içinde onların ehemmiyetsizliklerine hiç aldırmıyoruz. Madem Üstadımız bu millet için binler hayatını feda ediyor ve üzülüyor, biz de ayağımıza takılan taşlara ve kösteklemek isteyenlere (bazı safdil kardeşlerimiz de olsa) “500 gündür artık yattığınız yeter!” deyip “Uyanın!” diyoruz. Yoksa “Risale-i Nur’a ilişenler tokatlar yerler; yüzer vukuat şahittir. Fakat Risale-i Nur, tokatlarda istimal edilmez ve niyet ve kasıtla tokatlar gelmez. Çünkü sırr-ı ihlâs ve sırr-ı ubudiyete münafidir. Bizler, bize zulmedenleri, bizi himaye eden ve Risale-i Nur’da istihdam eden Rabbimize havale ediyoruz”12 diyoruz. 

Yine Üstadımız tam uyanmanız için diyor ki, “Risale-i Nur’a bir nevi hücum olmasından, şimdiye kadar çok defa olduğu gibi, aynen bu memlekete bu hücumun aynı zamanında hem iki şiddetli zelzele—ki ben o bahsi yazarken—geldi…. Bugün de işittim ki harp korkusu başlamış. 

Ben de buranın âmirine dedim: Şimdiye kadar ne vakit Nurlara hücum edilse, ya zemin hiddet eder veya harp korkusu başlar. Tesadüf ihtimali kalmayacak derecede çok hadiseleri gördük ve mahkemelere dahi gösterildi.”13

“Risale-i Nur bu vatan ve millete bir halaskâr, bir münci suretinde musîbetzedelerin imdadına yetişecek”14, çünkü Risale-i Nur bu ülkenin medar-ı rahatıdır. 

Bu rahatı ve huzuru bozmak isteyen ve durmadan çomak sokmak için çalışan bir kesim kaldı ki en dehşetlisi de odur. Şimdi hele ki siyaset kanalı ile iş gören ve din perdesi altından hareket edenler ve Üstadımızın şiddetle uyardığı “Perde altındaki düşmanımız münafıklar, şimdiye kadar yaptıkları gibi, adliyeyi ve siyaset ve idareyi zahirî dinsizliğe âlet edip, bize hücumları akîm kaldığı; ve Risale-i Nur’un fütuhatına menfaati olan eski plânlarını bırakıp daha münafıkane ve şeytanı da hayrette bırakacak bir plân çevirdiklerine dair buralarda emareleri göründü.”15 İşte o emarenin sonucu Risale-i Nur’un basımının ve neşrinin 500 küsur gündür sekteye uğratılması ve engellenmek istenmesidir.

Oysa ki “Biz Risale-i Nur şakirtleri dünyaya çok ehemmiyet vermediğimizden, dünyaya yalnız Risale-i Nur için baktığımızdan” şunları söylüyoruz: “Bu zamanda öyle dehşetli cereyanlar ve hayatı ve cihanı sarsacak hâdiseler içinde hadsiz bir metanet ve itidal-i dem ve nihayetsiz bir fedakârlık taşımak gerektir.”16

Biz biliyoruz ki bu dâvâ inayet altındadır ve Risale-i Nur iman hakikatlerini en yüksek perdeden seslendirmeye devam edecektir. Çünkü Risale-i Nur, yüce kitabımız Kur’ân-ı Hakim’in ahirzamandaki son dersidir. 

Ama bilmeyenlerin de şunu iyi bilmeleri gerekmektedir: “Risale-i Nur’a hücum edenler, vaktiyle kefenini boynuna takınmalı ve rezalete bürünmeli ve mânevî cehenneme dünyada girmeyi göze almalı.”

Şimdi duâmız odur ki, Anayasa Mahkemesinin kâinatı sevindiren bu kararını, bu işin ehemmiyetini anlayamayan ve bu işe âlet olan insanların da anlayıp bir an önce hatalarından vazgeçip dergâh-ı İlâhiyeye sığınmalarıdır. Yoksa her an her saniye umumî musîbetlerle yüzyüze gelme ihtimalimiz artmaktadır. 

Çünkü “Bir belâ, bir musîbetten çekininiz ki, geldiği vakit yalnız zalimlere mahsus kalmayıp masumları da yakar.”17 âyeti bizleri şu duâya sevk etmektedir: Rabbim bizleri, milletimizi ve ülkemizi Risale-i Nur’la beraber İman, Kur’ân ve İslâmiyet dairesinde muhafaza eylesin. Risale-i Nur’un ve iman hizmetinin önündeki her türlü sıkıntıyı bertaraf eylesin. 

Şimdi duâ zamanı, şimdi birlik olma zamanı.

Selâm ve duâ ile…

Dipnotlar:

9- Emirdağ Lâhikası, s. 297,  (yeni tanzim, s. 576).
10- Emirdağ Lahikası-I, s. 29, yeni s. 69, mektup no: 13.
11- Sikke-i Tasdik-i Gaybi,  s. 163, yeni tanzim: s. 267.
12- Kastamonu Lâhikası, 163. mektub, s. 382, eski: s. 204.
13- Şuâlar, 14. Şua, 800-803.
14- Sikke-i Tasdik-i Gaybi,  s. 48.
15- Emirdağ Lâhikası-I, 2006, s: 216.
16- Kastamonu Lâhikası, 2006, s: 278. 
17- Enfal Sûresi 8/25. 

Okunma Sayısı: 1705
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı