"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Asayişin temini ve müsbet hareket

Şeyma TÜRKAN
21 Temmuz 2016, Perşembe
“Memleket dahi bir hanedir ve vatan dahi bir millî ailenin hanesidir.” (Şuâlar, 11. Şuâ)

Bu hanenin, ailenin saadeti için nizamın ve asayişin temini elzemdir. Ancak sosyal anlamda millet ve devletin asayişine bakan intizamın yerleşmesi için öncelikle manevî yasakçıların kalblere yerleşmesi gerekmektedir. Bir irfan mektebi olan Risale-i Nur’lar ise manevî sahada çalışarak gördüğü iman ve irşad vazifesiyle kalb ve dimağlardaki bozgunculukluk kitlelerini imha etmektedir. Bu sebeple Risale-i Nur ve şakirdleri de asayişin, nizam ve intizamın manevî bekçileri hükmündedirler diyebiliriz. 

Çünkü “asıl mesele bu zamanın cihad-ı mânevîsidir. Mânevî tahribatlara karşı sed çekmektir. Bununla dahilî âsâyişe bütün kuvvetimizle yardım etmektir. Evet, mesleğimizde kuvvet var. Fakat bu kuvvet, âsâyişi muhafaza etmek içindir. “Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenemez” (En’am Sûresi: 164.) düsturu ile—ki “Bir câni yüzünden onun kardeşi, hanedanı, çoluk-çocuğu mesul olamaz”—işte bunun içindir ki, bütün hayatımda bütün kuvvetimle âsâyişi muhafazaya çalışmışım. Bu kuvvet dahile karşı değil, ancak hâricî tecavüze karşı istimal edilebilir. Mezkûr âyetin düsturuyla vazifemiz, dahildeki âsâyişe bütün kuvvetimizle yardım etmektir.” (Emirdağ Lâhikası, s. 870) diyen Üstadımız; asayiş ve nizam bir vatan- ın olmazsa olmazları arasında olduğundan bunun teminini  bizlere ders vermektedir. 

Üstadımızın bütün hayatı buna şahittirdir ki “bütün milletle beraber istibdada karşı mücadele etmiş, hürriyet ve demokrasinin tesisine çalışmıştır.” Evet nasıl ki siyasî rical, siyasî sahada nizam-ı içtimaîyi, milletin hak ve hürriyetlerini temine çalışıyor ise, Nur müellifi ve talebeleri de bunu manevî sahada kalblere yerleştirerek yerine getirmektedirler. (Tarihçe-i Hayat, sayfa 567)  Ve bu vazifeyi yalnız Allah rızası için, millet ve memleketin menfaati için hiçbir karşılık beklemeksizin tam bir samimiyetle yapmaktadırlar. Ancak bu vazifeyi yerine getirirken hiçbir menfî harekete izin vermeden müsbet hareketle yapmak Nurculuğun esaslarındandır. 

Zira Üstadımızın Emirdağ Lâhikası’ndaki şu beyanıyla vazifemizin sadece müsbet hareket ile iman hizmetinde bulunmak olduğunu idrak etmekteyiz: 

“Bizim vazifemiz müsbet hareket etmektir. Menfi hareket değildir. Rıza-yı İlâhîye göre sırf hizmet-i imaniyeyi yapmaktır, vazife-i İlâhiyeye karışmamaktır. Bizler asayişi muhafazayı netice veren müsbet iman hizmeti içinde her bir sıkıntıya karşı sabırla, şükürle mükellefiz.”

 Çünkü “asayişi muhafazanın tek yolu insanların kalplerine iman ve marifet nurunun yerleşmesidir.” Zira “cihad-ı manevî mübarezesinde büyük bir kahraman; Nur namında Risale-i Nur’dur ki, dinde bulunan yüzer tılsımları keşfeden onun manevî elmas kılıncı, maddî kılınçlara ihtiyaç bırakmıyor.” (Asa-yı Musa, sayfa 79) Binaenaleyh Üstad ve Nur şakirdleri dünya ve ahiret saadetini netice veren iman kurtarmak dâvâsının tahakkuku için bütün ömürlerini çeşitli bir çok meşakkatlere rağmen  iman hizmetleriyle geçirmiş ve bunu yalnız rıza-yı İlâhî için yapmışlardır. 

Evet “bu mübarek vatanda, bilerek veya bilmeyerek anarşiliği yerleştirmek istiyorlar.” Ve eğer “bir Müslüman İslâmiyet dairesinden çıksa, mürted ve anarşist olur, hayat-ı içtimaiyeye zehir hükmüne geçer. Çünkü anarşi hiçbir hakkı tanımaz, insaniyet seciyelerini canavar hayvanların seciyesine çevirir. Âhir zamanda gelecek Ye’cüc ve Me’cücün komitesi, anarşistler olduğuna Kur’ân işaret ediyor.” (Emirdağ Lâhikası, s. 381) diyen Bediüzzaman ise alevleri göklere yükselmiş imansızlık ateşinde tutuşmuş yanan insanlara “Nur” çeşmesiyle “selâmet ve emniyetin, yalnız İslâmiyette ve imanda” olduğunu Kur’ân-ı Hakim’den aldığı ders ile gösterir. 

Yukarıda Bediüzzaman’ın istibdada karşı mücadele ettiğini, hürriyet ve demokrasinin tesisine çalışmış olduğunu ifade etmiştik. Bediüzzaman hürriyetin tarifini de şu ifadelerle açıklar:

“Belki hürriyet budur ki: Kanun-u adalet ve te’dibden başka hiç kimse kimseye tahakküm etmesin. Herkesin hukuku mahfuz kalsın, herkes harekat-ı meşrûasında şahane serbest olsun.” “Hürriyetin şe’ni odur ki; ne nefsine, ne gayriye zararı dokunmasın.” (Tarihçe-i Hayat) Peki Üstad Neden hüriyyete ve demokrasisin teminine bu kadar vurgu  yapar. Bunun sebeplerinden bir tanesi fikirlerin izhar edilmesini sağlayan tek zemin olan ve asayişin, nizamın temin edildiği bir sulh ortamının gerekliliğidir. İnsanoğlu burada ahiret hesabına bir imtihandan geçmektedir. Ve Cenâb-ı Hak insana cüzî irade vererek onu seçimlerinde hür bırakmıştır. İnsan hürdür evet, ama yine de abdullah’tır. Yani hürlüğün getirdiği özgürlükle Rabbine isyan etme veya zorbalık, zalimlik yapma hakkına asla sahip değildir. Ya da insan hür olmasıyla hayvan gibi bir yaşayışa kanalize olarak  ömrünü pespaye bir şekilde geçirmeye de hak sahibi değildir. İnsan diğer varlıklardan üstün kılınarak bu dünyaya gönderilmesi ile birlikte bir takım vazifelerle haiz kılınmıştır. İnsan bir abd olması itibariyle iman, marifetullah ve muhabetullah hakikatlerini anlayıp bu hakikatlerle teçhiz olması ile tavzif edilmiştir. Ancak insanın bu vazifesini ona bildirecek tebliğ vasıtalarına da ihtiyaç duyan insanoğlu için; Rabbimiz kutsal kitaplarla ve son kitap Kur’ân ile peygamberlerini, nebilerini ve ardından gelen evliyaullahı, ehlullahını ve hatta bütün Kur’ân talebelerini tebliğ ve irşad vazifesiyle şerefyab etmiştir. Öyleyse bu iman hizmetini yapmak için elbetteki fikirlerin hürce ifşa edilebileceği bir zemin elzemdir. Üstadımız “Medenîlere galebe çalmak ikna iledir, söz anlamayan vahşiler gibi icbar ile değil” diyerek asrın insanına hitap edebilmek için hakikatleri bildirmenin en beliğ yolu olan ikna ve ispat yöntemini kullanmış ve kendine has çok nezih bir dile sahip Nur Külliyatını telif etmiştir.

Etiketler: müsbet hareket
Okunma Sayısı: 2090
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı