"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sıkıntı hastalığına çare

Şeyma TÜRKAN
15 Ekim 2016, Cumartesi
Üstad Hazretleri Kastamonu Lâhikası’nda manevî havanın bozulmasıyla maddî ve umumî bir sıkıntı hastalığının nüksettiğini zikretmişlerdir.

Zira maddî hava bozulduğu vakit asabî sinelerde sıkıntının baş gösterdiğini ve böyle hallerde manevî havanın bozulması dolayısıyla hassas ruhlarda inkıbaz belirtilerinin görünebileceğini vurgulamışlardır. Hatta yine böyle manevî havanın bozulduğu bir hengâmede sıkıntı hastalığının bir gün kendisine de sirayet ettiğini dile getirmiş. Ancak her derdimize ilâç hükmünde olan Risale-i Nur ile meşguliyet sayesinde o sıkıntı hastalığının sirayetinin pek az olduğunu veya hiç olmadığını anlatmıştır. Ve Şuâlar Risalesi’nde ise ‘eczahane-i kübray-ı İlâhiye olan Kur’ân-ı Hakim’in tiryaki ilâçlarından Risâle-i Nur eczalarının kavanozlarından belki bin manevî derde, bin kudsi şifa’ bulduğunu açıklamışlardır. Bu sebeple Risale-i Nur’la meşgul olanlarda sıkıntı hastalığı ya yoktur veya çok azdır.

 Maddî ve manevî marazlara müptelâ olmuşlara kudsî bir derman Hastalar Risalesi’nde ise “Ey hasta kardeşler! Siz gayet nâfi’ ve her derde deva ve hakikî lezzetli kudsî bir tiryak isterseniz, imanınızı inkişaf ettiriniz. Yani tevbe ve istiğfar ile ve namaz ve ubudiyetle, o tiryak-ı kudsî olan imanı ve imandan gelen ilâcı istimal ediniz” diyerek “hakikî imanın kudsî ilâçlarından ve nurlarından tevbe ve istiğfar ile, duâ ve niyaz ile istimal etmek” (25. Lem’a) lâzım geldiğini vurgulamışlardır. Barla Lâhikası’nda ise “Mü’minde dahi bir maraz-ı asabî bulunuyor veya maraz-ı kalbî var. O dahi ehl-i dalâlet gibi, ehemmiyetsiz şeylere ziyade ehemmiyet verir. Lâkin çabuk kusurunu anlar, istiğfar eder, ısrar etmez.” diyerek asabî rahatsızlıklarda önemsiz şeylere fazla ehemmiyet vermeyerek o marazın tesirinden kurtulabileceğine işaret edilmektedir. Keza Vesvese bahsi olan 21. Söz’ün 2. makamında vehmî rahatsızlıkların en tesirli ilâcının vesveseye ehemmiyet vermemek olduğu izah edilmiştir. Bunun yanı sıra geçmiş ve geleceği tasa ile ve elemli bir surette sürekli düşünmekle  de sabır gücümüzün dağıldığını; eğer sabrımızı mazi ve müstakbele dağıtmazsak bize her an kâfi gelen bir sabır kuvvetimiz bulunduğunu ifade eden Üstadımız, gelen her derdin dermanı olan iman hakikatiyle sabır ve şükür içinde musîbetleri metanetle karşılayabileceğimizi belirtiyor. Böylece sıkıntı hastalığına giriftar olmaktan halas oluyoruz İnşallah. Nitekim bütün acı ve dertlere karşı ahirete iman ve kadere iman ilâçlarını gönderen Cenâb-ı Hakk’a şükrettiğini beyan eden Bediüzzaman Hazretleri, bu beyanıyla imanın bütün dertlere şifa olduğunu Risale-i Nur’un pek çok yerinde söylüyor.

Ayrıca Kur’ân’ın bütün dertlere derman olduğunu zaten biliyoruz. Zira Rabbimiz Fussilet Sûresi’nin 44. âyetinde “De ki: O, iman edenler için bir hidayet ve bir şifadır...” buyuruyor.

Ve yine Yunus Sûresi’nin 57. âyetinde “Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdekine bir şifa, mü’minler için bir hidayet ve rahmet gelmiştir” buyruluyor. Evet insanın belki de manevî anlamda zayıfladığını gösteren bu sıkıntı hastalığına da en büyük ve tesirli çare ve şifa Kur’ân-ı Kerîm’dedir. Peygamberimizin de (asm) hem kendisine hem rahatsız kimselere Kur’ân’dan Âyetü’l-Kürsi, Felâk, Nas, Fâtiha gibi bazı sûre ve âyetleri şifa için okuduğuna dair rivayetler olduğunu okuyoruz. Bununla beraber, Üstad Hazretleri 28. Lem’a’da âyetlerin maddî hastalıklara da iyi geleceğine dair “Demek o hurufların okunmasıyla ve yazılmasıyla maddî ilâç gibi şifa ve başka maksatlar hasıl olabilir” diyor. Esasında Üstad Hazretleri’nin Kur’ân âyetleri için ifade buyurduğu bu hakikat, hadisler için de geçerli ve bu iki kaynaktan beslenen Risale-i Nur’lar için de geçerli oluyor. Çünkü Risale-i Nur Külliyatı’ndaki bütün hakikatler ilmî, imanî, itikadî mevzular olduğu için ruhî ve manevî hastalıklara şifadır. Netice-i kelâm, verdiği tahkiki iman dersleriyle gönülleri inşiraha kavuşturan Risalet’ün-Nur eserleri, ruhumuzda meydana getirdiği feyizli sümbüllenmelerle insanın ahirete bakan gözünü açmakta, Rabbini tanımaya sevk etmekte ve ibadetle duâ kapısına yönelmesine vesile olarak ademoğlunu iki cihanda da afiyete kavuşturmaktadır. 

Okunma Sayısı: 6835
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı