"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Denizli’de bir okuma programı

Sinan Özden
27 Ocak 2019, Pazar
Okumak okumak okumak. Yorulunca yine okumak. Ne okuduğunu okumak. Okumayı okumak.

Kendini, kâinatı, mevcudâtı okumak. Âdeta okumayı dokurcasına dikkat ve teenni ile okumak. Cenab-ı Hakk’ın “Yaradan Rabbinin adıyla oku.” (A’lâk / 1) emrini yerine getirmek için okumak...

 Okumak, sadece göz ve dilin hareketinden müteşekkil bir eylem değildir. Okumaktan maksad; eşyanın mahiyetini, kimin namına hareket ettiğini derk etmektir. Cenab-ı Hakk’ın esmâsının tezâhürü, âyinesi, nâkşı ve akislerini tâlim ve temâşa sûretinde okuma kavramını hiç düşündük mü? Evet, okumak çok mühim bir meseledir. Merhum Zübeyir Gündüzalp (ra) Ağabey, “Okuyamamaktan kork!”, “Şimdi oku, kabirde okuyamazsın!” diyor.

 Okumanın ne denli ehemmiyetli olduğunu vurgulayan şu tesbitler bizi tahrik edip okumaya sevk etmeli. Nitekim okuyamamanın en büyük düşmanlarımızdan biri olan cehâleti doğuracağı ortadadır. Bu düşmana marifet silâhı ile mukabele edilmesi lâzım ve elzemdir. 

Peki kendimizi, kâinatı ve mevcudâtı ne ile okuyacağız? Biz o anlamdaki okumaya uzak olduğumuz için, bizi o okuma kültürüne götürecek bir vâsıta veya dürbün gerekir. O vâsıta veya dürbün, imânî ve Kur’ânî hakikatlerdir. Bizler o hakikatleri mütemadiyen okuyup, hazmedip ihlâs ile yaşayarak ancak okumak kavramını deruhte edebiliriz. Dediğimiz gibi okumak, okuduğunu bihakkın tâtbik etmekle kaliteli hâle gelir. Yoksa okumak, kişiye faydalı bir yâr değil, zararlı bir bâr (engel) olur. 

Cenab-ı Hakk’ın yarattığı her şeyde bir mührü, bir sikkesi, bir turrası vardır. Her turra kendi lisân-ı mahsusu ile Sâni-i Zülcelâlin esmâsını seyircileri ve de mütefekkirleri olan biz insanlara bildiriyorlar ki: “Ben başıboş değilim, bana varlığım, güzelliğim, haşmetim namına değil, üzerimde yansıttığım isimler namına bak.” Yani eşyaya mana-i ismi (eşyaya esbâp namına bakmak) nazârıyla değil; manâ-i harfi (eşyaya Cenab-ı Hak namına bakmak) nazarıyla bakmamız gerektiğini anlamalıyız. Bu bağlamda bakıldığında kâinat, Zât-ı Zülcelâlin vahdâniyet ve ehâdiyetine şehâdet ediyor.

 Bu minvâlde okumanın ilim öğrenip terâkki edip kemâlâta doğru yürümek olduğunu da söyleyebiliriz. Marifetullâh (Allah’ı tanıma sanatı) ilmine vâsıl olabilmenin ilk basamağı okumaktan geçer. Mârifetullah ilminin kaynağı Furkân-ı Hâkim’dir. Bu kaynaktan çıkan, asrımızın bir mû’cize-i maneviyesi olan Risale-i Nurlar’ı âzamî dikkat ve teenni ile okuyarak Marifetullah ilmini kazanmak mümkündür. Okurken kelimelerin içindeki sırlara vâsıl olabilmek, manaları âb-ı hayat gibi içebilmek, o manevî atmosferi teneffüs edebilmek ve okuduğu hakikatleri hakkıyla tâtbik edebilmek ne kadar lezzetli bir nimettir.

Bu nimete mazhar olabilmek için mütemâdiyen okumalıyız, okutmalıyız, yaşamalıyız, yaşatmak için anlatmalıyız. 

İşte biz de Afyon Üniversite Nur Talebeleri olarak bu hakikatleri okumak ve bu sırlara vâsıl olabilmek için, Denizli’ye kış okuma programı yapmak üzere gazetemiz yazarlarından Nejat Eren Ağabey ile birlikte geçen hafta Pazar günü yola çıktık. 3 saatlik ders, İlâhî ve marşlı bir yolculuğun ardından Denizli’ye vardık. Dinlenip eşyalarımızı yerleştirirken aynı zamanda programa maddî manevî olarak hazırlık yapmaktaydık. Önceden Nejat Eren Ağabeyimiz tarafından hazırlanan program akışında birkaç rütûş yaparak okuma programına başladık. Bir hafta sürecek olan programda Nurlar’ı dikkatle okuyup o okumanın verdiği manevî zevk ve lezzetin doruklarına çıkma hissi ile okumalarımıza başladık. Şahsî okumalarla her bir kardeşimiz okuduğu kitaptaki manaların içerisinde maceraya atılırcasına şevkle okuyorlardı. Müzakereli derslerle de Risale-i Nur’daki hakikatleri, Nejat Eren Ağabeyin lâtif ve nazif anlatımlarıyla gönül dünyamızda açan gülleri koklamaya ve birlikte değerlendirip anlamaya çalıştık. Müzakereli derslerin hakikaten çok önemli olduğunu bir kez daha fark ettik. Okuyunca anlayamadığımız hususlar anlaşılıyor, şahsî okumamızda fark etmediğimiz envâi manaları fehmediyorduk.

Denizli’ye gelmişken Nurlar’ın beraati için yüksek itina ve çaba sarfeden şecaatli hâkime Hesnâ Şener Hanımın, Nur’un kahraman bir talebesi olan Üstâdın “Şehit bir yıldız” diye tesmiye ettiği merhum Hafız Ali Ağabeyin ve Üstada talebe olma uğruna şeyhliği bırakıp Nurlar’ın telif ve neşrine ciddî hizmet eden Hasan Feyzi Yüreğil Ağabeyin kabirlerini ziyaret etmeden gitmek olmazdı. Kabirlerini ziyaret ettik. Kur’ân okuyup duâ ettik. Cenab-ı Hak onlardan ebeden razı olsun inşaallah. 

Sosyal faaliyetlerimiz de oldu elbet. Kardeşlerle birlikte Denizli’de horozun bulunduğu meydanı ve güzel yerlerini gezdik. Teleferike gittik. Birlikte uhuvvet dolu anlar yaşadık. Programda beni en çok mutlu eden karelerden birisi de her gün program bittiğinde gün sonunda intibalarımızı, o gün okurken dikkatlerimizi çeken noktaları birbirimiz ile paylaşmamız olmuştu. Böylelikle şevkimiz artıyor. Bir sonraki güne daha heyecanla başlıyorduk. Program boyunca Şafi  ismini tâlim etmenin de ayrıca bir lezzetini tattık, elhamdülillah. Çarşamba günü Denizli dersanemizde kalan kardeşlerimizle birlikte yapılan o uhuvvet, ittihad ve muhabbet kokan müzakereli dersin lezzeti de başkaydı. Nejat Eren Ağabey, Peygamberimizin (asm) şahsiyeti, nübüvveti, Sünnet-i Seniyyesini tazammun eden çok güzel bir ders yaptı. Ardından Denizlili kardeşler ikram ve muhabbetleriyle bizleri mutlu ettiler. Bir yandan ikramlar yenirken bir yandan da tanışma fâslı gerçekleştirildi. Afyon ve Denizli talebeleri arasında çok güzel bir muhabbet ortamı oluştu. 

Programımızın son günlerine yaklaşırken Cuma günü Denizli’nin umumî dersine iştirâk ettik. Cuma günü bizim okuma programımıza güzel bir sürpriz yapan Sabahattin Boyacı Ağabey de katıldı. Akşamki umumî derste derse hep beraber iştirâk ettik. Denizli cemaati ile hemhâl olduk. Çok güzel bir uhuvvet ve muhabbet meydana geldi. Program tek kelime ile harikaydı desem abartmış olmam sanırım.

 Yazıyı bitirirken program boyunca bizimle azamî derecede ilgilenen gazetemiz yazarların Nejat Eren Ağabeye ve bizi sürpriz gelişiyle mesrur eden gazetemiz yazarlarından Sabahattin Boyacı Ağabeye, program boyunca bizleri misafir eden, bizlerle ilgilenen, emek veren Denizli cemaatimize, Denizli dersanemizde kalan kardeşlerimize ve özellikle de bizim için araç tahsis edip maddî manevî destekleriyle arkamızca zâhir olan Afyon cemaatimize sonsuz şükrânlarımızı sunarız. Cenab-ı Hâk, hepsinden ebeden razı olsun inşaallah. Selâm ve duâ ile. 

Okunma Sayısı: 2005
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı