"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

AB’den Şanghay’a...

Şükrü BULUT
28 Kasım 2016, Pazartesi 15:30
Cemiyetin, hemen hemen bütün sosyal hastalıklarının kaynağının cehalet olduğunu bilseydik, onunla mücadeleyi, hayatımızın en önemli gayesi yapardık.

Siyasetin dümenine oturanlar, cehaletlerini; tekelleştirdikleri medya aracılığıyla genelleştirmeye gidince de, bu hastalık umumî bir musîbete dönüşüyor. Son zamanlarda, AB’den Türkiye’ye yapılan bazı ikazlar, tenkit ve tavsiyelerin, içerideki Kemalistlerin işletmeleriyle, efkâr-ı âmmede Şangay ittifakını gündeme getirtiyor.

Evvelâ şunu ifade edelim. Şangay yalnızca bir ekonomik ve emperyalist II. Avrupa’ya karşı beş ülkenin kurduğu bir işbirliğidir. Neocon ve neoliberallerin ABD ve AB üzerinden global düzeyde yaptıkları tahribatlara karşı çok yüzeysel ve henüz sair ayakları olmayan bir ittifaktır. AB ile zerre kadar mukayese edilecek bir ciheti yoktur. Zira, dünyada olup bitenlerin özüne bakarsanız; AB’nin hakikî sahipleriyle demokrasiyi esas alan ABD’nin itiraz ettiği problemler, Şangay üyelerinin itiraz ettiklerinden farklı değiller. Hadiselere temel prensipler ölçüleriyle baktığımızda, manzarayı doğru görürüz. Dünya sermayesiyle millî siyasetlere müdahele eden, banka ve fonlarıyla dünya ekonomisini rayından çıkaran, kapital ile ele geçirdikleri medya ve enstitüleri aracılığıyla insanlığın temel değerlerini manipülasyonlarıyla tahrip eden global güçlere karşı kendilerini koruma... Bu yalnızca Putin ile Çin’in meselesi değil ki... Trump ile AB idarecileri de bu organizeli global çete ile mücadele edeceklerini söylemiyorlar mı? Siyasete bilimsel prensipler düzeyinde baktığımızda, Şanghay’ı bizim için seslendirenlerin ya cehaletle malûl veya siyasî çıkarları cihetiyle AB ve demokrasi düşmanı taraflar olduklarını tesbit edebiliyoruz.

TEKRAR SÖYLÜYORUZ: AB BARIŞ PROJESİDİR

AKP hükümeti, neocon ve neoliberallerin kendisine yaptırdığı yanlışları düzelteceğine, AB‘ye düşmanlığı iç politikada körüklüyor. Antidemokratik hastalıklardan kurtulup demokrasiye yöneleceğine, Şanghay’a sarılıyor. AB’nin medenî dünyada bir bir barış projesi olduğunu, temel insanî hak ve hürriyetlerde ölçüler koyduğunu, istibdat ve diktatörlere karşı demokrasi ve meşvereti esas aldığını, semavî dinlerin hayat görüşlerini paylaştığını ve çevre için global düzeyde önemli prensipler koymaya çalıştığını bilmeyen herkes; AB ile Şanghay‘ı cehaletle birbirine karıştırabilirler.

AB kriterleri yalnızca kendi üye ülkelerini ilgilendirmiyor. Hindistan, Çin ve diğer Asya ülkelerindeki masum ve mağdur insanların da “insanca“ yaşamasını esas alıyor, bu proje... Meydana gelen olaylar, bu birlikteki AB karşıtı siyasetçilerin yanlış politika ve beyanları, elbette AB’nin kuruluş düşüncesini ve bugüne kadar insanlığa yaptığı katkıyı gölgelememeli. Kendi halklarına demokrasiyi çok görmenin de anlamına gelebilecek bu AB düşmanlığı ve Şanghay hayranlığı, herkesten önce AKP‘nin geleceğini karartacaktır, diye endişeleniyoruz. Zira, ihtilâl dönemlerinin bir sloganıydı bu… İsterseniz Millî Görüş’e düşman 28 Şubatçıların Şanghay ile alâkalı (Erol Tuncer, Güven Erkaya, Çevik Bir, Özkasnak ve Doğu gibi...) söyledikleri arşivlerde ter ü taze duruyorlar.

Türkiye’nin AB ile birçok sahada entegre olduğunu da unutmamak gerekiyor. Dünyanın bir köye dönüştüğü şu zamanda, iç içe olduğumuz AB ile didişen veya ona arkasını dönen bir Türkiye; Şanghay’da da, İKT’de ve ABD’de de esamesi okunmayan bir Türkiye olur. Bilmecburiye şu hakikati de söylemek zorundayız: Neoliberallerin ekonomik ve sosyal politikalarıyla ülkeyi idare edenlerin Şanghay‘dan bahsetmeleri, düşüncenin yeni bir ucubeye dönüşmesi olmalı...

NETİCE: Galiba 28 Şubat ve 12 Eylül filmlerine geri dönüyoruz. Bazı yeni değişiklikler de gözlerimizi açıyor: Dünün Maocularıyla Türkçülerinin birlikte “Şanghay Kızıl elmasının” peşinde koşmalarını, bizim nesil ayrı bir yere kaydetmeli. Siyasal İslâmcıların Kemalist ve ırkçı dolmuşlara binerek Türkiye’yi medeniyet, demokrasi ve refahtan uzaklaştırmaları, cehaletin üzerimize şiddetlenmiş hali olmalı. 12 Eylül’den önce milliyetçilik adına komünistlerle -yanlış metot-mücadele ederken vurulan Müslüman çocukların ruhları da bu yeni yönelmelerden muazzep olur, kanaatindeyiz.

Son olarak şu hususu da belirtelim. Günümüz Türkiye siyasetinin Avrupa’daki Müslüman Türklere verdiği büyük zararı göremeyen politikacılarımızdan bir ricamız var: Oradaki siyasî tabloları buraya taşırsanız, buradaki Müslümanlara zulmetmiş olursunuz. Avrupa başşehirlerinde birbirleriyle kavga eden Türkiye kökenli insanlar, emperyalist ve deccal Avrupa’sını ancak sevindirir. Aman dikkat edelim.

Okunma Sayısı: 4618
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Özcan Erkiş

    29.11.2016 22:25:14

    "Şanghay'ı seslendirenlerin" "cahil" olduklarını hiç sanmıyorum. Fakat "siyasi çıkarları" tespitiniz doğru. Eski Mao şakirtinin "akp bizim mevzimize geldi!"sözü ile meclisin dördüncü sırasındaki muhalefet partisinin iktidarın korosuna iştirak ederek AB ye rest çekmesi ve meydan okuması gösteriyor ki proje Türkiye'yi hür ve demokrat dünyadan koparmaktır. "Demir Perde"nin"21.yy.versiyonu bir ittifaka dahil ederek ülkeyi ve milleti, tek adamın emir ve iradesi ve demir yumruğu ile yönetmektir. Yoksa şahsı manevi ve meşveret ve hürriyet asrında bunların aksini istemenin mânâsı ne olabilir?....

  • Dogu Bati

    28.11.2016 18:43:19

    Populizm, bos sloganlar, dini alet etmeler, icte ve dista düsman olusturmaler vs.. 14 yildan beri bozuk plak gibi ayni nakaratlar ve davranislar. Cahil olan cesur olur misali...

  • Demokrat Avrupa

    28.11.2016 17:07:20

    28 Subat ürünü olan AKP`nin, 28 Subat`cilarin gösterdigi istikamette veya arzu ettigi yolda devam etmesi normal degil mi? Elbette normal, demek ki sasiracak birsey yok.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı