"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

3. Dünya Savaşı başladı mı?

Şükrü BULUT
22 Eylül 2014, Pazartesi
Vatikan’ın meşhur kabristanını ziyarete giderken Papa Fransiskus Üçüncü Dünya Savaşının başlamış olabileceğini söylüyor.

Görünüşü, zahirî şartları nazara aldığımızda, çoktan başlamış olabileceğine biz de kanaat getirebiliyoruz. Şu yakın geçmişte, yani son çeyrek asırda dünyamızın yaşadıklarına, çektiklerine ve dûçar olduğu çatışma ve yangınlara baktığımızda, kendisini gizleyen dehşetli bir cereyanın dünyamızı adım adım umumî sıcak bir çatışmaya plânlı bir şekilde çektiğini göreceğiz. Tarrakaların duyulmayışının sebebi ise, arkamızda bıraktığımız İkinci Dünya Savaşı’nın dehşeti kadar, çatışmaların daha çok İslâm coğrafyasında meydana gelmesidir. İnsaniyetin sair kıt’alara göre biraz daha inkişaf ettiği Avrupa ve Amerika’da insanların ölmemeleri, sair yerlerdeki çatışmanın görüntülerini boğuyor: Kapitalin - maalesef - siyasete ve dolayısıyla medyaya yön verdiği ABD ve AB’deki son durumların ise ayrı bir tahlile ihtiyacı var.

NEDEN İSLÂM COĞRAFYASI...
Çok farklı görüşlere ve geniş yorumlara açık bir soru. Bir sebep yerine onlarca, belki yüzlerce sebep de sayılabilir. İkinci Dünya Savaşı’nın dehşetini, acı ve ıztırabını iliklerine kadar yaşamış bir Avrupa’nın halkları elbette savaş ve sıcak çatışmalardan uzak duracaktı. Bediüzzaman Hazretleri, bu savaştaki düşmanlığın en bedbaht derecesini yaşayan Almanlarla Fransızları gösterirken, birbirine şiddetli düşman bu iki milletin barışıyla Avrupa’nın sükûna erdiğini bir mektubunda belirtiyor.
Bütün sebeplerin en başına geçecek bir hususun Avrupa demokrasisi olduğunu özellikle belirtelim. Dizgini, sair devlet idarecilerine göre daha çok halkın elinde olan ABD ve AB ülkeleri, savaş için kamuoyunu nazara almak zorundalar. Savaş lobisini finanse eden Yahudi asıllı meşhur ailelerin imkânlarıyla medya maalesef bu noktada kamuoyunu yanıltmak için istismar edilegeldi. Körfez Savaşı için BM’den karar çıkarmak için kullanılan kız çocuğun konuşmasından tutunuz, İŞİD ittifakı uğruna hayatları kaybolan Amerikalı ve İngiliz gazetecilere kadar... Fakat bütün bu desise ve oyunlara rağmen “demokrasi” unsuru Avrupa’yı Asya’ya ve Afrika’ya nisbeten sıcak çatışmalardan uzak tuttu veya tutuyor.
Müslüman kamuoyu, devletler ve milletler savaşının yerini sınıf ve global cereyan savaşına terk ettiğinin hâlâ farkında değil. Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında “global aktivist, terörist veya savaşçı” mefhumu yoktu. Günümüzdeki bütün terör ve çatışmalarda, dünyanın her kıt’asından insanlarla karşılaşıyorsunuz. Arap Baharının pimini çeken Julian Assange Avustralyalı idi. Tahrir ateşini yakan aktivistler ABD ve AB’den gelmişlerdi. İç savaşları organize eden komutanların çoğu Arap değildi. Irkları, dinleri ve milletleri çok çok aşan yeni savaş stratejisini Papa Fransiskus görüyor, ama bizimkiler hâlâ göremediler. Bali’den Darulbeyza’ya, Kenya’ya, Orta Afrika’ya, Kafkasya ve Kiev’e uzanan çizgilerdeki alevleri görenler ister istemez yeni bir dünya savaşının kaygısına düşecekler.

ÖMÜRLERİ YETECEK Mİ?
Çeyrek asırdır, bizdeki 12 Eylül’ü milât kabul ettiğinizde otuz küsur senedir dünyamızı savaşlara hazırlayanların kimliklerini hâlâ bilmeyenlere, söyleyecek bir sözümüz kalmadı. Farklı isimleri kullansalar da, sıfat olarak dinsizliği, ahlâksızlığı, devrimciliği, faizi, kapitale kulluğu, fıtrata düşmanlığı ve mukaddeslerin tahribini kabullenenlerin kimlikleri artık ortaya çıktı. Bediüzzaman Hazretleri’ni okuyanlar, büyük ihtilâlden günümüze kadar gelmiş bütün bu savaş taraftarı ve insaniyet karşıtlarının isim haritalarını rahatlıkla çizebilirler. Sovyetlerin dağılmasından itibaren neocon, neoliberal, Troçkist, Kemalist, neo-bolşevik veya hedonist gibi kelimelerle kendilerini ifade edenlerin, değil Üçüncü Dünya Savaşı’nı, belki de “kıyameti” kopartmak için çalıştıklarını artık Avrupalılar da biliyor.
Avrupa’nın neslini ve dolayısıyla insanı korumak refleksiyle başlattığı “ahlâkî yapılanma” da, AB idarecilerinin tehlikenin farkında olduklarını gösteriyor. Hem siyasette, hem ekonomide, hem kültür ve ahlâkta 11 Eylülcülerin başlattıkları tahribatın da burada yavaş yavaş bir işaret taşı olmaya başladığını söyleyebiliriz. Ancak AB’nin en büyük sıkıntısının hâlâ neoconlarla ittifak içinde çalışan Merkel, Rasmussen ve Erdoğan gibi politikacılarla projeler olduğunu hatırlatmakta yarar görüyoruz. Yukarıda tahlile çalıştığımız Üçüncü Dünya Savaşı şartlarının onların dahil oldukları neocon ve neoliberal siyasetçilerin başlattıkları süreçte oluştuğunu herkes biliyor. Bütün mesele söz konusu siyasetçilerin ömürlerinin yeni bir savaşa yetip yetmeyeceği...

NETİCE:
BOP coğrafyasında yakılmak istenilen ateşin alevleri Asya ve Afrika’yı tamamen sardıktan sonra, Avrupa’yı da tutuşturmaya başladı. Bu savaşın yalnızca İslâm coğrafyasında kalacağını ve İkinci Dünya Savaşı’nda yanmayan İslâm coğrafyasının da nasibini almasını bekleyenler farkına varmadan evlerini tutuşturuyorlar. Avrupa’nın “emperyalist” geleneğinden yararlanan “deccaliyet Avrupası”, askerlerini Amerikan, İngiliz ve Alman çocukları arasından devşirmeye başladı. Dünya barışında büyük rol oynayan Rusya’dan intikam almak isteyen neoconlar, Ukrayna’yı bahane ederek bütün Avrupa’yı felâkete itiyorlar. Papa’nın endişesi ise neocon ve müttefiki siyasetçilerin maalesef hâlâ karar mercilerinde bulunmasından kaynaklanıyor. Havuz medyasında sarhoş olanların nur ile ateş arasındaki farkı görememeleri, bizi daha çok tehlikeye yaklaştırıyor. Teheccüde AKP’ye duâ için kalkanların, bu defa ülkenin büyük felâketlere uğramaması için kalkacaklarını da umuyoruz. Bütün bu felâket ve belâlara sadaka olacak Risale-i Nur’a siyasal İslâmcıların elleriyle vurulmak istenen kelepçenin ise süreci hızlandıracağından korkuyoruz. Kur’ân ve Sünnetin siperine girerek mücahede ve duâya devam...

Okunma Sayısı: 7512
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • oerkut

    22.9.2014 10:27:00

    allah razı olsun ufuksuz olanlara allah izan versin

  • Abdurrahman koçak

    22.9.2014 10:18:00

    Mukemmel tespitler.Anlayana...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı