"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Avrupa Yeşiller Hareketi, demokrasileri tahrip projesi (mi?)

Şükrü BULUT
26 Eylül 2025, Cuma
Avrupa’da ve Türkiye’de güzel gelişmeler oluyor. Yakın zamana kadar korumaya alınan ve bilgileri adeta sansürlenen Neoliberallerle ilgili araştırmalar, akademik çalışmalar ve bazı gazetecilerin yazıları ile; demokrasi karşıtı hareketin mahiyetini efkâr-ı ammeye anlatmak inşaallah kolaylaşacak.

Münâfıklık fikre bürünür ve perdelere sarılarak gizlenir ise, zararı dehşetli oluyormuş. İhtilâlci Marksizm’in –liberallere nispeten– kimliğini gizlemeden meydanlarda gezişine, dünya kamuoyu alışmıştı. Troçki’den tevarüsen devam ettirilen Enternasyonal kongrelerine bile şaşırmıyorduk. Demokrasinin argümanlarını kullanan, demokratların itiraz ettikleri unsurlara itiraz eden düşünce sistemlerinin (Kemalizm, tek parti/adam rejimleri ve ihtilâlci Marksizm gibi...) “Açık Toplum” maskesiyle global örgütlü sosyal Marksistlere alan açan Neoliberalizme  karşı; COVID-19 belâsından sonraki hareketlilikler, demokrasi adına bizi sevindiriyor.

Avrupa’dan doğan “Yeşiller Hareketi” üzerinde ilmî araştırmaların yapıl(a)maması elbette tesadüfî değil. Neoliberallerin mahiyetini anlatan kitaplara ve makalelere gösterilen tepkiden anlıyoruz ki, gizli müstebitlerin global arenada demokrasiyi tahrip için siyasi parti olarak kurdukları YEŞİLLER hakkında gazetelerde veya üniversitelerde araştırmalara; patronlardan başlayarak derin mahfillere kadar manialar getirilmiş.

Önceki yazılarımızda Davos’un mahiyetini anlatmıştık. (Sivil Marksistlerle ihtilâlci Marksistlerin koordinasyon merkezi). Hem AB demokrasilerinin, hem de 12 Eylül’cülerce hapse mahkûm edilmiş Türkiye demokrasilerinin başına gelen felâketleri araştırdığınızda, fail olarak YEŞİLLER’e ulaşıyor ve bu hareketin demokratik bir siyasî hareketten çok, kapitali kullanarak global hegemonya peşine düşen sosyal Marksistlerin bir tahrip aleti olduğunu anlıyoruz. 

Almanya ve Fransa örneklerinde, size komplo teorisi tadı veren bu bilginin, mantıkî sağlamasını görüyoruz. AB demokrasilerinin lokomotifleri hükmündeki Fransa ve Almanya’daki siyasî partilerin oy oranının, Davos’un marifetiyle yüzde ellilerden yüzde on beşlere düşmelerinin; Avrupa’daki siyaseti zayıflatarak istikrarsızlaştırmak isteyenlerin projeleri olduğunu açıkça görebiliyoruz. Trump’ın ciddiye almadığı ve Rusya karşısında izzetini muhafaza edemeyen AB’nin kuruluş felsefesi demokrasi ve barış değil miydi?

Türkiye’ye gelince… 12 Eylül partilerinin kuruluşlarına yardımcı oldukları ve hatta para transferlerini koordine ettikleri sözde Kürt hareketlerinin tamamen YEŞİLLERCE koordine edildiğini bütün kamuoyu biliyor. Marksistlerin mahiyetini bilen Türkiye Kürtlerinin, tam elli senedir: “Bizi Kemalistlerden ve Marksistlerden kurtarırsanız, geçmişten gelen problemlerimizi kendimiz çözeriz” diyorlar… Biliyoruz ki 12 Eylül partileri olan ANAP ile AKP, kayyım mantığıyla Kürtlerin başına bazı Marksistleri (bazıları Kürt olmadıkları halde) musallat ettiler. Burada toplamaya çalıştıkları yüzde on beşlik siyasî kuvvet ile 12 Eylül’ün veya Neoliberallerin iktidarlarına yardımcı oldular. Demokrasi düşmanı global Marksistlerin ortak çalışmalarının ilim adamlarımızca analiz edilememesinin sebebini hepimiz biliyoruz… Dâhildeki Marksist yapılar (STK’lar ve siyasî partiler) neoliberallerce finanse edilirken, terör örgütlerinin de Pentagona sızmış Neoconlarca teçhiz edildiklerini, Trump da söylüyor.

Bediüzzaman’ın; insaniyet, İslâmiyet ve demokrasi karşıtı olarak gördüğü bu iki global tahribatçı dinsizlik hareketinin, bazen birbirleriyle uğraştıklarını söylemesi ilginçtir. Avrupa’daki bu iki cereyanın ittifakını, yani global hegemonya uğruna tahribatlarındaki  koalisyonlarını Davos koordine ederken, Türkiye’de ise Kemalistler devlet adına buradaki iki cereyanı koordine ile, demokrasiye geçişimizi engellemeye çalışıyorlar.

Meselenin düşündürücü yönü ise;  Neoliberallerin bu nifakta Avrupa’da yabancı kökenli siyasetçileri, Türkiye’de ise Kürtleri kullanmalarıdır… Londra’nın, Rotterdam’ın ve Edinburgh’un başına Müslüman idareciler ile ve bir müddet önce İngiltere’de; günümüzdeki Yahudi asıllı Starmer’a hazırlık için Hintli başbakan ile ve başarırlarsa Almanya’nın mukaddes şehri Köln’de Türkiye kökenli bir Marksist kadın ile; sosyal marksistler demokrasi karşıtı devrimlerini devam ettirmek istiyorlar…

Anlaşılıyor ki, Yeşiller hareketi Avrupa’da; Marksist Kürtler ise Türkiye’de devre dışı bırakılmadan; dünyamız beklediği demokrasiye kavuşamayacaktır.

Okunma Sayısı: 1599
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • S.topuz

    26.09.2025 16:08:44

    "İkinci cereyan ise: Tabiiyyun, maddiyyun felsefesinden te-vellüd eden bir cereyan-ı Nem-rudane, gittikçe âhirzamanda felsefe-i maddiye vasıtasıyla intişar ederek kuvvet bulup, uluhiyeti inkâr edecek bir dere ceye gelir. Nasıl bir padişahı tanımayan ve ordudaki zabi-tan ve efrad onun askerleri olduğunu kabul etmeyen vah-şi bir adam, herkese, her aske re bir nevi padişahlık ve bir gû na hâkimiyet verir. Öyle de: Allah'ı inkâr eden o cereyan ef radları, birer küçük Nemrud hükmünde nefislerine birer ru bubiyet verir.Ve onların başına geçen en büyükleri, ispirtizma ve manyetizmanın hâdisatı nev'inden müdhiş hârikalara mazhar olan Deccal ise; daha ileri gidip, cebbarane surî hü kûmetini bir nevi rububiyet ta savvur edip uluhiyetini ilân e der. Bir sineğe mağlub olan ve bir sineğin kanadını bile icad edemeyen âciz bir insanın ulu hiyet dava etmesi, ne derece ahmakçasına bir maskaralık olduğu malûmdur." Bediüzza-man Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı Mektubat - 56😭🌍😭🌍😭🙌🌹🤲🌹❤🌙☝️🕋

  • S.topuz

    26.09.2025 15:57:41

    ..."Hadîs-i sahihte rivayet edilen: "Hazret-i İsa Aleyhisselâm'ın geleceğini ve şeriat-ı İslâmiye ile amel edeceğini, Deccal'ı öldüreceğini" imanı zaîf olanlar istib'ad(Akıldan uzak görüyorlar) ediyorlar. Onun hakikatı izah edilse, hiç istib'ad yeri kalmaz. Şöyle ki: O hadîsin ve Süfyan ve Mehdi hakkındaki hadîslerin ifade ettikleri mana budur ki: Âhirzamanda dinsizliğin iki cereyanı kuvvet bulacak: Birisi: Nifak perdesi altında, risalet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) inkâr edecek Süfyan namında müdhiş bir şahıs, ehl-i nifakın başına geçecek, şeriat-ı İslâmiyenin tahribine çalışacaktır. Ona karşı Âl-i Beyt-i Nebevînin silsile-i nuranîsine bağlanan, ehl-i velayet ve ehl-i kemalin başına geçecek Âl-i Beyt'ten Muhammed Mehdi isminde bir zât-ı nuranî, o Süfyan'ın şahs-ı manevîsi olan cereyan-ı münafıkaneyi öldürüp dağıtacaktır."... Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Mektubat - 56 😪🇹🇷😢🙌🌹🤲🌹❤🌙☝️🕋😭😭😭🕊🕊🕊🌍🇪🇺🕋🇹🇷🇩🇪🇷🇺🇺🇲🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸

  • Mehmet

    26.09.2025 15:47:25

    Almanya ve Fransa’daki sağ merkez partilerinin yetiştirdikleri davosdaki elemanlarının ve yeşiller partisi eliyle zayıflatılması tamamen global Marksistlerin projesi.

  • Mehmet

    26.09.2025 15:46:54

    Esasında trumpun Türkiye’de iktidarın hileli seçimlerini dünya kamuoyuna ifşa etmesi, global dinsizlerin Türkiye üzerindeki icraatının perdesini kaldırmasına yardımdır.

  • Demokrat Avrupa

    26.09.2025 14:19:26

    Eski alman siyasetçi Franz Josef Strauss yeşiller partisini “Karpuz partisi” olarak tarif ediyor. Dışı yeşil içi kırmızı, yani dışı çevre görünümlü içi ise marksist neoliberal hareket. Anlayan anlıyor… Anlamayan ise ahir zaman fitne labirentlerin içinde bir yanlıştan diğer yanlışa doğru ilerlemeye devam ediyor…

  • İbrahim

    26.09.2025 13:32:13

    Donald Trump’ın soros’un servetine müdahale girişiminin tahakkuku için dua edelim. Kaynağı kesilecek münafıkların soyu kurusun.

  • Kemalettin

    26.09.2025 11:45:55

    Demokrasi için çalışanlar, yeşilleri ve onların bağlı olduğu küresel hareketin mahiyetini öğrenmeden, demokrasiye ulaşmamız çok zor görünüyor.

  • Hüseyin T

    26.09.2025 09:18:26

    Bu tür çözümlemeleri görmek gerçekten ferahlatıcı. Küresel siyasetin görünürdeki karmaşasının ardındaki ideolojik bağlantılar ve uzun vadeli stratejiler üzerine düşünmek, yaşadığımız dönemi anlamak açısından hayati önem taşıyor. Özellikle farklı siyasi akımların demokrasi söylemini araçsallaştırarak nasıl aynı hedeflere hizmet edebildiğine dair yapılan vurgu, üzerinde derinlemesine düşünülmesi gereken bir nokta. İçinde bulunduğumuz coğrafyada istikrar ve gerçek anlamda demokratik gelişim için, bu gizli ittifakların ve tahrip mekanizmalarının doğru teşhisi büyük önem arz ediyor. Özellikle Türkiye'deki siyasi dinamiği, 12 Eylül mirası ve Kürt meselesini, global ideolojik projelerle bağlantılandırarak ele alınması son derece isabetli ve aydınlatıcı. Bediüzzaman’ın tespitini hatırlatarak, bu iki "dinsizlik hareketi"nin tahribatına karşı uyarınız çok kıymetli. Umuyorum ki bu analizler, daha geniş kitlelere ulaşır ve beklenen demokratik uyanışa katkı sağlar.

  • Halit

    26.09.2025 01:20:44

    Demokrasiye inanların heryerde Yeşillerin mahiyetini anlatmaları gerekiyor. Bunu anladım.

  • İhsan

    26.09.2025 01:00:52

    Bu hareketin, divil küreselcilerin demokrasi karşıtı atağı olduğunu söyleyebilir miyim?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı