"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Amerika ve İngiltere bedel ödemekten kurtulamayacaklar

Şükrü BULUT
18 Eylül 2015, Cuma
Dikkatlice incelenemediği takdirde, fevkalâde netameli ve yanlış anlaşılacak bir konuyu konuşuyoruz.

11 Eylül 2001’de cereyan eden global bir ihtilâlin neticesinde, zincirin halkaları tarzında meydana gelmiş dehşetli hadiseleri, global iğfalleri, iç savaşları ve günümüzdeki mülteciler meselesini bir karede değerlendirmek mecburiyetindeyiz. İnsanın nisyandan geldiğini bilen ve yakın geçmişteki binlerce hakikati unutacağından hareketle yeni yeni stratejiler geliştiren dünün kundakçıları, bugün faturayı yalnızca kıt’a Avrupa’sına ödetmek istiyorlar. Vatanları, Pentagon ve NATO’nun da-maalesef- yardımıyla ateşe verilmiş milyonlarca Asyalı ve Afrikalı Müslümanların, ölümü de göze alarak Avrupa’ya yönelmesi bütün Batıyı ciddî şekilde tedirgin ediyor. Endişelerinin yalnızca ekonomik, kültürel, siyasî veya dinî olmadığını herkes biliyor. Mülteci hücumuna karşı Avrupa’nın hudutlarında musîbetzedelere defans uygulamaya kalkışan bazı idareci ve siyasetçilere ABD ile İngiltere temsilcilerinin söyledikleri, Avrupa kamuoyunda büyük raksiyonlarla karşılaşıyor. Bu tepki ise 2001’den zamanımıza gelen hadiselerin yeniden tahliline zemin açıyor medyada. Nisyanın karanlık perdelerini ve araya girmiş zamanın toz bulutlarını süpüren cereyanlar hakikati ortaya çıkarıyor. 

Yüzlerce Avrupalı gazeteci, yazar ve aydının bugünlerde seslendirdiği bir hakikat var: Afganistan ve Irak savaşlarını organize edenler, günümüzdeki bütün menfiliklerin sorumlularıdır. O savaşlar diğer felâketlerin oluşumunda domino etkisi yapmıştır. Tetiği çekenler hem cezasını ve hem de mazlûmların masraflarını çekmek zorundadırlar. El-hak, tamamen doğru... Gerçi çoğu Avrupa ülkesi yalan ve kirli menfaatler üzerine kurulu savaşa giren Amerika ve İngiltere’ye müteveffa Papa kadar bile yüksek sesle itiraz etmemişlerdi. Bazıları ise pastadan pay kapmak için bu ikili çetenin yardımına az da olsa kuvvet gönderdiler. Fakat Almanya, Finlandiya, İsveç ve Norveç gibi bütün güçleriyle işgali durdurmaya çalışanlara mülteci faturasının kesilmesine çalışılması tarihî bir fecaat ve ihanettir o ülkeler açısından…

OBAMA İLE CAMERON’UN İYİ NİYETLERİ, İNGİLTERE’NİN ELLERİNDEKİ KANI TEMİZLEYEMİYOR…

Bush’un Amerika’sı ile Obama’nın Amerika’sı… Aradaki büyük farkı herkes görüyor. Vampirlere rahmet okutan neoconların elindeki Bush’a bedel Obama, bütün işgal ve çatışma alanlarından çekildi ve çekilmeye devam ediyor. Amerika’nın “iyi insan” rolunü oynuyor demokratlar. Fakat devletlerde devamlılık esastır. İsim, idareci, şekil ve üslûp değişikliğine de gidilse, tarih işlenen cinayetlerin, borçların ve hırsızlıkların cezasını er geç kesecektir. 

Bazen kader; Balkan harpleri, 1. Dünya savaşı ve Avrupalı sömürgeci zalimlerin zulmüyle birikmiş borçları birden alıyor: İkinci Dünya Savaşında 50 milyon can kaybı, tamamen batan devletler ve Atlas Okyanusundan Ural’lara kadar yakılmış ve yıkılmış bir coğrafya… Bediüzzaman’ın ifadesiyle mide ve kursaklarındaki yağmaları kan şeklinde kustu Avrupa… Ve yerküremiz öyle kirlendi ki hâlâ yer yer izlerine rastlıyoruz. Şayet Amerika ve İngiltere, 11 Eylül 2001 ile başlayan senaryodaki rollerini inkâr ederlerse, elbette Avrupa doğru tarihin arşivlerini açacak ve onları dünyada da rezil edecektir. Bu iki ülkenin, zillet ve rezalet süreçlerine mahkûm olmamak için bedele razı olmaları gerekiyor. Herkes biliyor ki Boko Haram’ın Nijerya’da, El-Şebab’ın Mogadişu ve Kenya’da, IŞİD’in Kuzey Afrika ve Irak’ta, El-Kaide’nin Yemen ve Afganistan’da katlettiği her insandan bu iki ülkenin istihbaratları haberdardır. İkinci Avrupa’dan destek alan Troçkist neoconların cinayetleri nasıl organize ettiklerini biliyorlar. Ve riziko aldıkları takdirde, bu cinayetleri önleyebilirlerdi. İşte bu statüdeki Washington ve Londra, faturaları ödemeden kurtulamayacaklardır. Bush ile Obama mukayesesi Blair ile Cameron için de geçerlidir.

KİRLİ ANLAŞMALAR BARIŞI ENGELLİYOR

Demokrasiyi, insan haklarını, doğru medeniyeti ve yaşanabilir çevreyi esas alan 1. Avrupa, dünya barışı için elini taşın altına koymak zorundadır. Müslümanların “Mesihî Avrupa” da dedikleri Obama’nın, Cameron’un veya AB’nin Avrupası; savaş lobisiyle içli dışlı, dünya sermayesinin yüzde seksenini gasp etmiş, hasis menfaatleri uğrunda insanı ve çevreyi dışlamış ve kitleleri eğlence ve iç çatışmalarla meşgul eden ikinci Avrupa’ya karşı gerekli mücadeleyi vermezse, elbette Ortadoğu’ya, Afrika’ya ve Afganistan’a barış gelemez. İkinci Avrupa söz konusu coğrafyaları yakınca da, elbette neticeleri kıt’a Avrupa’sını büyük belâ, korku ve sıkıntılara düşürecektir. Amerika ve İngiltere idareleri evvelâ Müslüman kostümleriyle dünyada cinayet işleyen örgütlerin Batıda kurulduğunu ve ikinci Avrupa tarafından beslendiğini açıklayabilirlerse, mesele hallolma yoluna girer. IŞİD’e karşı dünya devleri 60 ülke ile ittifak etmiş, güya bu örgütle başa çıkamıyorlarmış. Rusya Dışişleri Bakanı, bu ittifakın, IŞİD’in hedeflerini gördüğü halde kasıtlı olarak durmadığını açıklıyor. Tıpkı Kemalist hükümetlerimizin kırk senedir PKK’yı beslediği gibi… Obama ile Cameron Troçkist ikinci Avrupalılarla hasis menfaatler düzeyindeki anlaşmaları bozmasa elbette Amerikalı, Fransız, İngiliz ve hatta Türk pilotları IŞİD hedeflerini görmezden gelmeye devam edecekler. Kenan Evren ve arladaşlarının 12 Eylül’den önce Türkiye’de teröristleri görmezlikten geldiği gibi… Günümüzde çoklarının arkalarından lânetle andıkları kişiler konumuna düşmemek için, sorumlu siyasetçilerin insaniyet tarafındaki yerlerine sahip çıkmaları gerekiyor. Neoliberallerin kontrolündeki sermayeden çekindiğinden, neoconların global cinayetlerine ses çıkarmayan siyasetçilerin akıbetleri hep acı olmuştur.

Neocon ve neoliberallerin tezgâhladıkları Arap Baharı fitnesinin ateşiyle tutuşan milyonlarca masumun hayatta kalabilmek uğruna Avrupa yolundaki mücadelesine Amerika ve İngiltere bigâne kalamaz. O coğrafyalarda tetikçileri olan şirketler, Arap şeyhleri ve diğer siyasetçiler aracılığıyla çalıp çırptıklarını mültecilerin masraflarına ödemek onların vazifesidir. Ve en büyük vazifeleri de; ikinci Avrupalılara olan mesafelerini koyup bunu dünyaya göstermek olmalıdır. Yani yangını çıkaran kundakçılara müsaade etmemeli Amerika ile İngiltere… Aksi takdirde ne değerlenen dolar, ne ekonomi sihirbazlarının çalışmaları ve ne de aktüel kamuoyu destekleri Amerikan ve İngiliz demokratlarını kurtaramaz.

Okunma Sayısı: 2277
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı