"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

AKP’nin alternatifi Kemalizm değil, demokrasidir…

Şükrü BULUT
24 Temmuz 2017, Pazartesi
Semavî dinlere düşman küresel cereyanların dış müdahaleleriyle bizde ortaya çıkan sun’î partilere rey vermemiş Nur Talebeleri, Siyasal İslâmcılara, partilerinin kuruluş günlerinde itiraz etmişlerdi.

Ülke siyasetine talip partilerin; inançlara, ideoloji ve ırklara dayalı parti kurmamaları gerektiğini, Bediüzzaman’ın İttihat ve Terakki’ye demokrasi adına destek verdiği günden beri söyleyerek geliyoruz.

İki yanlıştan bir doğru çıkmayacağı meşhur sözdür. Fıtrat kanunlarına zıt hareketle kurulan AKP’nin, tıpkı ANAP gibi, Ecevit’in partisi gibi dağılacağını söylerken; şu kadroların İslâmî değerleri kullanarak bu kadar uzunca iktidarda kalacaklarını tahmin edemediğimi de itiraf edeyim. Kemalizmin geçmiş dönemler içinde dine yaptığı baskıları da kullanan ve özde Kemalizmle bir kavgası olmayan bu partinin uzunca iktidarda kalmasının sebepleri arasında; neocon ve neoliberal ittifakının arasında, Halk Partisi’nin Kemalizmle yoğrulmuş geçmişini de sayabiliriz.

Demokrasi karşıtı iktidarların, çoğu kez dış düşman üreterek hayatlarını devam ettirmeleri gibi, bazen de antidemokratik siyasî oluşumlar, muhalefetlerin yanlışlarından veya tarihlerinden beslenirler. Bu haksız kazancın da yolunu kesecek esas usûlün, demokrasilerdeki kaideler olduğunu peşinen söyleyelim.

KEMALİSTLER BÜTÜN ANTİDEMOKRAT HAREKETLERLE İTTİFAK EDERLER…

Zira kendisi demokrasiye karşı olunca, yapı olarak demokrasiye itiraz edenlerle devamlı ittifak halinde çalışıyor, Kemalizm. Tıpkı özündeki ırkçılıktan dolayı, bütün dünya ırkçılarıyla dirsek temasında oldukları gibi.

Yukarıdaki iddiayı müşahhaslaştıracak geniş bir tarihimiz var. Sovyet tehdidinden kaçarken, Amerika’nın baskısıyla çok partili sistemi bilmecburiye kabul eden İsmet Paşa’ya kadar demokrasiden bahsetmek abestir. Çok ilginçtir ki: Paşa’nın demokrasiye olan hıncından istifade ile, küresel dinsiz ihtilâlciler 1960’da o meşhur cinayeti işleyeceklerdi. 1971’de Paşa gitmiş ve demokrasiye ondan birkaç adım daha yakın kadrolar gelince, 12 Mart’ta Kemalistler, hedeflerine ulaşıp demokrasinin kalbi mesabesindeki meclisi kapatamadılar.

12 Eylül’e gelince... Bu günkü isimleriyle neocon ve neoliberaller, en derin münafıklıklarını Türk-İslâm sentezi tezgâhında gösterip, milletin sırtına zehirli hançeri saplayacaklardı. Bütün bu ihanetlerin Kemalizm adına yapıldığını düşündüğünüzde, siyasal İslâmcı Özal’ın darbe cuntasının kucağına Reagan ve Thatche’ce neden oturtulduğunu daha iyi anlayabiliyorsunuz. Ve bu kez Kemalistlerin eski partisi de nasibini almıştır. Tam yedi sene boyunca, Türkiye’nin bütün siyasîlerine yasak getirilmiş ve neoliberallerce desteklenen Özal, eskileri diri diri toprağa gömmek üzere Kemalist generallerin yardımıyla Türkiye’yi karış karış dolaşmıştı. Neticeyi hepimiz biliyoruz: Merhum Demirel’in büyük gayretleriyle demokrasi kazanmıştı; 1987’de. 1997’de olup bitenler henüz taze... Meclisi açık tutma pahasına yine Demirel’in yaptığı büyük fedakârlıklar... Hiç kimse; ne Kemal Derviş’in Dünya Bankası’ndan getirilişini ve ne de Öcalan’ın Nairobi’de paketlenip adaya tıkılışını Kemalistlerin iradesi dışında gelişmiş bir hareket olarak kabul edemez. Sonra ne oldu... Kemal Derviş’in çizdiği rotayı sağlamlaştırmak üzere yine Amerika’dan ve İngiltere’den ithal edilenlerle Siyasal İslâmcı AKP demokrasisinin canına okumadı mı? AKP’nin Kemalizmin esas ilkelerinin dışına çıktığına hiç şahit olduğunuz mu? Demokrasinin küresel bir projesi olan Avrupa Birliği’ne AKP ile Kemalistler ittifak halinde saldırmıyorlar mı?

AKP’NİN ALTERNATİFİ DEMOKRASİDİR…

Siyasal İslâmcılar, bu yapı içindeki miadını doldurduklarının farkındalar. Herkes bir çıkış arıyor, kendisine göre... Ülke idarelerinde hürriyet ve demokrasiyi “olmazsa olmaz“ mesele kabul eden Nur Talebeleri, yine demokrasi diyorlar. Siyasî partilere cezayı rakipleri değil, onlara rey veren millet verir. Hiç kimse; AKP’nin cemaate yaptığı gibi kendisini kanun yerine koymamalı... Adalet mekanizmasına hasar verecek beyan ve icraatlarda bulunmamalıdır. Meşveret ve Şûrânın zamanımızda aksi (yansıması) olan demokrasiyle her türlü kör düğüm çözülür. Yalnız; basının vazifesini doğru yapmasının önündeki engeller kaldırılmalı... Ve dışarıdaki neoliberallerin internet üzerinden milleti bataklığa sürükleyecek hücumlarına karşı devlet olarak uyanık durmalıyız.

Ters vuruşlarla Kemalizm artık dirilmez. Tekrar bir Ticanî hareketiyle sokaklardaki heykelleri kırdırmaya çalışanlarla bu ülkenin aydını artık alay ediyor. Hem düşünce ve hem de tarih olarak fosilleşen Kemalizm’le AKP’ye muhalefet edenlere, AKP’yi bu millete reva görenlerle müttefik nazarıyla bakmak yanlış mı olur, dersiniz.

Okunma Sayısı: 2617
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Dogu Bati

    24.7.2017 11:12:55

    Insanoglu ne kadar da fitrata ve fizik kanunlarina aykiri hareket etmeye calissa da basarili olamaz. Yolun sonu göründü AKP ve Erdogan icin. Ne kadar ugrassa da, ancak günü kurtarma politikalari ile kendi iktidarini ve kemalizmin ömrünü uzatmayi deneyebilir, ama nafile.

  • yusuf

    24.7.2017 07:22:17

    Önce demokrasiyi kirlettiler kemalistler, sonra da AKP ile İslamcılığı...Kafalarınca her şeyi itibarsızlaştırarak bertaraf edecekler ve iktidar kendilerine kalacak... Belki de şeytana maskara olmak buna derler. Tarihi olayları orjinal bir perspektif ile dile getirmiş,yazarımız... Tebrik ediyorum...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı