"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İhlâs sırrını anlamak için

Şeyma TÜRKAN
25 Temmuz 2016, Pazartesi
İhlâs sırrını anlayabilmek için öncelikle Nur Külliyatı’ndan İşarat-ül İ’caz eserine başvurduğumuzda ibadetin ruhu olduğu beyanını görmekteyiz.

Zira ibadet yalnız Allah’ın emri olduğu için yapılmalıdır. İhlâs sırrını yakalamak ise rabıta-i mevt (ölümü düşünmek) ve her an huzur-u İlâhîde olduğunu düşünmekle mümkündür. Rabıta-i mevt hakikatinde yatan sır ise ölümü düşünerek, dünyanın fani olduğunu bilip nefsin tuzaklarından içtinâb etmektir. 

Üstadımız vazifemizin ihlâs ile iman ve Kur’ân’a hizmet etmek olduğunu ifade eder. Ama bizi muvaffak etmek vazife-i İlâhiyeye ait olduğundan sadece vazifemize odaklanmak suretiyle hizmetimize yönelmemiz lâzım gelmektedir. Zira ihlâs muvaffakiyeti de yanında getirmektedir, ancak muzafferiyet ve muvaffakiyeti veren Allah’tır. Burada İslâm’ın büyük kahramanlarından Celâleddin-i Harzemşah’ın girdiği savaşlarda aldığı galibiyetlerin sırrını beyan eden bir olayı nakletmekte fayda var: Celâleddin-i Harzemşah’a demişler: “Cengiz’e karşı muzaffer olacaksın.” O demiş: “Vazifemiz cihad etmektir. Bizi galib etmek vazife-i İlâhiyedir. Ona karışmam.” (Emirdağ Lâhikası) Maide Sûresi’nin 99. âyeti de bu hakikati anlamamıza yardımcı olmaktadır. “Peygambere düşen, ancak tebliğ etmektir.” Bu fermanı kendine rehber edinen Peygamberimiz (asm), insanların ona zulmettiği, dinlemediği en çetin zamanlarda bile tam bir gayret ve ciddiyetle tebliğ vazifesini ifa etmiş ve bütün hayatıyla da bize ihlâsı ders vermiştir (15. Söz, zeyli). Ondan (asm) bu dersi alan sahabe ve evliyaullah da ömürlerinin en çetin zamanlarında bile bizlere ibret ve ders verecek olan yaşantılarıyla ihlâs sırrını fehmimize yaklaştırmışlardır. Bunlardan bir tanesi şöyle ki: “Bir vakit, İmam-ı Ali Radıyallahü Anh, bir kâfiri yere atmış. Kılıncını çekip keseceği zaman, o kâfir ona tükürmüş. O kâfiri bırakmış, kesmemiş. O kâfir, ona demiş ki: “Neden beni kesmedin?” Dedi: “Seni Allah için kesecektim. Fakat bana tükürdün, hiddete geldim. Nefsimin hissesi karıştığı için ihlâsım zedelendi. Onun için seni kesmedim.” O kâfir ona dedi: “Beni çabuk kesmen için seni hiddete getirmekti. Madem dininiz bu derece sâfi ve hâlistir, o din haktır.” dedi.” (Mektubat 22. Mektub 1. mebhas 5. vecih)  

Bunun gibi pek çok ihlâs sırrının güzel tezahürlerini gösteren hadiseler; büyük zatların hayatlarında da görülmektedir.

Okunma Sayısı: 1088
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı