"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

AB’nin kalbine saldırı ve garip bir tevafuk

Şükrü BULUT
20 Kasım 2015, Cuma
Paris saldırısını çok farklı açılardan değerlendiren köşe yazılarını ve tahlilleri okurken, bir hususun gözden kaçtığını zannediyorum.

Paris ile Berlin’in AB’nin çekirdekleri olduğunu düşündüğümüzde, iki başşehrin Avrupa Birliğinin kalbinin yarı parçası olduğunu da düşünmek gerekiyor. Zaman içinde bir barış ve medeniyet projesi olma yolunda ilerleyen, insanî değerleri hayatın vazgeçilmez kriterleri yapma gayreti içinde olan ve dünya devletlerine demokrasi ve hukukta nümune olmaya çalışan AB’ye karşı olan ittifakın içine; neocon ve neoliberallerle birlikte, Kemalistlerin, Siyasal İslâmcıların ve nihayet IŞİD’in dahil olması çok manidar. Elbette bu katliâma yalnızca AB düşmanlığını sebep gösteremeyiz. Muhaliflerin koalisyonlarınca ilâve edilmiş başka maslahatların da varlığını okudukça öğreniyoruz. Bu nisbeten uzun ve üzerindeki tartışmaların henüz soğumadığı konuyu bir başka zamana tehir ederek, size garip tevafuklardan bahsedeceğiz. 

TESADÜF OLAMAZ

Bahsedeceğimiz tevafukları Paul Schneyer, Telepolis ismindeki internet sitesinde ele almış. 

13 Kasım Cuma akşamı meydana gelen katliâmın sabahında, cinayet mahallerindeki polislerin; itfaiyenin, sağlık personeli ve diğer ilgililerin bir tatbikatından bahsediliyor. Âcil servis doktorlarından Patrick Pelloux ile Thomas Leob’un anlattıklarına göre, aynı günün sabahında muhtemel böyle bir olaya karşı tedbir kabilinden bir prova yapılmış. Akşam hastaneye koştuğunda hadisenin provadaki gibi cereyan ettiğini öğreniyor âcil servis doktoru. Paris hadisesinden hareketle; 7 Temmuz 2005 Londra yeraltı tren istasyonuna, 11 Eylül 2001 ikiz kulelere ve 2004 Madrid tren garına uzanarak hadiseleri ilişkilendiriyor yazar. Bütün bu cinayetlerden önce mahallî güvenlik güçlerinin cinayetlerin işlendiği mekânlarda çeşitli isimler altında tatbikatlar yaptığını yazıyor.

Meselâ New York’taki tatbikatın ismi “uyanık koruma.” Devlet, uçaklarla ikiz kulelerin üzerinde tatbikat yapmış. Yine 22 Temmuz’da Norveç’teki Breivik tedhişinden önce de tatbikat yapılıyor. O dehşetli cinayetten sonra, polise yapılan sorgulamada, daha büyük ve geniş katliâmların olamaması için bu tür tatbikatların sıklıkla yapıldığı ifade ediliyor. Terörün daha büyük ve geniş felâketlere yol açmaması için tedbir alan devletlerin o gün işlenecek cinayetlerden haberdar olup olmadıkları elbette araştırılacaktır.

11 Eylül’ü hemen El-Kaide örgütü ile bağlayan Amerika, mutlaka bu ilişkileri daha önceden biliyordu. Unutmamışsanız Pakistan istihbaratı, bu hadiseden FBI ve CIA’yı haberdar ettiğini söylemişti. 2004 Madrid olayını İspanyol terör örgütüyle, 2007 Almanya’sındaki terörü Sauerland terör hücresiyle ilişkilendiren emniyet, istihbarat ile teröristler arasında bir tanışıklığın olduğunu da ortaya koyuyor. Paris hadisesinin faillerinden biri, 2013 yılında bilinçli bir şekilde salıverilmiş, İngiliz istihbaratı da metroyu bombalayan bombacıyı serbest bırakmıştı. Bütün bunlar resmî istihbarat teşkilâtlarıyla terör örgütleri mensupları arasında bir muarefenin varlığını ortaya koyuyor. Söz konusu teröristlerin takip edilmemesi mümkün olabilir mi? Son zamanlarda resmî istihbarat teşkilâtlarının çok şey bildiklerine, ama bunları ne idarecilerle ve ne de vazifelilerle paylaşmadıklarına dair yoğun tenkitler yazılıyor medyada. 

DEVLET İÇİNDE DEVLET İLE SAVAŞ…

Hollande, savaştayız diyor… Peki kiminle? Bush’un kılavuzu Kissinger hemen Afganistan ve Bağdat’ı hedef göstermişti 11 Eylül’de. Tetikçilerin arkasındaki esas faillerle hiçbir zaman ilgilenmeyen bir anlayışla teröre karşı durulur mu? Veya söz konusu cinayetlerin lokal ve globalde yol açtıkları sair hadiselerin üzerinde durmayan siyasî anlayışların kimden ve neden çekindikleri sorulmaya devam edilecektir.

Devlet içinde devletle savaşı “derin devletle” izah edenler çoktur. Fakat insanî, İsevî, medenî ve demokratik Avrupa ve Amerika’nın; dinsiz, vahşete taraftar, savaşı esas almış, kaosçu ve menfaatini dışındakilerinin zararında arayan ikinci bir Avrupa ve Amerika ile savaştığına biz inanıyoruz. Biz millet olarak bu hususta hayli tecrübeliyiz. Faili meçhul cinayetler, PKK’nın arka perdesi ve Hizbullah olayı gibi yaşanmış dehşetli hadiseler, bizdeki Kemalist ve Troçkist işbirliğinin hikâyelerini anlatır. Dünya küçüldükçe diğer Müslümanlar da bu tuzağa dahil edildiler. Zavallı Selefî Araplar… Fakir ve cahil bırakılmış topluluklar… Fakat hadiselerin senaryolarını yazanların Avrupa ve Amerika’da ikamet ettiklerini, istihbaratçılarının İslâm coğrafyalarında terörü koordine ettiklerini, bir kısım neocon ve şahin liberal siyasetçilerin bu işin içinde olduklarını hissediyoruz Paul Schneyer, Seymour Hersh ve Robert Perry gibi hakperest yazarları okudukça. 

Okunma Sayısı: 2427
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Dogu Bati

    20.11.2015 10:35:54

    Allah 1. Avrupa`nin ve Isevi Ruhanilerin yardimcisi olsun. Ayni zamanda 1. Avrupa`yi bizlere de yardimci olarak göndersin

  • Garib Doğu

    20.11.2015 10:16:56

    Bu terör örgütlerinin,arka perdesi aralanmadıkça,teröristleri örgütleyen,koordine eden,stratejilerini çizen,finanse eden,silah sağlayan,fitne ve fesat şebekeleri,istihbarat birimleri,ortada kaldıkça dünya çapında terörün önlenmesi asla mümkün değildir.Evvela bunların teşhis ve tespit edilmesi,ikincisi,ilgili devletlerin bu konuda iş birliği yapması gerekiyor. Küresel çıkar ve huzuru,kendi huzur ve çıkarına tercih eden,samimi bir ittifaka şiddetle ihtiyaç vardır.Küresel terörle ancak bu şekilde baş edilebilir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı